Corona virüsü pandemisi dünya basınını da bazı konularda olumsuz yönde etkiledi. Birçok ülkede gazetecilere baskının arttığı gözlemlenirken, uzmanlar bir taraftan da güvenilir medya kaynaklarının önemiyle ilgili farkındalığın da arttığına dikkat çekiyor.
Aralık ayının başında düzenlenen Dünya Basın Özgürlüğü Konferansı’nda, 2020 yılında basın dünyasının karşılaştığı zorlukların başında, kapanan medya kuruluşları, gazetecilere yönelik tehdit ve saldırılar ile yanlış bilgi “yığınının” geldiği belirtildi.
Merkezi Danimarka’da olan Uluslararası Medya Desteği (IMS) kuruluşunun direktörü Jesper Hojberg, videokonferans yöntemiyle katıldığı panelde, “Şu an güvenebileceğimiz bir medyaya daha önce hiç olmadığı kadar fazla ihtiyacımız var” şeklinde konuştu. Hojberg ayrıca bu ihtiyacın, insanlarda “güvenilir bilginin önemiyle ilgili” yeni bir farkındalık oluştuğunun altını çizdi.
Bu yılın başında birçok ülkede devreye sokulan kısıtlamalarla birlikte basına yönelik baskılar da göze çarptı. Çatışmalar ya da istikrarsızlık yaşanan ülkelerdeki yerel medyaya destek sunan IMS’den uzmanlar, bu ülkelerdeki basın mensuplarına ulaşarak karşılaştıkları zorluklarla ilgili bilgi edinmeye çalıştı.
Gözlemlerini Amerika’nın Sesi’ne (VOA) anlatan IMS’den uzman Hojberg, “Corona virüsü pandemisinin etkisini tam olarak anlamanın öneminin farkındayız ve ortaklarımın yaşadıkları da aynı şekilde önemli. Örneğin, medya platformları, anaakım medya ve yeni online medya kanallarının karşılaştıkları birçok açıdan çok önemli. Aynı şekilde bu kuruluşların ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü hakları da” diye konuştu.
IMS’ın araştırmalarına göre, bu süreçte medya açısından hem iyi hem de kötü gelişmeler kaydedildi. Örneğin, bir taraftan gerçeğe dayalı bilgi talep eden okuyucuların sayısı artarken kritik içerikli haberlere yönelik kısıtlamalar da arttı.
Bazı ülkelerde yetkililerin, farklı içerikli bilgi paylaşımında bulunan internet sayfalarına erişim engeli getirdiğini söyleyen Hojberg, “Güvenilir bilgi yayınlama çabasında olan bazı televizyon ve radyo kanalları ve internet yayın kanallarının yayınları kesildi, lisansları iptal edildi” dedi.
Diğer taraftan, Horberg’in VOA’ye aktardığına göre, sivil toplum kuruluşları ve bireyler yetkililerden güvenilir bilgi edinemediklerini gördüklerinde medyaya daha fazla güvenmeye başladı.
Medya dünyası ayakta kalma çabasında
Dünya Haber Yayıncıları Birliği (WAN-IFRA) ve UNESCO, istihdamda azalma ve bazı yayın kuruluşlarının kapanması gibi olumsuzluklarla karşılaşan basın sektörüne yardım amaçlı bir projeyi devreye soktu.
Projeyi hayata geçiren iki kurumun ortak mesajında, “Dünya Corona virüsü pandemisi ve bunun etkileriyle mücadeleyi sürdürürken, çeşitli bölgelerde gazeteciliğe yönelik kıyım büyük bir tehdit oluşturdu ve mevcut zorlukları da doruk noktasına çıkardı” ifadeleri yer aldı.
UNESCO’da basın ve ifade özgürlüğü biriminde direktör görevinde olan Guy Berger, konuyla ilgili VOA’ye yaptığı açıklamalarda, devreye soktukları yeni projenin, Corona virüsü pandemisi sürecinde medya alanında büyüyen sorunlara “acil çözüm bulma amacıyla” yürütüldüğünü belirtti.
Proje kapsamında, basının önündeki zorluklar araştırılıyor, çözüm alternatifleri tartışılıyor ve sorunların yaşandığı ülkelerde yönetimlere medyanın nasıl daha iyi desteklenebileceğiyle ilgili tavsiyelerde bulunma hazırlıkları yapılıyor.
Projenin misyonu çerçevesinde televizyon ve radyo kanallarından internet haber sitelerine kadar çeşitli medya kuruluşları destekleniyor. Berger, projenin odaklandığı kuruluşların büyük bir bölümünün Afrika, Asya ve Latin Amerika’da olduğunu söyledi.
Projeyi 2021 yılının başında tamamlamayı hedeflediklerine de değinen Berger, “Bu çalışma sonucunda medya sektörünün geliştirilmesi için gereken en iyi uygulamalar hakkında bir dizi politika tavsiyesi sunabileceğiz. Bu tavsiyeler, medyanın yurttaşlara güvenilir haber ve bilgi aktarımını sağlayarak sosyal yaşamdaki rollerini yerine getirebilmeleri için gerekli olan koşul ve uygulamaları kapsayacak” dedi.
Berger ayrıca UNESCO’nun Bilgi ve Demokrasi Forumu adlı, bağımsız kuruluşlardan oluşan uluslararası bir kurumla da işbirliği içinde olduğunun ve diğer birçok kurumun da aynı hedefle çalıştığının altını çizdi.
IMS uzmanlarından Hojberg de pandemi sürecinin, yerel medya kuruluşlarının hayatta kalabilmelerini sağlamanın önemini bir kez daha gözler önüne serdiğini söyleyerek, “İşbirliği içinde olduğumuz bazı medya kuruluşları da kendileri için yeni bir hedef belirlemiş oldu” dedi. Hojberg’e göre böylesi bir krizde bağımsız medyanın varlığı “kritik düzeyde önem” taşıyor.