PAZAR GEZMESİ!

Çidem Ayözger Ergüvenç

 

                                                           

Bu pazar bizleri yine sokağa salıverecekler; boyunlarımızda hayalî  tasmalar, belirli bir metrekare içinde dolaşacağız. “Salıverecekler” deyişimi lütfen bağışlayın, başka bir niteleme gelmedi aklıma.

Ben Ankara Gazi Osman Paşa’ da oturuyorum. Bütün Gazi Osman Paşa ve Çankaya sokakları gibi bizim sokakta da evden çıkınca iki adim sağa, sonra iniş, beş adım sola sonra çıkış. Biz yine şanslıyız düzayak on adım kadar atabiliyoruz. Aslında yalnız Gazi Osman Paşa ve Çankaya değil, Ankara’ nın birçok yeri  yokuşlarla doludur.

Geçen Pazar tüm 65 yaş üstü olanlar gibi eşimle birlikte biz de dışarı çıktık. Takım elbisesini giymiş, kravatlı beyler, saçlarının uzaması nedeniyle beyazları çıkmış ama bakımlı derli toplu hanımlar, üfleye püfleye yokuşları tırmanıyorlar, yarı yolda yorulup ya bir duvar üstüne ilişiyorlar ya da duvar bulamazlarsa kaldırımlara oturuyorlar. Kendileri gibi soluklanmak isteyenler de sosyal uzaklığı göz önünde tutarak biraz ötelerine yerleşip uzaktan uzağa bir sohbet sürdürüyorlar. Ortak konuları yaşlılara araç kullanmama ya da kullandırmama gaddarlığı. Ayrıca yanlarına su almayanlar bir de susuzluk çekiyor, çünkü su alabilecekleri bir yer yok.

Yasalara göre 65 yaşına gelen devlet memurları emekli yapılırlar. Emekli olduktan sonra nitelik ve donanımlarına göre özel sektörde önemli mevkilerde çalışabilirler. Profesörler için bu yaş sınırı 67'dir. Onlar da özel üniversiteler tarafından kapışılırlar. Yani şimdiki duruma göre örneğin bir profesör ders verebilecek, araştırma yapabilecek donanımdadır ama kendisini koronadan koruyacak beceriye sahip değildir. Emekli devlet memurları için de durum aynı. Öte yandan bazı serbest meslek sahipleri 65 yaşın çok üstünde olmalarına karşın iş hayatlarını aktif olarak sürdürürler ama aynı varsayım onlar için de geçerli.

Yaşlıları koruma adına onlar gerçek anlamda evlerine tıkıldılar. Doğal olarak sosyalleşme olanakları ortadan kalktı. Her zaman alışveriş yaptıkları (artık güzelim bakkallar yok olduğu için) marketlere gidip orada bir ahbaplarına rastlayıp hâl hatır sorma ya da market çalışanları ile uygarlık gereği iki satır konuşma şansları yok oldu. Evinde kendilerinde tek başına yaşamakta olan yaşlılar yalnızlıktan moralleri bozuk, camdan dışarı bakarak oyalanmaya çalıştılar.  İki kişi olanlar bu konuda biraz daha şanslı.

Hepsinin ortak sorunu hareketsizlik; oysa doktorları, onları hareketli olmalarının yaşamsal önemi olduğu konusunda uyarıp duruyorlar. Hareketsizliğin ve evden çıkamama durumunun getirdiği bir başka sorun da olur olmaz bir şeyler atıştırmak. Hem can sıkıntısı hem de bazı insanlarda görülen asabi iştah onları sürekli yemek yemeğe yönlendiriyor; garibanların başka eğlenceleri yok ki… Yine aynı biçimde, doktorları onları düzenli ve dengeli beslenmeleri, asla kilo almamaları konusunda kendilerini adeta korkutacak kadar uyarıp duruyorlar.

Bu Pazar, 11:00 ile 17:00 arasına uzatılmış sokak iznimiz. Anladığım kadarıyla geçen Pazar çekilen azap kısa gelmiş, şimdi hava sıcaklığının yaşlılar için tehlikeli boyutlara geldiği bu günlerde hem de günün en sıcak saatlerinde, araca binmeyi yasaklayıp sokağa salıveriyorlar ki, gecen hafta yapamadıklarını bu hafta yapsınlar. Araçlara binme izni olmayan yaşlılar o sıcakta yokuş indiriliyor yokuş çıkartılıyor, doğal seleksiyon. Ölen ölür kalan sağlar bizimdir. Hem de ölenlerin emekli maaşları ve ilaç paraları da ortadan kalkar. Bütçeye de ciddi katkı sağlanmış olur.

Söylentiye göre 27 Mayıstan sonra özgürce sokağa çıkma izni geliyormuş. Ne halloldu da bu izin çıkıyor. Acaba “bilim kurulu?!” 65 yaş üstünden kurtulmanın bin bir yolu adlı bir kitap mı yayınlayacak Kovit 19’dan sonra…

Kimsenin iştahını kabartmamak için bu yazıma yemek tarifi eklemeyeceğim.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.