Akram, AA muhabirine BM Güvenlik Konseyi (BMGK), Gazze'deki gelişmeler ve Türkiye-Pakistan ilişkileri hakkında değerlendirmelerde bulundu.
BMGK'de 25 Mart'ta Gazze'de acilen insani ateşkes istenen kararın kabul edilmesine rağmen İsrail'in saldırılarını sürdürdüğünü ve durumun çok ciddi olduğunu dile getiren Akram, "İlk kez bir ülkenin tüm dünyanın görüşünü hiçe saydığını görüyoruz." dedi ve İsrail'in "dostlarını" da dinlemediğini söyledi.
Gazze'ye yönelik katliamı durdurmak amacıyla uluslararası toplumun İsrail'deki aşırıcı liderleri ikna etmesi gerektiğini anlatan Akram, BMGK kararlarının uygulanması için BM Şartı'nın 7. maddesinde yaptırımların bulunduğuna dikkati çekti.
Akram, bu yaptırımların BMGK'den İsrail'in "dostları" nedeniyle geçmesinin zor olduğuna işaret ederek, İsrailli liderleri ikna için her yolun denenmesi gerektiğini vurguladı.
"İsrail'e tüm silah sevkiyatının durması gerekiyor"
İsrail'e faaliyetlerinin maliyetinin olduğunu göstermek gerektiğinin altını çizen Akram, "Öncelikle İsrail'e tüm silah sevkiyatının durması gerekiyor. İsrail'in dostlarından asgari beklenti soykırımı kolaylaştırmamalılar. Tüm ülkeler ise harekete geçerek yaptırımlar, ticaret ve yakıt sevkiyatı kısıtlamaları gibi İsrail rejimine maliyet çıkaracak adımlar düşünmeli." şeklinde konuştu.
Akram, İsrail'in BM üyeliğinin devam edip etmemesi gerektiğinin de tartışma konusu olduğuna, bunun da İsrail'e uygulanabilecek yaptırım seçeneği olduğuna dikkati çekerek, "Önemli olan hepimizin mutabık olması ve harekete geçmesi." ifadesini kullandı.
"ABD ve diğer temel aktörler daha fazla adım atmalı"
"Gazze, buradaki insanlar için bir cehennem. Masum insanlar, krizin ortasında mahsur kalmış durumda. 2 milyon insanın gidecek hiçbir yeri yok. Nereye giderlerse orada bombalanıyorlar." diyen Akram, sadece masum sivillerin değil onlara yardım etmeye çalışanların da bombalandığını söyledi.
Akram, İsrail'in World Central Kitchen (WCK) çalışanlarını "yanlışlıkla" öldürdüğünü iddia ettiğini ancak 3 aracın peş peşe vurulduğunu anımsatarak, "Pek hataya benzemiyor. Hedeflenmiş saldırı gibi görünüyor." değerlendirmesinde bulundu.
Bu eylemlerin cezasız kalmaması, BMGK ve BM Genel Kurulu kararlarına uymamanın bir karşılığının olması gerektiğinin altını çizen Akram, "Tüm uluslararası toplumun gerekli adımları gözden geçirmesi lazım." diye konuştu.
Akram, İsrail'e desteğine ilişkin ABD'nin tutumunun bir nebze değiştiğini, ateşkese karşı çıkarken ateşkesi kabul etmeye başladığını söyledi.
Bunun yeterli olmadığını vurgulayan Akram, "ABD ve diğer temel aktörler, hesap verilebilirliği sağlamak, İsrail için bu eylemleri maliyetli kılmak ve onları bu korkunç savaşı sonlandırmaya ikna etmek için daha fazla adım atmalı." dedi.
"İki devletli çözüm, tek sürdürülebilir ve gerçekçi seçenek"
Çözüm için ne yapılması gerektiğine ilişkin ise Akram, iki devletli çözümün tek sürdürülebilir ve gerçekçi seçenek olduğunu, Filistinlilerin kendi devletlerinin bulunması gerektiğini vurguladı.
Büyükelçi Akram, bu çerçevede Filistin'in BM'ye tam üyelik başvurusunun desteklenmesi gerektiğinin altını çizdi.
Bunun Filistin'in devlet olarak görülmesi bağlamında önem teşkil ettiğine dikkati çeken Akram, aynı zamanda yasal zemin oluşturacağını söyledi.
Akram, Filistin halkına mesajının çektikleri acılar için "başsağlığı, sempati ve dayanışma" olduğunu belirterek, "Onlarla birlikteyiz. Acılarını azaltmak, işgali sonlandırmak ve devlet kurmak için elimizden gelen her şeyi yapacağız." ifadelerini kullandı.
"BMGK'nin reforma ihtiyacının olduğu kesin"
BMGK'nin reforma ihtiyacı bulunduğunun kesin olduğunu dile getiren Akram, bunun iki yönde gerçekleştirilmesi gerektiğini, ilkinin daha fazla temsil sağlanması olduğunu vurguladı.
BM'nin 55 üyeyle kurulduğunu, 193 üyeye ulaştığını belirten Akram, daha küçük ve orta ölçekli ülkelerin daha fazla temsil edilmesi gerektiğini söyledi.
Akram, Türkiye ve Pakistan gibi ülkelerin Mutabakat için Birleşme Grubu'yla birlikte BMGK üye sayısının 15'ten 27'ye çıkarılması, hiçbirisinin veto yetkisine sahip daimi üye olmaması gerektiğini savunduğunu ifade etti.
Böylelikle Konseyin çok daha geniş temsil gücüne sahip olacağına işaret eden Akram, reform anlamında diğer önemli bir hususun ise veto yetkisinin sınırlandırılması olduğunu kaydetti.
Büyükelçi Akram, en azından keyfi veto kullanımının kısıtlanması gerektiğinin altını çizerek, "Örneğin, Gazze gibi soykırımın gerçekleştiği durumlarda veto kullanılmamalı." dedi.
Bu vesileyle son 6 ayda görüldüğü gibi Konseyin felç olma riskinin azalacağına işaret eden Akram, aynı zamanda BMGK kararlarının uygulanmasını sağlamak için yolların bulunması gerektiğini vurguladı.
Akram, gerek Keşmir gerek Filistin gibi çok sayıdaki konuda uygulanmayan BMGK kararlarının bulunduğunu ve bunun sorunlara yol açtığını anlattı.
"Türkiye-Pakistan ilişkileri bir aşk hikayesi"
Türkiye-Pakistan ilişkilerine de değinen Akram, "Türkiye-Pakistan ilişkileri bir aşk hikayesi. İki halkın birbirine sevgisi çok büyük, bu da bizim ilişkimizin temelini oluşturuyor." değerlendirmesinde bulundu.
Büyükelçi Akram, ikili ilişkilerin çok önemli olduğunun altını çizerek, jeopolitik açıdan da iki ülkenin birlikte hareket etmesinin büyük güç sağladığını söyledi.
Bu gücün bölgesel ve küresel barışla istikrara da katkı sağladığını vurgulayan Akram, "Türkiye-Pakistan ilişkileri, sınırı olmayan ilişkiler olarak tanımlanabilir." dedi.
Akram, iki ülkenin savunma dahil birçok farklı alanda işbirliği geliştirdiğini, ekonomi ve başka alanlardaki işbirliğinin daha da geliştirilebileceğini belirtti.
İki ülkenin BM'de de çok yakın çalıştıklarını söyleyen Büyükelçi Akram, "Ortaklığımız, belirsizlik ve istikrarsızlığın olduğu bu dönemde hem Avrupa hem Orta Doğu hem de Asya için çok önemli. Hem bölgemizde hem de dünya genelinde barış ve istikrarı teşvik etmek için birlikte çok şey yapabiliriz." diye konuştu.