CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Cumhurbaşkanı ve Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla TBMM Genel Kurulu’nda sözleri nedeniyle Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın açtığı davaya ilişkin cevaplarını Mahkemeye sundu.
CHP’li Özel, TBMM’de Milli Savunma Bakanlığı’nın bütçe görüşmeleri sırasında yaptığı konuşmaya Milli Savunma Bakanı Akar’ın açtığı 500 bin TL’lik tazminat davası kapsamında yanıt dilekçesini 28. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne sundu.
Özel’in avukatları Sedat Aslantaş ve Hüseyin Can Güner tarafından hazırlanan dilekçede AİHM, Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay kararlarına da geniş yer verilerek dava konusu beyanların ifade özgürlüğü kapsamında kaldığı savunuldu.
Dilekçede Akar’ın tüm iddialarına yanıt verilirken, şunlar kaydedildi:
ELEŞTİRİDEN MUAF DEĞİL
“FOX TV’de aylar önce yayınlanan bir röportaj, TBMM’de bütçe görüşmelerinde yapılan konuşmada hakaret ya da iftira niteliğinde hiçbir ifade bulunmaması nedeniyle “belki buradan tutturabiliriz” anlayışıyla davaya konu edilmiştir. Davacı hala Genelkurmay Başkanı imiş gibi davranmakta, şahsı ile TSK’yı birbirinden ayırmamakta, bunu topluma dayatmaktadır. Bugün bakan olan ve geçmişte Genelkurmay Başkanlığı görevinde bulunmuş olan davacının eleştiriden muaf tutulmasını sağlayacak bir zırh söz konusu değildir. Tarihte, çok daha zorlu ve çetin görevleri yerine getirdiği sırada, çok daha ağır eleştirilere muhatap olmuş birçok kişi örnek olarak yer almakta iken; davacının eleştirilere bu kadar yüksek hassasiyet göstermesi doğru değildir. Üniformasını çıkarıp siyasete atılan davacı bu durumu kabullenmeli, Meclis pratiğinde yaşadığı ilk demokratik tartışmada soluğu yargıda almamalıdır.
SORUMLULUĞU İNKAR EDİLEMEZ
Balyoz davasında Ahmet Erdoğan’ın bilirkişi olarak görevlendirilmesinin davacının bilgisi ve kontrolü dahilinde olduğu, Balyoz mağdurları tarafından birçok farklı platformda dile getirildiği gibi davalının da içerisinde yer aldığı CHP Cezavlerini İzleme ve İnceleme Komisyonu tarafından 17 Nisan 2014 tarihinde raporlaştırılarak kamuoyuna duyurulmuş ancak bugüne kadar herhangi bir tekzip yayınlanmamış, inkarda bulunulmamıştır. Atamayı yapan 3. Kolordu Komutanlığı’nda, askeri geleneklere göre bir erin tırnağı kanasa haberi olması gereken en üst makamda bulunan davacının, böylesine önemli bir görevlendirmeden haberinin olmaması zaten mümkün değildir.
ZAFİYET OLDUĞU AÇIK
15 Temmuz 2016 gecesi ve öncesindeki süreçte bir zafiyet olduğu açık olup; darbe girişimi halkımızın ve darbeye karışmayan pek çok askerin mücadelesi ile bertaraf edilmiştir. Maalesef bu sırada TSK’nın başında olup darbecilere geçit verilmeyeceğine dair görüntü vermesi gereken davacı, darbeciler tarafından derdest edilmiştir. Bu konu, asker kökenli kişiler tarafından da yoğun eleştiri konusu yapılmaktadır. Askeri mevzuat ve teamüllere göre; birliğin başında bulunan komutan olarak davacıya hiçbir sorumluluk yüklenmemesine olanak bulunmamaktadır. Genelkurmay Başkanlığı makamında bulunan bir kişinin bu kadar kolay derdest edilebilmesi, darbe davalarına ilişkin yargılamalardaki görüntü kayıtları ve ifadelere yansıtan boyutu bir yana, en azından üzüntü verici olup davacının başarısızlığı yüzünden o gece davalının başına TBMM’de bombalar yağmıştır.
ESİR DÜŞMESİ ELEŞTİRİ DOZUNU ARTIRIYOR
Davacı, bu iddialara cevap olarak o gece kafasına silah dayandığını ifade etmekte, bu konu dava dilekçesinde de tekrarlanmaktadır. TSK İç Hizmet Yönetmeliği’nin 120’nci maddesinde de vurguladığı biçimiyle Silahlı Kuvvetler geleneğimizde esaret ağır bir vaziyet olup esir olmamak için son ana kadar çabalamak, son kurşunu sarf edene kadar direnmek gerektiği yönetmelikte düzenlenmiştir. Davacının TSK’nın en üst mertebesindeki bir kişi olarak darbecilere esir düşmesi, mazur görülmesi için bir sebep olmayıp bilhassa kendisine yönelik eleştirilerin dozunu da artırmaktadır.
“ABDULLAH” PEK ÇOK İSMİ DEŞİFRE ETTİ
Davalı, FETÖ davalarında adeta vazgeçilmez gizli tanık olarak yer alan, beyanları iktidar yandaşı medyada sürekli yayınlanan, her beyanıyla FETÖ ile ilgili yeni bir gelişme kat edilen Abdullah kod adlı gizli tanığın Kara Havacılık davasında verdiği ifadeye değinmektedir. Darbe girişiminden aylar öncesinde İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’na giderek FETÖ ile ilgili ihbarda bulunan Abdullah kod adlı albayın savcılığa verdiği beyanlarla deşifre ettiği isimler arasında, Kara Havacılık Okulu’nun komutanı Ünsal Coşkun, darbe faaliyetlerinde aktif olarak görev yapan helikopter pilotları Deniz Aldemir, Sadullah Abra, Uğur Kapan ve Özcan Karacan yer almaktadır. Yine bu gizli tanık, yargılandıkları dava sonucunda müebbet hapse çarptırılan eski generaller Hamza Koçyiğit ve Ekrem Çağlar ile Erdoğan’ın eski yaveri Ali Yazıcı’yı deşifre etmiştir.
ÇATI İDDİANAMEDE DE GEÇİYOR
Askeri teamüllere göre 2013 yılı Yüksek Askeri Şurası’nda o tarihte Jandarma Genel Komutanı olarak görev yapan Orgeneral Bekir Kalyoncu’nun Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na atanması bekleniyor olmasına karşın Kalyoncu emekli edilmiş ve yerine davacı Hulusi Akar Kara Kuvvetleri Komutanı olarak atanmıştır. Davacının Kara Kuvvetleri Komutanı olarak atandığı 2013 yılında atama ve terfi düzeninin büyük ölçüde FETÖ’nün eline geçtiği, general yapılan 25 karacı albaydan 15’inin, 9 denizci albaydan 8’inin FETÖ’cü olması sebebiyle darbeden sonra tasfiye edildiği harfiyen doğru olup davacı taraf bu konuda itirazda bulunamamaktadır. 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Genelkurmay Karargahı’nda olan olayları konu alan çatı iddianamede de, darbeye karışan generallerin büyük bölümünün 2011’den sonra YAŞ’ta terfi ettirildiğine dikkat çekilmiş olup 2011-2013 yılları arasında Genelkurmay 2. Başkanı olan ve YAŞ’ın Genel Sekreteri olarak hazırlık çalışmalarını yürüten kişi davacının bizatihi kendisidir.Balyoz davasıyla ilişkilendirilen komutanların büyük bölümü tutuklandıkları için terfi alamamışlar, Milli Savunma Bakanlığı görevini yürüten Hulusi Akar; 2011 Şurası’nda orgeneralliğe terfi ettirilmiştir.”