Bir arkadaşım anlattı, hafta sonu dört kişi, birkaç yıl önce fiyatları makul diye ailece gidip, kendilerine ziyafet çektikleri İstanbul-Şile yolundaki Trabzon Park’ta yer alan pideciye gitmişler. Ancak içeri girer girmez, tepeye asılı fiyat listesini görmüşler ve gördükleri fiyatlara inanamamışlar, çünkü bir pidenin fiyatı 400 lirayı aşmış, sonra da hemen mekanı terk etmişler.
Gelin isterseniz yaşananları kendisinden dinleyelim:
“Pazar günü, iki arkadaşımızla dört kişi, Anadolu Yakası’ndaydık. Trabzon Park, Şile yolunda, ağaçlıklı bir alan, bölgeden geçerken aklıma geldi, daha önce ailece kalabalık olarak gidip, pide yediğimiz yeri hatırladım, o zaman pideleri iyiydi ve fiyatı da makuldü, hadi tekrar gidelim dedim. Önce Trabzon Park’a girdik, ama çamur içinde, her yerde inşaat, yollar bataklık, neyse, otomobil ile önüne kadar gittik, hemen bir vale başımızda, kendimiz park ederiz dedik. Sonra da restorana girdik, malum artık restoranlar fiyat listesini kapının önüne asmak zorundalar, burada kapının önünde değildi ama, salonda görülür bir yere, fiyat listesini asmışlardı, ona baktım, gözlerime inanamadım, bir pide 408 lira. Artık girmiştik, mecburen masaya oturduk, garson geldi, sordum:
- Pideler iki kişilik mi?
- Hayır, dedi, tek kişilik ama ekmek boyutunda. İsterseniz birer buçuk da yaparız.
- Peki yarım oluyor mu?
- Yüzde 75 yapıyoruz ama fiyatı değişmiyor, sadece ekmeğini azaltıyoruz.
- Allah Allah!
Dört kişiyiz, sadece dört pide 1600 lira tutacak. Bir de yanında birer ayran içsek ve tatlı bölüşsek, iki bin lirayı aşacak. Biz birkaç ay önce bu fiyata dört kişi Kadıköy’de meyhanede ödüyorduk. Arkadaşlarıma döndüm, isterseniz yemeyelim, çıkalım dedim, onlar da hak verdiler ve çıktık, sonra Kavacık’ta İntiba adında tanınmış bir dönerciye gittik, orada da 1200 lira hesap ödedik ama hiç olmazsa, porsiyonu 260 lira olan döner yemiştik.”
Arkadaşım, pidecinin fiyat listesinin fotoğrafını da aktardı, pide fiyatları şöyleydi:
‘Kavurmalı 323 lira, kıymalı 313 lira, peynirli 283 lira, karışık 243 lira, kuşbaşılı 353 lira, kuşbaşılı karışık 363 lira, pastırmalı 398 lira, pastırmalı karışık 408 lira, ayran 43 lira.’
Türkiye artık zamlar ülkesi oldu, resmi açıklamalar gerçekleri yansıtmıyor ama pideci tabelaları, fiyatların nasıl okkayla arttığını gözümüze sokuyor.
Ve tüm bu enflasyonun, zamanında faizi iki puan artırmama inadından kaynaklandığını da artık biliyoruz, bunun kararını alanlar da biliyorlar ve faizi yüzde 45’lere çıkararak enflasyonu tutmaya çalışıyorlar ama nafile.
Nafile çünkü Türkiye’de kamu tasarruf yapmıyor; otoyollarda sağ şeritten aşırı süratle geçen çakarlı otomobillere bakın, milyon dolarlık Mercedes Maybach’tan aşağısı yok, en sıradan bürokratın altında Audi A6’lar var. Başka ülkelerde, her üst düzey yönetici, ülkesinin ürettiği otomobile biner ve bunu herkese de gösterir, Türkiye’de yılda yüzbinlerce otomobil üretiliyor, kimse tınmıyor, bizimkiler Alman malı olmayınca binmeyi aşağılanma sayıyorlar.
Kamu yönetimi hiçbir alanda tasarruf yapmadığı gibi kendi hizmetlerine de fahiş zamlar yaparak enflasyonu azdırıyor.
Kira artışına yüzde 25 zam sınırı için kanun çıkarıyorlar, sıra askerlik ücretine gelince, yüzde 50 artırmaktan kaçınmıyorlar, ehliyet harcını üç katına çıkarıyorlar, sigaranın, otomobilin, telefonların, içkinin bu kadar pahalı olmasının temel nedeni, durmadan yükseltilen vergileri.
Diyeceksiniz ki, peki tüm bunları okurlara yazmanın bir manası var mı?
Aslında siz de haklısınız, bir manası pek yok.
Biliyorsunuz, TBMM Başkan Vekili Sırrı Süreyya Önder, geçenlerde Meclis kürsüsünde de söyledi, davacının ahmağı derdini mübaşire anlatırmış, tam da o hesap.
Ama biz yine de yazmış olalım, kayda girsin.
Belki milleti bir pide bile yiyemez hale getirenler, biraz utanıp insafa gelirler de ‘Yahu biz ne yaptık’ diye bir an olsun düşünürler.
NOT: Türkiye’nin diğer pidecilerine sesleniyorum, lütfen İstanbul’da bir pide 408 lira olmuş diye siz de zam yapmayın, insaf edin.