ABD Başkanı Joe Biden'ın, önümüzdeki dört yıl boyunca merkez bankasını yönetecek kişinin kim olacağına karar vereceği tarih yaklaşırken, Fed yetkilileri arasında yüksek enflasyona nasıl karşılık verileceğine dair tartışmaların hız kazandığı görüldü.
Dünya Gazetesi’nde yer alan habere göre, Jerome Powell'ı bir dönem daha Fed başkanlığında tutma ya da Lael Brainard'ı göreve getirme seçeneklerini değerlendiren Biden, dört gün içinde karar vereceğini dün açıkladı.
San Francisco Fed Başkanı Mary Daly'nin dün yaptığı konuşma, her iki başkan adayının da Fed içinde para politikası hakkında konsensus oluştururken karşılaşacağı zorluklara işaret etti. Daly, salgın hastalığın etkisi hafifledikçe fiyat baskılarının muhtemelen kendi kendine azalacağını söyleyerek Fed'in sabırlı olması için çağrıda bulundu.
Commonwealth Club of California'ya konuşan Daly, "Uzun sürmesi muhtemel olmayan şeylere tepki vermek, bizi hedeflerimize yakınlaştırmaktan ziyade uzaklaştıracaktır" dedi. Daly, faiz oranlarını şu anda yükseltmenin, tedarik zinciri darboğazlarını ve fiyatların artmasına neden olan diğer geçici sorunları düzeltmeyeceğini, ancak istihdam yaratılmasını ve ekonomik toparlanmayı yavaşlatacağını söyledi.
Aynı gün konuşan St Louis Fed Başkanı James Bullard ise tam aksi açıklamalarda bulunarak, Fed'in varlık alımlarını ilan edilen 2022 ortasından daha erken bir tarihte bitirmesini ve gelecek yıl bahar aylarında ilk faiz artırımına gitmesini istedi.
ABD'DE ENFLASYON 31 YILIN ZİRVESİNDE
ABD'de Ekim ayına ilişkin tüketici fiyat endeksi açıklandı. Verilere göre yıllık enflasyon yüzde 6,2 ile 1990'dan bu yana en yüksek seviyeye çıktı. Ekonomistlerin beklentisi yıllık enflasyonun yüzde 5,9 olarak gerçekleşmesi yönündeydi.
FED’İN FAİZ ARTIRIM KARARI NEDEN ÖNEMLİ
Dünyanın en büyük ekonomisinin para politikalarını yöneten Amerika Merkez Bankası (FED) Amerika’nın tüm para politikalarından sorumludur. Küresel ve yerel piyasalar için FED kararları ve Federal Açık Piyasa Komitesi (FOMC) tutanakları birinci dereceden öneme sahiptir. FED kararları döviz piyasalarından hisse piyasalarına altından tahvil ve bono faizlerine kadar tüm piyasa unsurlarını etkilemektedir.
FED’in küresel piyasalar üzerinde parasal genişleme yönünde aldığı kararlar küresel piyasalarda likiditenin artması, fon maliyetlerinin düşmesi anlamına geliyor. Fon maliyetlerinin düşmesi ise ülkelerin daha düşük faizli krediler bulabilmesi anlamını taşıyor. Daha düşük kredi ile bulunan fonlar ekonomiye düşük maliyetli fon olarak yansıyor ve büyümeyi ekonomilerin canlanmasını sağlıyor. Ülke ekonomileri canlandığında ise borsalar yükseliyor.