Birleşik Arap Emirlikleri'nde düzenlenen 8. Fazza Para Okçuluk Dünya Sıralama Turnuvası'nda elde ettiği dereceyle olimpiyat kotası alan ay-yıldızlı sporcu, AA muhabirine, 2013'te geçirdiği kaza sonrası yaşadığı zorlu süreci, spordaki kariyerini ve başarı için verdiği mücadeleyi anlattı.
Geçirdiği kazada boynundan ağır yaralandığını, adeta ölümden döndüğünü ifade eden Yiğit Caner, "Altı gün yoğun bakımda kaldım. Önce o yaşam mücadelesini kazandım ama belki de böyle bir kazadan sonra yaşam mücadelesini kazanmak değil yaşamak çok daha zor olabilirdi. Bu mücadeleye hep kafam dik bir şekilde devam ettim." dedi.
Yoğun bakımda tedavi görürken kendisine sözler verdiğini aktaran milli sporcu, "Günlerce tavanı izlerken kendime sadece şunu söyledim: Yaşadığım bu kazadan sonra insanlar bana acıyarak mı bakacaklar, kendi sahip olduklarına mı şükredecekler? Yoksa öyle bir mücadele vereceğim, öyle şeyler yapacağım ki ben insanlara örnek mi olacağım, ilham mı olacağım? Ben bu sözü tuttuğuma inanıyorum. Şu anda dünyada beni gören, tanıyan birçok insan var ve çok güzel bir hayat hikayesine sahip olduğumu düşünüyorum. Beni örnek alan insanlar var. O yüzden kendimi çok iyi hissediyorum. Bu yaşam tecrübesini en güzel yerinden ilerlettiğimi, çok güzel bir hikaye yazmaya devam ettiğimi hissediyorum." diye konuştu.
Geçirdiği zorlu süreçlerin ardından Okçular Vakfında başladığı bu sporda önemli aşamalar kaydeden, 2022'de Dubai'de düzenlenen Dünya Şampiyonası'nda şampiyonluklar elde eden milli sporcu, "Dubai bana çok uğurlu geliyor. Bu yıl Paris 2024 yolunda çok önemli bir turnuva daha vardı. Orada da kota yarışmasında ve dünya sıralaması formatında 2 altın madalya kazanarak hem şampiyon oldum hem Paris 2024 yolunda çok güzel bir başarı elde ettim hem de kota aldım." ifadelerini kullandı.
"Altın madalya, telefonumun ekranında duvar kağıdı olarak duruyor"
Tokyo 2020 Paralimpik Oyunları'na katılma hakkını 1 puanla kaçırdığını anlatan Yiğit Caner, kota süreçlerinin çok zorlu geçtiğini vurgulayarak, şunları söyledi:
"Olimpiyata gitmek, olimpiyatta madalya kazanmaktan daha zor. Çünkü kota aslanın ağzında. Geçen sene Dünya Şampiyonası'nda finale kalan iki sporcuya, Avrupa'da şampiyon olan sporcuya ve son olarak da Dubai'deki turnuvada finale kalan sporculara kota verilecekti. Ben hepsinde böyle son okta ucundan kaçırdım. Tokyo 2020 sürecinde bir puanla paralimpik oyunlar kotasını kaçırmıştım. Benim için paralimpik oyunlarına gitme hayali aslında pes etmeme mücadelesine dönüştü. Her gittiğim yarışmada bir şekilde bir puanla ucundan kaçırdığım için aslında çok büyük hayal kırıklıkları yaşadım. Dubai'ye giderken kendime çok büyük bir söz verdim. 'Bu sefer kotayı alacağım ve olimpiyatlara gideceğim, hatta olimpiyatlarda da şampiyonluk kazanacağım.' dedim. Paris 2024 Paralimpik Oyunları'nın altın madalyası telefonumun ekranında duvar kağıdı olarak duruyor. Her gün ona bakarak uyanıyorum. Çok iyi bir şekilde o konsantrasyonu sağlayıp, antrenman yapmaya devam ederek motive oluyorum."
Dubai'de olimpiyat kotasını getiren yarı final mücadelesinde ABD'li dostu Jason Tabansky ile eşleştiğini aktaran milli sporcu, "Onunla finalde eşleşmeyi çok istiyorduk. Son seriye kadar ben hep 2 puan gerideydim. Son seride kendimi motive ettim. Tribünde milli takım teknik direktörümüz Göktuğ (Ergin) Hoca bir anda ayağa kalktı, okları takmaya başladığımız 10 saniyelik süre içerisinde bana, 'Yiğit sen çok çalıştın, çok güçlüsün, çok emek verdin. Sadece sakin kal, süreni iyi kullan ve atışlarını iyi bir şekilde yap.' diye seslendi. Her şey film şeridi gibi gözümün önünden geçti. İnanarak atışlarımı yaptığımda 3 tane 10 gönderdim hedefe ve attığım o 3 tane 10, bana Paris 2024 Paralimpik Oyunları kotasını getirdi. Final maçında da Finlandiyalı rakibimle karşılaştım. Orada yine sonuna kadar mücadele ettim ve birinci olarak Paris 2024 Paralimpik Oyunları kotasını aldım. Şimdiki hayalim paralimpik oyunlarda da en güzel atışlarımı yaparak altın madalyaya ulaşmak." şeklinde konuştu.
Olimpiyatta altın madalya kazanma hayaliyle çalışmalarını sürdürdüğünü aktaran milli sporcu, antrenmanlarda bile, final sahasında son oku atıyormuş gibi hissederek atış yaptığını belirterek, "Bir sonraki aşama, Paris'te kalabalık tribünlerin önünde o heyecanı, stresi bastırarak, atışları yapmak olacak. Yıllardır bunun için kendimi hazırlıyorum, çalışıyorum. Bunun da gerçek olacağına yürekten inanıyorum. O inanç bence beni oraya taşıyacak. O kürsünün tepesinde olacağım ve İstiklal Marşı'nı dinleteceğim diye hissediyorum." değerlendirmesinde bulundu.
"Paralimpik okçuluk takımı olarak çok başarılıyız"
Türkiye Okçuluk Federasyonu bünyesinde faaliyetlerine devam ettiklerini ve hem olimpik hem de paralimpik takım sporcularının kamplarda bir araya geldiğini anlatan Yiğit Caner, arkadaşlık ortamının üst düzey olduğunu aktardı.
Takımlarında çok sayıda şampiyon sporcu bulunduğunun altını çizen Yiğit Caner, "Hep birbirimize bağlıyız. Bence birimizin başarı elde etmesi, diğerinin de o hayali kurabilmesini sağlıyor. Ben bunu gerçekten çok kıymetli görüyorum. Birlikte çalışıyoruz, birlikte mücadele ediyoruz. Arkadaşım bir şeyi başardığı zaman, 'Ben de başarabilirim.' diyorum. Ben başardığım zaman yanımdaki arkadaşım da bunun hayalini kuruyor. Bu şekilde çok güzel bir jenerasyon geliyor aslında. Paralimpik okçuluk takımı olarak bence çok başarılıyız. Dünyayı şu an çok iyi bir şekilde domine ediyoruz. Çünkü o önemli eşiği aştık, o inanç hepimizde var." değerlendirmesinde bulundu.
"Okçular Vakfının hem bana hem de Türk okçuluğuna kattığı çok şey var"
Okçular Vakfının kendisi ve Türkiye'de okçuluğun gelişimi için çok önemli olduğunu dile getiren milli sporcu, tesisin açılışının 2013'te kaza geçirdikten sonra kaldığı yoğun bakımdan çıktığı güne denk geldiğini (29 Mayıs) anlatarak, şunları kaydetti:
"Yoğun bakımdan çıktığım gün, 29 Mayıs'ta Okçular Vakfı açılmış. Burada gerçekten insanlar benim elimden tuttular. Daha sandalye bile kullanamazken, bağımsız bir şey yapamazken, burada ben okçuluğa başladım. Burada yetiştim, burada büyüdüm, burada yaş aldım ve milli takıma girip, başarılar elde ettim. Hala buradayım ve burada olmaktan çok mutluluk duyuyorum. Okçular Vakfının hem bana hem de Türk okçuluğuna kattığı çok şey var. O yüzden buraya karşı çok büyük bir vefa duyuyorum, çok kıymet veriyorum. Yine Türkiye Okçuluk Federasyonunun ve geleneksel federasyonun yaptığı çalışmalar var. Bunlar da çok değerli. Mete Gazoz gibi bir olimpiyat şampiyonu var. Bu başarıyı elde etmesi, arkadan gelen jenerasyon için hayal kurabilmeyi sağlıyor. Bu çok değerli."