Türk televizyonları, 2000'li yılların ilk dönemlerinden itibaren pek çok reality şovu ekranlarına taşımaya başladı. 'BBG'nin (Biri Bizi Gözetliyor) ardından izleyiciler 'Popstar' ile tanıştı. Sunuculuğunu Haldun Dormen ve Gamze Özçelik'in yaptığı, Armağan Çağlayan, Ercan Saatçi, Ahmet San, Deniz Seki ve Zerrin Özer gibi isimlerin de jüri koltuğunda oturduğu yarışma reyting rekorları kırdı. Programda yaşanan polemikler ise adeta magazin gündemini belirliyordu. Jüri üyelerinin tartışmaları zaman zaman yarışmanın da önüne geçiyordu.
13 hafta süren yarışmada Abidin ve Firdevs finale kaldı. Türkiye'nin ekranlara kilitlendiği final gecesinde şampiyonu halk SMS ile belirledi. 30 milyon kısa mesaj atıldı ve bu oyların yüzde 52'sini alan Abidin, Türkiye'nin 'Popstar'ı oldu. Şöhretin zirvesini yaşadı, sokakta yürümekte zorlandı. Pek çok kişi onu Tarkan'ın veliahtı olarak gösterdi ama şimdilerde ise bambaşka bir hayatı var... 'Ünlü kalmak benim için zordu' diyen Özşahin ile bir araya geldik ve merak edilenlerini anlattı.
'Popstar Abidin' olarak ile hayatımıza girdin. Şimdilerde neler yapıyorsun?
Duyunca birçok kişinin şaşırdığı, büyük bir çoğunluğun da takdirini aldığım kendimce, kendi dünyamda yaşamaya devam ediyorum. Ama 'Biz sizi müzisyen yönünüzle tanımıştık' derseniz, son yıllarda müziği hobi gibi yapıp aslında eğitimini aldığım alanda yürümeye devam ediyorum. Biraz güncelleyecek olursak Ankara'da yönetim danışmanlığı, prodüksiyon ve medya alanlarında kurucusu olduğum iki markanın işlerini yürütüyorum.
İstanbul'dan neden ayrıldın?
Her şeyden önce İstanbul ile bağım hiçbir zaman kopmadı gerek müzik anlamında gerek şu anki mevcut işlerimin sebebiyle. Yarışmadan çok önce Eskişehir’de okurken sık sık ziyaret etmeyi Ankara’dan da kopamadım. Müzik vesilesiyle İstanbul’a yerleştikten sonra yaklaşık dört sene orada ikamet ettim. Malum o yıllarda konser ve albüm çalışmaları ve akabinde medyada yapılan PR çalışmaları sebebiyle. Ama zamanda müzik sektörü de dijitalleşme yoluna girmeye başlayınca, müzik işlerimin de zamandan ve mekandan ayrı bir düzenle yürütebileceğimi ön gördüm. Ve çok sevdiğim Ankara’da yaşamaya karar verdim. Çünkü amacım sadece müzik yapmak değildi. 2007 yılında kurumsal jingle ve seslendirme hizmeti veren reklam prodüksiyon firmamı kurdum. Halkla ilişkiler ve reklamcılık mezunu olduğum için başka alanlarda da bir girişimcilikte bulunmak istedim. Yönetim danışmanlığı hizmeti veren bir firma daha kurdum. Ve şu an orada da şirketlere kurumsal iletişim ve marka stratejistliği yapıyorum.
Müzik yolculuğu nasıl başladı?
Birçok müzisyen gibi benimde sahneye ilk adımım lise yıllarında başladı. Sahnede olmayı seven ama aynı zamanda prodüksiyon ve medya sektörüne de girmek isteyen biri olarak gençliğim bu yolu yürümekle geçti.
'Popstar'a katılma süreci nasıl gelişti?
Bu hayallerle yaşayan bir genç olarak bu yolda birçok girişimim olsa da bir sıçrama tahtasına ihtiyacım vardı. İşte o sıçrama tahtası da 'Popstar Türkiye' yarışmasıydı. O dönemi hatırlayanlar bilir hayalim birinci olmak değildi. Ama halkın teveccühüne mazhar oldum. Bir anda hayatıma giren şöhret olma duygusu ne kadar yoğun ve güçlü olsa da beni bu hayallerimden alıkoyamadığı gibi milyonlarca insanın hayalini de yaşama fırsatı yakaladım. Yani güzel bir gençlik macerası yaşadım kendimce.
O dönem pek çok kişi seni Tarkan'a benzetiyordu...
Demek ki Tarkan kadar yakışıklıymışım. (Gülüyor) Evet Tarkan’ın benim dünyamda yeri hep başka oldu. Onun şarkılarından feyz aldı birçok müzisyen, ben de onlardan biriydim. Ama benimkisi taklit değildi sanatına olan hayranlıktı. Bu duyguyu bir de Sezen Aksu için yaşıyordum onunla kendi evinde ağırlanıp tanışma fırsatım oldu. Ama Tarkan’la maalesef o şansı bulamadım. Eğer ben o dönem bir yapımcı olsaydım ve Megastar Tarkan’la kıyaslanan bir şarkıcım olsaydı, elimde ne yapar eder ustadan bir icazet almasını sağlardım. Ama kısmet belki bir gün…
'Popstar'da birinci olduktan sonra hayatında neler değişti?
Çok ünlü oldum, herkesin tanıdığı, basında, magazinde boy gösteren, konserler, röportajlar veren biriydim. Bir düşünün hayalini kurduğunuz şeyin tam da ortasındasınız. Bu heyecan yanında birçok zorluğu da beraberinde getirdi. İstanbul koşullarında ünlü olmak, ünlü kalmak zor işti benim için. Yani bir başınıza olacak şeyler değildi. Her ne kadar yapımcım, menajerim, organizatörlerim olsa da kendi içimden beni destekleyecek sahip çıkacak birileri yoktu.
'Popstar sonrası cebimde param yoktu' diye bir açıklaman vardı. 'Popstar'dan para kazanamadın mı?
Yarışmadan hemen sonra cebimde param yoktu. Oysa çok ünlüydüm ama bu kısa bir süre devam etti. Yarışmadan sonra albüm çalışması için yapım şirketimle imza atana kadar yani. Allah var o dönemde yapımcım Fatih Aksoy çok destek oldu. Albümün çıkmasıyla zaten konserlerim başladı. Parasal sıkıntımda ondan sonra çözüldü. Herkes merak ediyordu o dönem için ne kadar kazandığımı ama bir konser bir araba aldırıyordu. Yani düşünülenin aksine öyle sürünmedim.
Birincilik ödülü albüm ve yurt dışında eğitimdi sanırım...
Yarışmanın ödülü albüm ve yurt dışı eğitimiydi ama asıl ödül benim prodüksiyon ve medya sektörüne girmemdi. Çünkü asıl hedefim buydu. Bu vesile ile para kazandım, yatırımlarımı yaptım.
Program o dönem reyting rekorları kırıyordu. Özellikle Firdevs, Bayhan ve senin çok büyük bir hayran kitlen vardı. Ancak yarışmadan sonra sektörde tutunmanız zor oldu.
Uzmanlık alanım olduğu için söylüyorum, dünyanın en güzel sesine sahip olsanız, en güzel ve en çekici insanı olsanız, dünyanın en iyi şarkılarını kaydetseniz bile bu iş pazarlama işi. Yani herkes ürüne bir kulp takıyor da bu işin başındaki yöneticilere kimsenin sesi çıkmıyor. Ortada bir tutunamama gibi bir sorun varsa o yapım şirketinin tutunduramamasından kaynaklanıyor. Bugün birçok yapımcı işin kolayına kaçıyor. Popüler olanı çıkarmak işin kolayı, mühim olan cevheri işleyip pırlantaya çevirmekte. Nerede o eski yapımcılar? İşin daha komiğini de söyleyeyim. Abidin, Firdevs, Bayhan, Barış, Aydan, Selçuk bu insanları bırakın cevher gibi işlemeyi ellerinden kayıp gitmesini izlediler. Sektör büyük desek de bir avuç insanın kulisine kaldıysa her şey, burada tutunamayan bizler miyiz, bu işin profesyonelleri mi? Ben bu durumu iyi okuduğumu düşünerek her zaman ki gibi kendi yolumu çizdim o yolda da yürümeye devam ediyorum.
'Popstar'dan önce BBG yarışması da Türkiye'nin gündemindeydi. Oradaki yarışmacılar 'sokakta yürüyemiyorduk, zaman zaman korumayla geziyorduk' diyor. Sen de böyle şeyler yaşadın mı?
Ben konser ya da organizasyonlar dışında güvenlik desteği almadım, tercihim de bu yönde olmadı hiçbir zaman. Çünkü ne korkulacak bir şey yaptım ne de korkacağım insanlar oldu. Sokakta yürüyemediğim zamanlar da oldu ve uzun bir süre devam etti.
Bir anda gelen büyük şöhretin psikolojik etkileri oldu mu?
Alıştığımız sıradan hayatın bir anda gelen şöhretle bir psikolojik yansıması nasıl oluyorsa bu illüzyondan çıkınca da normale dönme sürecinin yansımaları oluyor tabi. İşte orada ailenizin ve sevdiklerinizin size verdiği manevi destek çok kıymetli. Bu işin en kötüsü de göz önünde biz olunca başarısızlığın faturasını da bize kesmeye çalıştılar.
Bir kitap da yazdın... Seni yazmaya ne sürükledi, neyi anlatmak istedin?
Ben, az önce bahsettiğin psikolojik etkileri yazıya dökerek atlattım. Bu yarışmalara girecek olanlara da hem bir rehber olsun hem de benim yarışmadan önceki yaşamımı da bilsinler istedim. Çünkü o dönemde reklam ajansımı kurduğumun ikinci senesiydi ve DMC ile olan kontratımın bittiği yıldı. Aynı zamanda da 'Duy Beni' albümümün kayıtları başlamıştı. O süreci böyle değerlendirmek bana kendimi iyi hissettirdi.
O dönemlerde herhangi bir pişmanlık yaşadın mı, 'keşke' dediğin oldu mu hiç?
Keşke dersem kendimle çelişmiş olurum. Ben bu yarışma sayesinde hayallerime kavuştum, evet sonunda halka vadedilen neredeyse hiçbir şeyi gerçekleştiremeseler de hayatın bir akışı var ve su akıp yolunu buluyor. Ne demişler; Ağaca yaslanma çürür, insana yaslanma ölür.
'Popstar'dan görüştüğünüz kişiler var mı?
Sosyal medyadan ara ara neler yapıyor diye baktığım arkadaşlarım var tabi.
'Popstar'ın en büyük öğretisi ne oldu?
Doğru iletişim, doğru marka yönetimi ve doğru pazarlama stratejisi her şeydir.
Bugün 'Popstar' yeniden ekranlara dönse, katılır mısın?
Müzik adına çok büyük işler yapmasam da bugün geldiğim noktada yüzde 25-30 büyüme hedeflerini tutturan iki markanın kurucusu ve yöneticisiyim. Hayallerini gerçekleştirmiş ve hedeflerine yürüyen biri olarak bugün bir yapımcıyla, bir menajerle, organizatörlerle ya da medya kuruluşlarıyla beni buluşturacak bir sıçrama tahtasına ihtiyacım yok.
'Çöpçüler' şarkısıyla da akıllarda yer edindin. Aradığın aşkı buldun mu?
Ne güzel demiş Taptuk Emre; Aşk ile yürüyen, sırtında dünyayı taşır. Aşksız yürüyen, beden diye bir ceset taşır. Yorumları sevgili okurlarınıza bırakıyorum.