PETRA’NIN KOLLARINDA

Prof. Dr. Erkan SEVİNÇ

Yıl 1984..Ekim ayı..Her ay İzmir Amerikan Koleji salonunda konserler düzenliyoruz. Selda, Timur Selçuk ve Yeni Türkü gibi önemli isimlerle. Amacımız o yıllarda hiçbir sanatsal etkinliğin yapılmadığı kent müzikseverini salonlara çekmek  ve TRT ye çıkma olanağı bulamayan sanatçıları izlettirmek. Tabii bir amacımız daha var. İzmir’li, yetenekli ancak kendini gösterememiş müzisyenleri de müzik dünyasına tanıtmak. İlk konserler için evlerinde güzel üretimler yapan bu insanları adeta sahneye ittik. Daha sonra Eurovision’da bizi temsil etmeye kadar giden 21.Peron ve şu anda Düş Gezginleri olarak önemli işlere imza atan Hüzün İşçileri gibi .

O günlerde tanıdım Erhan Doğan’ı. Doğan Mersin doğumlu ancak İzmir’i mesken tutanlardan. Gitarist ,besteci ,aranjör, ses mühendisi, söz yazarı ,öykücü , müzik yapımcısı ,yayıncı. Düş Gezginleri müzik topluluğunun kurucusu ve gitaristi. İlk şiiri 6 yaşındayken Doğan Kardeş dergisinde yayınlandı.İlk öykü kitabı 1992 yılında Yazıt yayınlarından çıktı. Kitap “Seksensekizinci Sayfa” adını taşıyor. “Giyotin” Doğan’ın ikinci kitabı. 2012 de yayımlanan üçüncü kitap “Kimsesiz Duygular Yurdu.” öykülerden oluşuyor. Ve “Petra’nın kollarında”. Stüdyosunda sadece kendisi ya da grubu için değil müzisyenlere de üretimler yapıyor ve katkısı olduğu birçok ödül var. TRT Altın Anten ,Ankara Şarkıları, Megahit ve Altın Güvercin ilk akla gelenler. 2017 de Atatürk Lisesi Marşı ile “Sanat ve Başarı Ödülü” alan Erhan Doğan bu yıl Eylül ayında yapılacak 23. Altın Güvercin Finali’ne de Ataol Behramoğlu”nun “Bir Yolculuktu” şiirine yaptığı beste ile kalmış durumda.

Kitaba döneceğiz ancak önce Petra’dan söz edelim. Petra Ürdün'ün Lut Gölü ile Akabe Körfezi arasındaki topraklar üzerinde yer alan bir antik kent. MÖ 400 ile MS 106 yılları arasında Nebatiler'e başkentlik yapmış. Petra'daki El-Khazneh'nin (El-Hazne) altında gizli gömülü bir bölüm olduğu ve bu bölümün kral mezarları olduğu araştırmalar sonucunda kesinleşmiş. Petra antik kentinde tiyatro, tapınak, ev gibi yapılar kireç taşına oyularak yapılmış olup amfitiyatro en bilinen yapı. Kum taşından oluşan kaya bloklarına oyulmuş tapınaklar, amfi tiyatro, mezarlar ve rölyeflerden oluşan yapı, yaklaşık 100 kilometre kare alana yayılmakta.Kent, 1812 yılında İsviçreli gezgin Johann Burckhardt tarafından yeniden keşfedilmiş ve  6 Aralık 1985 tarihinde UNESCO tarafından Dünya Kültürel

Mirası listesine dahil edilmiş. Antik kent, 7 Temmuz 2007 tarihinde ise Dünyanın Yeni Yedi Harikası'ndan biri olarak seçilmiş.  Araştırmacı Dan Gibson ulaştığı en eski camilerin kıble duvarlarının Petra'yı göstermeleri ve ayet, hadis ve siyer kaynaklarındaki diğer bazı ifadeler sebebiyle Hz.Muhammed’in Petra'da yaşadığını ve Medine'ye göç ettiğini iddia ediyor. Ona göre Kur'an'da bahsedilen “bekke” veya “mekke” sözcükleriyle ifade edilen kıble ve nerede olduğu konusunda tartışmalar bulunan Mescid-i Haram  Petra'daydı. Bir çok film de çekildi bu kentte. 1989 yapım “İndiana Jones: Son Macera” en popüleri. O yılın en çok hasılat yapan filmi.

Petra bazen düşlerimizin bile aciz kalabildiğini ispatlayan büyülü ve masalsı bir antik kent. Petra’nın kelime anlamı ‘Kaya’ demek. Bu şehrin, yapıldıktan tam iki binden fazla yıl sonra insanın ruh ve his dünyasında uyandıracağı duyguları bilselerdi yine ona bu ismi verirler miydi diye düşünmeden edemiyor insan.

Dönüyoruz kitaba. Erhan Doğan’ın kitabı gerçekten sıra dışı bir kitap. Kitapta gizyazı uygulayım bilimi (Kod teknolojisi) kullanılmış. Klasik roman okuma geleneklerine karşıt bir kitap. Kitabı okurken bazı QR kodlarla karşılaşıyor ve bunları android telefonlara okuttuğunuzda kitabı adeta yaşıyorsunuz. 

Kitapta Anadolu’nun üç bin yıllık tarihi ve Orta Doğu arasında gidip geleceksiniz. Bu bir tarih kitabı değil. Mitoloji hiç değil. Şizofren olduğunu düşünerek görevinden tedavi olmak için ayrılan bir pilotun hikayesi. Özellikle pilot kabin görüşmeleri ve satır aralarındaki ifadelerle  kitabın kahramanı Göksenin Berk ile Erhan Doğan’ı özdeşleştirmek mümkün. 

Şizoid bir kitap. Kahraman tarihi kişilikleri ve zamanı tamamen mantık dışı ve zaman dizini (kronoloji) içermeyen bir şekilde yaşıyor. Kabuslar görerek. 

“Bu romanı yazarak kendimi de dahil ederek insanlığa haddini bildirmek istedim. Hepsi bu” diyor Erhan Doğan.
 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.