Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ partisinin genel merkezinde basın mensuplarına açıklama yaptı.
"Göçün temel nedeni AKP'nin yanlış göç politikasıdır"
Kamuoyunun gündemidnen düşmeyen göçmen sorununa değinen Özdağ şunları kaydetti:
Ülkemizin karşı karşıya olduğu en ağır sorun şüphesiz stratejik göç mühendisliği ile ülkemize yönlendirilen kaçak göçmenlerdir. Bu sorun ülkemizin geleceği üzerine bir kabus gibi çökmüştür.
Eğer önlem alınmazsa demografik yapımız değişecek, Türkiye açlığa, sefalete ve en önemlisi bir dış savaşa sürüklenecektir. Göçün temel nedeni AKP'nin yanlış göç politikasıdır. Sonuç olarak İçişleri Bakanlığı kayıtlarına göre 7 milyon 730 bin yabancı yaşamaktadır. Kayıtsızların tahmini rakamı buna dahil değildir. Şimdiye kadar 8 milyon üzerinde olduğunu düşünüyorduk ancak şimdi görünüyor ki Türkiye'deki yabancı sayısı 10 milyonun üstüne çıkmıştır. Sığınmacılar için harcanan para Nisan 2022 itibariyle 100 milyar doları aşmıştır.
"Soylu Tansu Çiller'in etrafında 'anneciğim' diye dolaşıyordu"
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun kendisi için "operasyon çocuğu" ifadesini kullandığını hatırlatan Özdağ, "Benim Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin değişik kurumları için Türkiye'nin milli güvenliği konusunda yazılı görevlendirme ile bazı operasyonları yaptığım doğrudur. Ben bu ülke için resmi olarak çalışırken Soylu, DYP ilçe başkanı olarak Tansu Çiller'in etrafında 'anneciğim' diye dolaşıyordu" dedi.
Özdağ şunları kaydetti:
Soylu’nun yer aldığı operasyonlarla benim gerçekleştirdiğim operasyonlar arasında gerçekten çok fazla fark var. Onun hangi operasyonları yaptığını Youtube’da birazcık dolaşınca bütün Türkiye hatta bütün dünya izledi.
Soylu’ya moralini bozacak ama bir şey daha söyleyeyim, kendi bakanlığı döneminde İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan ama yaptırılan bazı bilimsel çalışma merkezli operasyonlarda benim yetiştirdiğim kadrolar tarafından gerçekleştirilmiştir.
Soylu ve ekibi Türk devletinin son 20 yılda ne kadar yıpratılmış olursa olsun, hâlâ varlığını sürdürdüğünü unutmasınlar. Soylu ayrıca bana istihbarat elemanı olarak saldırmış, istihbaratçılık önemli ve saygın bir meslektir. Keşke kendisi de istihbaratçı olabilseydi. Ancak ben istihbaratçı değilim. İstihbarat ve milli güvenlik birimleri konusunda çalışan bir akademisyen ve siyasetçiyim. 15 Temmuz sonrasında Soylu’nun bakanlığının yaptığı İçişleri Bakanlığı’na bağlı istihbarat kuruluşlarında benim istihbarat teorisi kitabım ana okuma kitabı olmuştur. O kitabı okuyup geçemeyen istihbaratçı olamamıştır.
Eğer ben istihbaratçıysam Süleyman Soylu bunu açıklamaktan dolayı hapse girer. Açıklanması yasaktır.
Süleyman Soylu her zaman yaptığı bir şeyi yapıyor, yalan söylüyor. Soylu programa çıkmadan önce ne içtiyse, Türk kadınlarının, kızlarının videolarını çeken sapıkları savunuyor ama korumakla görevli olduğu Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını savunmuyor.
Soylu hezeyan içinde “Sessiz İstila” filminin finansmanıyla ilgili beni yabancı fonlardan para almakla suçluyor. “Sessiz İstila” filmi yasalar önünde suç değil. Soylu benim banka hesaplarımı kontrol ediyorsunuz, kredi kartı ödemelerimi kontrol ediyorsunuz, borçla çalıştığımı biliyorsunuz. Sana söz veriyorum, yeni borç alacağım, yeni videoları çektireceğim.
Soylu ve ekibi çok tehlikeli bir oyun oynuyor Haziran 2015 - Kasım 2015 arasındaki sürece benzer bir şiddet dalgasının bu sefer sığınmacılar üzerinden planlandığı anlaşılıyor.
Davutoğlu'na: Haziran ve kasım ayı arasında ne oldu çıkın anlatın
Gelecek Partisi Ahmet Davutoğlu'na da seslenen Özdağ, "Korkmayın. Haziran ve kasım ayı arasında ne oldu çıkın anlatın. Çünkü aynı tezgahı bu sefer Zafer Partisi üzerimizden yapacaklar" ifadelerini kullandı.
Özdağ şöyle devam etti:
15 Temmuz'un nedeni Soylu gibi FETÖ ile içiçe geçmiş siyasetçilerdir. Soylu'yu AK Parti'ye getiren FETÖ'dür!
Bir grup devlet görevlisi hapiste bir mahkumu ziyaret ederek 'Özdağ aleyhinde konuş, karşılığında sana yardımcı olalım' demişler. Bu, rezalet olmanın ötesinde bir durum. Erdoğan'ın böyle bir pazarlığa razı olmadığını düşünmek istiyorum. O devlet görevlilerine sesleniyorum; devletimiz benim dedem ve babamdan itibaren tüm yaşantımı en ufak noktasını bilir. Arzu ederseniz hangi meslek büyüklerinizin benimle ilgili bilgi vereceğini kamuoyu önünde açıklayabilirim ama mahcup olursunuz.