Öztürk Yılmaz açıklamasında, “Beni bilen bilir, ben muhalefete muhalefet etmem. Benim hedefim iktidar ve iktidarın yanlışlarıdır. Çünkü ülkeyi iktidar yönetiyor. Onun oluşturmuş olduğu sistemi eleştirmek ama sadece eleştiriyle de kalmamak, somut çözüm önerilerinde bulunmak ve ben olsam bunu yaparım diyebilmektir” ifadelerini kullandı.
Siyasette bu zamana kadar hedefinin hep iktidar olduğunu dile getiren Yenilik Partisi Genel Başkanı Öztürk Yılmaz, “Bundan sonra da bu anlayışla siyaset yapacağımın garantisini verebilirim.” dedi.
BEN OLMASI GEREKENİ YAPTIM
Seçimlerin kendileri için iyi geçmediğine işaret eden Yılmaz, “Parti olarak ilk seçimimizde aldığımız oy oranını etkileyen pek çok düzensizlikler oldu. Öncelikle şahsıma karşı saldırı oldu ve ben bunlara ilişkin açıklama yaptım. Siyasette herkes bir şeylerin üzerini örterken biz seçime parasız pulsuz bir şekilde partiyi yetiştirmeye çalıştık ve nitekim de bunu başardık ve tam o sırada cumhurbaşkanlığı adaylığımı açıklamamın ardından maalesef saldırı oldu. Herkes bunu biliyor ama ona rağmen ben kendi özeleştirimi yaptım. İğneyi de çuvaldızı kendime batırdım ve dolayısıyla da olması gerekeni yaptım.” şeklinde konuştu.
BU SEÇİM ADİL, DEMOKRATİK VE ÖZGÜR DEĞİLDİR
“Öncelikle bu seçimi demokratik bulmadım” diyen Öztürk Yılmaz’ın açıklamasının devamı şöyle:
Bu seçim özgür ve adil bir seçim olmadı. Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatının ülkelerdeki seçimle ilgili sonuçlarına baktığınızda bir seçimin meşru olabilmesi için adil, özgür olması gerekir ve şeffaf olması lazım. Türkiye'deki seçim maalesef bu kriterleri karşılamaktan çok uzak bir noktada bulunuyor ve seçimler adil, özgür ve demokratik olmadı. Dolayısıyla benim için bu seçimler meşru bir seçim değildir. AKP'nin bir tiyatrosuna şahit olduk. Tiyatroyu AKP kurdu, oyunu AKP oynadı, muhalefeti bir kukla olarak kullandı. Önce muhalefeti Kılıçdaroğlu etrafında toparladı ve Kılıçdaroğlu’nu kontrol ettiği için sistemi kolaylaştıracağını düşündü ve rakip olabilecek bütün adayları saf dışı bıraktı. Buna rağmen halk olur da ve yine Kılıçdaroğlu’nun etrafında toplanırsa diye bu defa alternatif kendi adaylarını piyasaya sundu ve onlar için Cumhurbaşkanlığı seçiminde imza toplattı. Ne oldu? Sonra tekrar böldü, çarptı, çıkardı ve süreci yönetti.
3-4 YIL ÖNCE SÖYLEDİM AMA DİNLEMEDİLER
AKP bu seçimde muhalefetin üzerinde strateji geliştirirken buna destek olacak unsurları da ayarladı. Neydi onlar? Her şeyden önce medyada üç, dört yıldır Erdoğan'ın karşısına kim çıkacak, kim güçlü adaydır? şeklinde bir programlar dizisine şahit olduk ve orada gördük ki aslında Erdoğan karşısına Kılıçdaroğlu’nu çıkartmak istiyor. Çünkü Kılıçdaroğlu’nu kolayca yeneceğini düşünüyor ve ben bunu üç hatta dört yıl önce açık açık pek çok canlı yayında ve sayısı yirmiden fazla olan programda, sokakta diğer toplantılarda bunu dile getirmeme rağmen maalesef bunu dinletemedim.
SEÇİM KILIÇDAROĞLU ADAY OLDUĞU GÜN KAYBEDİLDİ
Kılıçdaroğlu aday olduğu gün aslında seçim kaybedildi. Bunu destekleyen medyanın yanında, çoğu AKP destekli anket şirketleri hepsi ayrı ayrı görünse de medya gibi Kılıçdaroğlu üzerine algıyı yaratan ikinci bir kesim oldu. Üçüncü kesim ise sosyal medya trolleri oldu. Yüzbinlerce sosyal medya trolü, muhalefetteki gerçek rakip olabilecek bizim gibi insanları imhaya kalkıştı. Hatta artık trollüğü de geçip açık açık tehdit etmeye, parmak sallamaya ve açık açık toplumu sindirmeye başladılar ve bunların yaymış oldukları korku iklimi aslında normalde demokratik bir ülkede normal bir seçimde oy tercihini demokratik ve özgür kullanması gereken vatandaşın tercihini çarpıtmasına ve yanlış kullanmasına yol açtı.
YSK, AKP’YE BAĞLI!
Bugün YSK'nın yapısına baktığınızda göbekten AKP'ye bağlı olduğunu görüyorsunuz. YSK'nın bütün üyeleri aslında AKP’ye çalışıyor. YSK normalde seçim döneminde yargı niteliği görüyor ve yapılan bütün itirazlara “hayır” dediği zaman yargı hükmünde başka gideceğiniz bir üst makam yok. YSK, A’dan Z’ye ona çalışıyor ve o kurguda oluşturuldu. YSK'nın yapısı değiştirildi ve AKP bu sistemde medya, troller, Anadolu Ajansı ile anket şirketlerini de yanına aldı ve inanılmaz derecede parayla bir algı operasyonu yürüttü ve bence başarılı bir şekilde yürüterek seçimi kazandı.
Anadolu Ajansı, İletişim Başkanlığı demeyeyim Sansür Başkanlığı rakip olacak ne kadar insan varsa yasakladılar. Mesela ben bir yıldır televizyonlardan tamamen uzaklaştırıldım, hiçbir yerden izin çıkmıyor ve hiçbir yerde yokum. Sadece sosyal medyadan sesimizi duyurabiliyoruz onun dışında her taraftan yasaklandık. Neden? Çünkü Erdoğan parmak sallıyoruz. Onun rejimini otokratik rejim olarak görüyoruz ve o rejimi değiştirmek için uğraşıyoruz. Uzlaşmıyoruz, tehditlere boyut eğmiyoruz, bizi sindirmelerine meydan okuyoruz ki burada şu bulunduğumuz salonda boynum kesilmek istendi ve beş yerimden bıçaklandım ama buna rağmen 4,5 ay hastanede yattıktan sonra kalktım ve yine zalimlere karşı direnmeye başladım.
Sözüm ona kanaat önderleri var. Aslında bunlar AKP'nin bir yerlerinden beslenen insanlar. Yani yönetim kurulluğu alıyor, başka yerden para alıyorlar ve bunlar AKP'nin kanaat önderi gibi topluma sunulmaya başlıyor ve bir şey oluyor, hemen bunlar ortaya çıkıyor. Bunlar her şekilde Erdoğan’ı aklıyorlar, Erdoğan’ın politikalarını aklıyorlar ve toz kondurmuyorlar. Muhalefeti de bizleri de tamamen böyle. sonra ezip geçmek istiyorlar. Her zaman bunlar devreye sokuluyor ve piyasaya sürülüyor. Bir başka kesim ise yorumculardır. Yorumculara baktığınız anda hepsinin ortak özelliğini görebiliyorsunuz. Bunlar televizyonlara İletişim Başkanlığı’nın onayı ile çıkıyor. Orada oraya Erdoğan’ın onayıyla çıkıyorlar, allem ediyor, kalem ediyorlar Erdoğan’ı savunup AKP'yi aklamaya ve tek alternatifmiş gibi göstermeye ve toplumu bunun üzerinden dizayn etmeye çalışıyorlar.
AKP SEÇİMİN ZEMİNİNİ ZEHİRLEDİ
Türkiye'de demokratik bir rejim yok. Tamamen AKP ve tek adam yönetimi var. Baskıcı, dini istismar eden bir yapı var. Dolayısıyla ne oldu? Bütün bu kaynakları eline geçirmiş insan kitlesini eline geçirmiş AKP yönetimi, Türkiye'de özgür, adil ve demokratik seçimin zeminini zehirledi. Zehirlediği içinde bizler hiçbir şekilde doğru dürüst yarışamadık. Yarışamadığımız için de maalesef başarılı olamadık. Bu seçim dolayısıyla benim için özgür, adil, demokratik ve meşru bir seçim değildir.
ERDOĞAN BENİM CUMHURBAŞKANIM DEĞİLDİR
Erdoğan benim cumhurbaşkanım değildir. Ben onu cumhurbaşkanı olarak görmüyorum. Hiçbir zaman da görmeyeceğim. Bu benim tercihim ise benim oylarımla seçilmedi. Dolayısıyla beni düşman olarak gören, toplumda ötekileştiren, imha sürecine tabi tutan birisini ben asla cumhurbaşkanı olarak görmüyorum. Benim Cumhurbaşkanım değil, dolayısıyla Cumhurbaşkanı olarak görmediğim bir insana Cumhurbaşkanı gibi davranmam söz konusu olmayacaktır. Benim için o bir parti başkanıdır, seçimleri hileli almıştır. Dolayısıyla ülkede demokrasi var mıdır? Yoktur. Özgür seçim olmuş mudur? Asla olmamıştır. Bu seçim sonuçları itibariyle meşru mudur? Değildir. Benim cumhurbaşkanım mıdır? Değildir. Troller istedikleri kadar küfür edebilirler, hakaret edebilirler. Demokrasi ve özgürlük mücadelesi benim açımdan devam edecek ve Erdoğan yönetimine karşı elimden ne geliyorsa demokratik ve barışçıl bir şekilde yapacağımdan herkesin emin olmasını istiyorum.
KILIÇDAROĞLU BENİMLE NEDEN GÖRÜŞMEDİN?
Sayın Kılıçdaroğlu sana sesleniyorum, sen de gram utanma duygusu olsa sen dün istifa ederdin ama sen etmezsin çünkü seni Erdoğan getirdi, oraya oturttu. Senin görevin seçimi kaybetmek, kaybettikten sonra da senin çevreni kontrol altında tutmak bir arıza çıkarmasını tırnak içinde engellemekti. Sen de böyle yaptın. 2018 yılında da böyle yaptın. Sen de utanma olsa sen istifa ederdin. Bak Kılıçdaroğlu, bu altılı masayı kurarken her yere gittin ve herkesle görüştün. Görüşmediğin bir Allah’ın kulu kalmadı. Bir kişi hariç. Benimle görüşmedin. Niye görüşmedin benimle? Çünkü ben içine düşürüldüğün durumu biliyorum. Senin kullanıldığını biliyorum. Sen gelseydin sana iki soru soracaktım. Cumhurbaşkanı olduğunda seçimi kaybedeceğini bilmiyor muydun? Seni niye oraya getirdiler? Bütün etrafını toparladılar ya bunun amacı neydi? Kılıçdaroğlu, bak ben burada yaralandığım zaman bile sen Halk Tv’ni KRT’ni Tele1’ini Sözcü’nü FOX TV’ni ve diğer televizyonlarını ve basını bir defa olsun beni konuşturtmadın. Bir siyasi parti başkanı, bırak normal zamanda, ağır yaralanıyor bir defa bir resmi kınama yayınlamadınız. Babacan’ı, Davutoğlu’nu sabahtan akşama kadar övdürttün. Bunları aldın büyüttün hepsine büyük büyük makamlar verdin. Bunlar normalde hiçbir şey yapamayacakken. Bunlar normalde partilerini büyütemeyecekken. Sen bunlara inanılmaz bir medya desteği sağladın. Halk TV’ye TELE1’e çıkanlar içlerine sinmese bile bunlarla ilgili programlar yaptılar. Çoğu namuslu, biliyorum ve bunların çok zoruna gitti arkadaşlarımızın bunlarla program yaparken bunları övdürttün. Bunlar sanki demokrasi havarisiymiş gibi, bunlar sanki değişim yapabilecekmiş gibi bunları övdürdün ve CHP seçmenin oylarıyla bunlara milletvekili kazandırttın. Bunların sana ne faydası oldu? Hiçbir faydası oldu mu? olmadı. Hiçbir gram faydası olmadı. Sen CHP seçmenin oyuyla bunlara milletvekili sağladın. Bunlar da sana 1 oy verme vermediler ama sorsan kendilerine, çok oy verdiklerini iddia ederler ama emin ol üç, dört aya kalmayacak bunların hepsi sana kazık atıp gidecekler. Bir tanesi yanında kalmayacak. Sen yanlış bir iş yaptın ama sen bu işi kendi iradenle yapmadın. Söylüyoruz ya seni oraya Erdoğan getirdi. Seni seçtirebilmek için 40 dereden su getirdi, anket şirketlerine sanki sen kazanacakmışsın gibi düzmece yaptırdı. Onlar da seni övmeye başladılar. Potansiyel ne kadar çok adam varsa seni onlar üzerine çıkardılar ki onlar tepreşmesinler. Bizleri hiç görmediler ve hiç kenarlarından geçirmediler. Ne oldun biliyor musun? Sen Erdoğan’ın kuklası oldun. Dün ben beklerdim ki çıkıp istifadesin ama sen istifa etmezsin çünkü seninle Erdoğan’ın planı bitmedi. Şu anda ben bunları konuştuğum için emin ol Erdoğan bana karşı operasyon başlatır çünkü senin daha fazla düşüp de CHP genel başkanlığından gitmeni istemez. Çünkü seni daha çok kullanacak. Yerel seçimlerde kullanacak, büyükşehirleri aldıracak, bazı belediyelere kayyum atayacak. Şimdi belki İstanbul, Ankara'ya ses çıkarmayacaksın, yalandan bir iki gösteri yapacaksın, susturacak, susacaksın. Aynen şu seçimde yaptığın gibi. Sen burada Erdoğan’a karşı olabilecek en ufak bir alevlenmeyi susturmak ve seçim yenilgilerini aldıktan sonra sessiz kalmak için oradasın. Senin misyonun bu. Sayın Akşener ve diğerlerine ben bir şey demiyorum çünkü onlar kendi partilerinin politikalarını yaptılar ama altılı masa Erdoğan için çalıştı ve Erdoğan’a seçimi teslim etti.
DEFOLUP GİTMELERİ LAZIM
Gelelim CHP'nin yazar çizer takımına. Kılıçdaroğlu kazanacak diye yorum yapanlar şu anda onların kalemlerini bırakıp defolup gitmeleri lazım. Ya siz bilmiyor muydunuz, Kılıçdaroğlu’nun kaybedeceğini? Siz sırf maaş alabilmek ve koltuklarınızı korumak için sessiz kaldınız. Gerçeğe ses çıkarmadınız ve toplumun bu noktaya gelmesinin baş sorumluları sizlersiniz. Çünkü siz itiraz etmediniz. Siz, bizler burada yaralanırken televizyona bile haber etmediniz. Sessiz kaldınız. Kılıçdaroğlu'nun ve onun oluşturmuş bir figüran olarak devam ettiniz ve maalesef sizin AKP'deki o trollerden hiçbir farkınızın olmadığı ortaya çıktı. Onlar Erdoğan’dan besleniyorlar ve Erdoğan’ın davul ve zurnasını çalıyorlar. Siz de Kılıçdaroğlu’ndan besleniyorsunuz. Kılıçdaroğlu’nun davul ve zurnasını çalıyorsunuz ama aslında davul çalmıyorsunuz. Davul sizin boynunuzda, tokmak başka yerlerde. Erdoğan medyasında olanlarda da hiç utanma duyguları yok. Böyle bir gazetecilik yerin dibine batsın. Allah bunları kahretsin, kahru perişan etsin. Çünkü toplumun önünde kötü ve pis örnek bunlar. Namussuz insanlar, namusları yok. Namuslu olan insan şapkayı başına koyar ve düşünür. Bizler nerde hata yaptık. Şimdi çıkıyorlar utanmazlar bir günde dansöz gibi kıvırıyorlar.
SİZİN HAKKINIZI KİMSE ÖDEYEMEZ
Arkadaşlar ben muhalefetteki kardeşlerime şunu belirtmek istiyorum; siz üzerinize düşeni yaptınız, siz daha ne yapabilirsiniz, siz her şeyi en iyisine layıksınız. Siz bir yurt seversiniz, siz vatan seversiniz, siz yollara düştünüz, bu ülkedeki baskı rejimi ve Erdoğan rejimini alaşağı edebilmek için her şeyi yaptınız, sizin hakkınızı kimse ödeyemez. Sizin yurtseverliğinizle kimse yarışamaz. Sizin kalbinizin temizliğiyle hiç kimse boy ölçüşemez benim nazarımda. Siz gerçekten hepiniz büyük bir kahraman, büyük vatan seversiniz ama başınızda olanlar maalesef sizi sattı. Bunu da eğer açık yüreklilikle söyleyemezseniz bunu ifşa edemezseniz o zaman aynı şey devam edecektir. Ben Yenilik Partisi Başkanı olarak şunu söylüyorum: bu topraklarda asla IŞİD’çiler, EL-NUSRA’cılar EL-Kaide’ciler ve bunların türevleri, bu kafalı yapılılar asla olmayacak. Bu topraklarda bu Türk yurdunda hiçbir zaman bu insanlar bizimle hiçbir zaman bir yarışa giremeyecekler. Çünkü bunlar ellerine gücü ve parayı geçirdikleri için bizlere zulmediyorlar ve bizleri tehdit ediyorlar. Bizleri hapisle, ölümle tehdit ediyorlar, yasak uyguluyorlar. Toplumda daha fazla öne çıkmamızı engelliyorlar ve bizim gerçek manada potansiyelimizin açığa çıkmasını ve toplum tarafından beğenilmesini engellemeye çalışıyorlar ve bunlara destek veren medyadaki o yamuk yumuk adamlar hepsi büyük bir siyasi cinayet işlediler. Çünkü toplumu maalesef AKP yönetimine teslim ettiler.
GELİN YENİLİK PARTİSİ’NDE MÜCADELE EDELİM
Siyasette en önemli şey değişimin önünü tıkayan insanları bertaraf etmektir. Mücadele edip değişim isteyen, yenilik isteyen insanların önüne açılmasıdır. Bakın ben bütün kardeşlerime hangi partiden olursa olsun bu dönemde bu baskı rejimle gerçek manada karşı olacak ve bedel ödeyen Öztürk Yılmaz’ın yanında saf tutmaya davet ediyorum. Gelin burada saf tutun. Gelin burada mücadele yapalım, bakın gördünüz CHP’de olmuyor. İYİ Parti’de de olmuyor, diğerlerinde de olmuyor. Çünkü bunlar bu yapıya bağlılar ve bizim farkımız bu. Burası bir yere bağlı değil. Biz sadece Allah'a bağlıyız, Yüce yaratana bağlıyız. Bize hiç kimse gelip herhangi bir şeyi empoze edemez. Biz La ilahe illallah Muhammedun Resulullah diyoruz. Türkçü, yurtsever, pırıl pırıl inançlı bir yapı. Türkiye'de korkuyu değil umudu aşlıyoruz. Anti demokrasiyi değil, demokrasiyi savunan, baskıyı, diktatörlüğü değil, özgürlüğü öne çıkaran, ithalatı değil, ihracatı ve milletimi öne çıkaran bir yapı bu. Evet ben de iyileştim artık koşturacağım. Sizden rica ediyorum, umutsuzluğa kapılmayın ama gerçekleri görün.
Gelin birlikte çare bulalım ve herkes dersini alıp gelsin. Şimdi artık ne yapacağımızı konuşalım. Gelin bu masanın etrafında Türkiye'nin bu çıkmazdan kurtuluşunu konuşalım. Türkiye’nin yeniden demokrasiye yeniden üretime dönüşünü konuşalım ve AKP'den kurtuluşunu konuşalım. Bu kukla muhalefetin artık bir işe yaramadığını tek alternatif olarak bizlerin olduğunu konuşalım ve onun etrafında kenetlenelim. Bunları konuşalım, hepinize saygılar sunuyorum. Moralinizi bozmayın. Allah büyüktür, o ne eylerse iyi eyler güzel eyler. Onun takdirinden hiçbir şey kaçırmaz.