“…ve hayat bazen özür dileyecek beş saniyeyi çok görür sana.” diyordu 2014 yapımı İncir Reçeli 2 filminin bir repliğinde…
Ne kadar anlamlı bir cümle değil mi?
Geç kalınmışlıkların ve pişmanlıkların olmadığı bir hayat var mıdır dersiniz?
Yapılan araştırmalara göre özür dilemek üzerine bir dolu farklı görüş olsa da sonuçta bir buluşma noktası çıkıyor karşımıza.
Kaçınız “seni kırdım, özür dilerim” veya “ben hatalıyım, özür dilerim” diyebiliyor?
İşin doğrusu özellikle Türk insanı özür dileme konusunda zorlanır ve buna rağmen –her nedense- “özür dilemek erdemdir” cümlesi havalarda uçuşurken o “erdemlinin” özür dilediğini kaçınız görür?
Erdemli olmakta toplum olarak ne kadar zorlanıyorsak, yapılan bir araştırmaya göre, gerçek yaşamda ve teorik bir durumda özür dilemek farklı ülkelerde değişik sonuçlar ortaya çıkarıyor.
Örneğin İngiltere’de 1000 kişi ile yapılan bir ankette, bir insanın günde ortalama sekiz kez “Sorry” dediğini, katılanların sekizde birinin ise günde 20 kereye kadar bu kelimeyi kullandığı görülmüş.
İşin ilginç yanı ise “Sorry” kelimesi, çoğunlukla farkında olmaksızın, İngiltere gibi Kanada’da da ağız alışkanlığı ile söyleniyormuş.
İngilizler ve Kanadalılardan sonra bu “Sorry” refleksine en yakın olan ulus Japonlarmış.
"Özür dilerim" ya da "affedersin" sizce zor bir ifade midir?
Özür dilemek her ne kadar zor gibi görünse de zor problemleri çözmeye yardımcı olan bir anahtardır aslında.
Özür dilemenin erdemi dünya siyasetine de zaman zaman tanıklık etmiştir:
• 7 Aralık 1970’te, henüz Doğu ve Batı Almanya'nın birleşmemiş olduğu yıllarda, Almanya Federal Cumhuriyeti Başbakanı Willy Brandt, Varşova Gettosu Anıtı’nın önünde diz çökerek, Yahudi Soykırımı için özür dilemişti.
Varşova Gettosu Direnişine katılmış bir direnişçi bu özürle ilgili şu cümleleri kurmuştu: “Willy Brandt’ın Varşova Gettosu Anıtı’ndaki diz çöküşünü gördüm. O anda şunu hissettim: Artık içimde nefret yok! O diz çöktü ve halkını yükseltti.”
Willy Brandt’ın Nazi Soykırımında hiçbir sorumluluğu olmadığı gibi Nazi rejiminin o gaddarlığından nasibini almış bir sosyal demokrattı ve özür dilediğinde II: Dünya Savaşı ile soykırımın üzerinden tam 25 yıl geçmişti.
Willy Brandt, tekrar normal bir toplum olabilmek ve Yahudilerle yeniden normal bir ilişki kurabilmek için Varşova Gettosu Anıtı'nın önünde özür dileyerek dünyanın gözleri önünde kendi toplumuna da bir iyileşme fırsatı yaratmış olmuştu.
• Kanada Başbakanı Stephen Harper, ülkesinin Yerlilere karşı geçmişte uyguladığı asimilasyon politikasından dolayı özür dileyen liderlere katıldı. (12.06.2008)
• 1913’ten sonra Türkiye’ye göç eden Bulgarlar’a ait mal ve mülkler için Türkiye’den 20 milyar Dolar tazminat isteyen Bulgar Bakan, “Büyük bir gaf yaptım” diyerek özür diledi. (07.01.2010)
• İngiltere “Kanlı Pazar” için 38 yıl sonra Kuzey İrlanda vatandaşlarından özür diledi. (16.06.2010)
• Norveç, Nazi İlhakı altındayken kendi topraklarındaki Yahudilerin kimliklerinin tespit edilmesine ve trenlere konularak, gaz odalarının bulunduğu yerlere deporte edilmelerine izin vermişti.
Yahudi Soykırımı'nda oynadıkları rolün 1998'de kabul edilmesinden sonra, 2012'de Norveç Devlet Başkanı Jens Stoltenberg Yahudilerden bizzat özür dilemişti.
• Sırbistan Cumhurbaşkanı Tomislav Nikoliç, Bosna Savaşı sırasında meydana gelen Srebrenitsa Katliamından dolayı özür diledi. (25.04.2013)
• Şili, ‘70'ler ve '80'lerdeki Askeri Yönetim dönemindeki İnsan Hakları İhlalleri için hakimlerin, "Mağdurlardan ve Şili halkından af dileme zamanı gelmiştir." sözleri ile özür dilemişti. (05.09.2013)
• Avustralya dönemin Başbakanı Kevin Rudd, on yıllar boyunca yapılan İnsan Hakları İhlalleri nedeniyle devlet adına Aborjinlerden özür diledi. (19.06.2015)
• ABD’nin özür metininde “II. Dünya Savaşı'nda Japon asıllı Amerikalıların haksız şekilde dışlanmaları, yerlerinden edilmeleri, hapsedilmelerini desteklediği ve Japon asıllı Amerikalıların yurttaşlık hakları ile kişisel dokunulmazlıklarını destekleyip savunmada başarısız olduğumuz için özür dileriz” sözleri yer almıştı. (19.02.2020)
• Fransa’nın Cezayir’deki 132 yıl süren sömürgeciliğinden dolayı özür dilediği yazılsa da işin aslı Fransa Cumhurbaşkanı Macron, “ülkesinin sömürge geçmişiyle yüzleşmesi gerektiğini, ancak Cezayir’den bir özür ya da af dilemenin söz konusu olmayacağını” söylemişti. (20 Ocak 2021)
Devletlerin, kendi yurttaşlarının belli kesimlerine yönelik işlediği suçları, devlet adına kabul ederek, tanıması ve özür dilemesi, toplumsal barışın sağlanması açısından önemli bir adımdır
Ancak toksik ve toplumsal potansiyeli olumsuz etkileyen kişilerin “kusura bakma” demesinin toplum üzerinde hiçbir olumlu etkisi olmadığı da nettir.
Türkiye’de hırsızlık, dolandırıcılık, mala zarar verme, yağma gibi mali suçlar bir yana uyuşturucu, çocuk ve kadınlara işlenen cinsel istismar suçları, kadına şiddet, kadın cinayeti gibi suçları boyuna takılan bir kravat eşliğinde dilenen bir özür affettirmez, affettirilmemelidir.
Halkından desteğini çekerek, ülke kaynaklarını tüketen, halkını açlığa, iflasa ve işsizliğe mahkum eden bir iktidar da affedilemez.
...ve hayat bana o beş saniyeyi çok görmeden önce;
• İnsanlar birbirlerini öldürürken “taraf” seçmek ve kimin haklı, kimin haksız olduğunu düşünmek zorunda kaldığım için zedelediğim “insan sevgisinden”,
• Bu ülkede “kadın, çocuk, hayvan ve ağaç” olan bütün canlılardan, onlara sahip çıkamadığımız için,
• İstanbul Sözleşmesi’ni yaşatamadığımız için,
• Henüz öldürülmemiş bütün kadınlar adına sizden hiçbirinize yetişemediğimiz, yardım çığlıklarınızı duyamadığımız ve bir hiç uğruna öldüğünüz, adalet yerini bulmadığı için çok özür diliyorum.
Aşkım TAN
askimtan@yahoo.com