Rahmetli Cem Karaca’nın nefis bir şarkısı var..” Ben vatandaş Ahmet'im evkafta memur..Ay sonuna yetmiyor evdeki kömür..Bir kilo et seksen lira tadını unuttum..
İnsan gibi yaşamanın adını unuttum..Yoksulluk kader olamaz kader değildir..Firavunlar bile böyle zalim değildir”diye başlar ve devam eder.Bu güzel şarkıyı bana hatırlatan her yağmurda su baskınlarına uğrayan İzmir’in popüler semtlerinden Mavişehir oldu.
Geçenlerde yine aynı kader yaşandı bölgede. Villaların aylık 20 Bin TL kira fiyatlarının olduğu, satılıkların ise 15 Milyon’dan başladığı bölgenin cadde ve sokakları sular altında kaldı.Sakinler parktaki araçlarına bırakın ulaşmayı kurtarma peşine düştüler.Şimdi dönüyoruz on yıl öncesine..
Erdoğan’ın İzmir ziyaretlerinin biri..Televizyonlardan haykırıyor..
“Önce bu Mavişehir’i suların altında bırakan zihniyetin ortadan çekilmesi lazım. Bu nasıl belediyecilik anlayışı ki, deniz seviyesinde binaların bodrum katları, zemin katları sular altında kalıyor. Böyle bir belediyecilik olur mu ya? Ben belediyecilikten geliyorum. Gökten zembille gelmiyorum. Bir yerler bir yerlere peşkeş çekiyor. Olay bu kadar basit”
Dönemin İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı alelacele bir basın toplantısı yaptı ve Erdoğan’a şöyle yanıt verdi..
“Mavişehir’i sular altında bırakan, yıllar önce Emlak Konut’un yaptığı hatadır. Dolayısıyla bugünkü muhattap TOKİ’dir. TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar’la görüşerek, Emlak Konut’un hatasını telafi için anlaştık. Projesini biz uyguluyoruz. Parasını, Emlak Konut adına TOKİ veriyor. Böylece işbirliği içinde sorun çözülecek.
Proje doğrultusunda Mavişehir’de denizin önünde taş anroşmanla yaklaşık 1 kilometrelik set oluşturulacak. Ayrıca, Pamukkale Blokları’ndan Albatros Blokları’na kadar iki tarafta toplanan yağmur suyu, 2040 Sokak’tan denize ulaşan hat üzerinden terfi istasyonuna ulaştırılacak ve denize deşarj edilecek. Bu kapsamda toplam bin 221 metre uzunluğunda yağmur suyu kanalı yapımına başlandı. Terfi istasyonunun zemin ıslahı yapıldı. Burada saniyede 2 bin 700 litre suyu pompalayacak kapasitede dört pompa bulunacak.Artık burada sel baskını olmayacak”
Geçen on yılda defalarca sel baskını oldu.Kolej arkadaşlarımızla bir whatsapp grubumuz var.Orada bu konuda şöyle bir yorum yapıldı ki katılmamak mümkün değil..
“Bostanlı-Mavişehir bölgesindeki 4-5 dere yıllardır Yamanlar dağlarindan çamur taşıdı. 1960 yılına kadar şimdiki Bostanlı Köprüsü sonrası bataklıktı. Sonraları Cemal Gürsel’in oraya ev yapmasıyla bataklık imara asker gücüyle açıldı. Bölgede Ragıp Pasa Dalyanı kuzeyine dökülen Gediz Deltası körfez girişini dolduruyor diye Seyrek’in batısındaki Sazlıköy mevkiine nakledildi. Jeoloji profesörü bir arkadaşımın söylediğine göre o bölgede sağlam zemin 100 metre aşağıda. Dolayısıyla o yüksek yapıların zeminine çakılan 35 metre kazıklar uzun dönemde işe yaramaz.El netice;Tabiatla başa çıkamazsınız siz denizden yer çalarsanız , deniz de gün gelir geri geliverir”
Geçici olarak bir set yapan İzmir Büyükşehir Belediyesi şimdilerde yine bir “Mavişehir Projesi”ni gündeme getiriyor. 4 kilometrelik sahil hattını kapsayan kıyı rehabilitasyon projesiyle, kış aylarındaki taşkın riskinin sona erdirilmesi hedefleniyor. Bu kapsamda hem deniz suyu kabarmasıyla meydana gelebilecek taşkını hem de zemin altından deniz suyu geçişini engellemek için su içi betonu yapılacak. Ön kısımdaki kaya tahkimat ise dalga etkisinden alanı korumak üzere yeniden imal edilecek. Buna rağmen yerleşim bölgelerine su geçişi olması halinde yapılan kanallar aracılığıyla alınan su, pompalanarak denize verilecek. Yağmur suyu ve deniz taşmasına bağlı olarak pompanın kapasitesi de artırılacak. Projenin, 10 ay içerisinde tamamlanması hedefleniyor.
Son söz işin uzmanlarının..Mimar Mühendisler Grubu İzmir Şube Başkanı İnşaat Mühendisi Abdülaziz Aydın Mavişehir sahili bandına çekilen topraktan set de dahil hiçbir çalışmanın bölgedeki su baskınlarına kalıcı çözüm olamayacağını söylüyor ve acı kaderi anlatıyor..
“Toprak yayma işlemiyle yani zemini kazıp yola bir set çekme şeklinde yapılan bu toprak yığınıyla sorun çözülmez. Bu, bölgedeki mağdur olan vatandaşların gerginliklerini almak için yapılmış bir durumdur.. Buraların hiçbir şekilde yapılaşmaya açılmaması gerekmekteydi. Alt yapı sağlıklı bir yapı yapmaya zaten elverişli değil. Kalıcı olarak tanımlanan proje ise hayata geçse bile deniz tarafından olan kısmı önlenebilir ama şiddetli yağışların yüzey sularının denize ulaşmasının eğime sahip olmadığından yeterince kesite sahip olamadığından bu su baskınları mağduriyet yaratmaya devam edecektir. Maalesef buranın kaderi bu. Bu bölge bir sünger gibi suyu deşarj edecek kadar yükseklikte ve eğim de olmadığı için bu çalışmalar da kalıcı çözüm üretmeyecektir."
İşte böyle bakın bir plansız yapılaşma nasıl kaderimiz oluyor.
Aslında olmamalı.