Profesör Seyithan Deliduman, başta beklenen İstanbul depremi olmak üzere ülkemizin çok büyük bir kısmının depremin etki alanında olduğunu dikkate alarak çok yönlü değerlendirmelerini içeren önerilerde bulundu.
Prof.Deliduman’ın konu ile ilgili olarak Nethaberler’e özel açıklamalarının gerçekten dikkate değer olduğunu düşünerek Kamuoyunun dikkat ve takdirlerine sunmaktayız.
ON MİLYONDAN FAZLA BAĞIMSIZ BÖLÜM BULUNMAKTADIR
Türkiye’de imara aykırı 10 milyondan fazla bağımsız bölüm bulunmaktadır. Bu nedenle imar barışı konusunda büyük bir beklenti oluşmuş, kanun teklifi TBMM’ne intikal etmiş, ancak yaşadığımız deprem felâketi bu konunun gündemden kalkmasına sebebiyet vermiştir. Zira, depremden sonra imar barışını kınayan, hatta yıkılmalara ve can kayıplarına neden olarak gösteren birçok görüş ortaya çıkmıştır.
YIKILAMIYORSA SAĞLAMLAŞTIRILMALIDIR
Belirttiğimiz üzere, imar aflarının depremin olumsuz sonuçları konusunda yaygın kanı olmasından başka bir çok kesimden imar aflarına karşı yoğun eleştiriler yöneltilmiştir. Yapılan eleştirilerin haklılık payı kesinlikle vardır. Ancak, bir eleştiri çözümü ile birlikte ortaya konuyorsa değerlidir.
Doğru olan hepimizin kaçak ve imarsız inşaata karşı olmasıdır. Ancak gelinen aşamada biz eğer bu kadar kaçak yapıyı yık(a)mıyorsak o zaman bunları güçlendirmek suretiyle depreme dayanıklı hale getirmek zorundayız. Aksi takdirde eleştirmiş olduğumuz olumsuzluğa daha fazla katkı sağlamış oluruz. Zira, mevcut haliyle bu on milyondan fazla bağımsız bölümün yarısından fazlası olası depremden etkilenecek durumdadır.
Öncelikle bundan böyle kaçak ve imara aykırı yapılaşmayı kesinlikle önleyerek işe başlamalıyız. Bunun yanında, şov mahiyetindeki birkaç yıkım dışında yıkamadığımız tüm bağımsız bölümlere çözüm bulmalıyız. Buradaki en temel ve geçerli amaç söz konusu bağımsız bölümlerin depreme dayanıklı hale getirilmesi (sağlamlaştırılması) olmalıdır.
DEVLET VATANDAŞINI KORUMAKLA YÜKÜMLÜDÜR
Devlet olmanın ve Anayasamızın gereği olarak Devlet vatandaşlarını her türlü tehlikeye karşı korumakla yükümlüdür.
O halde Devlet bu konuya da çözüm bulmak zorundadır. Aksi takdirde mevcut on milyon bağımsız bölümlerde oturanlar değil bunlarla etkileşim halinde olan tüm diğer taşınmazlarda oturanların da can güvenliği tehdit altındadır.
YASAL DÜZENLEME ŞART
Öncelikle bu konuda bir yasa çıkartılmalıdır. Ancak bu yasa imar affı değil imar barışı şeklinde olmalıdır. Bunun anlamı; çıkarılacak bir Yasa ile bütün imarsız ve kaçak yapıların tespiti yapılmalıdır. Elbetteki bu beyan ile olacaktır. Beyana dayalı böyle bir tespit altı ay süre zarfında tamamlanabilir. Beyan süresi içinde Mimar ve Mühendislerden oluşan ve yetki verilen bürolar kurulmalı ve beyan süresi bitiminde hak sahipleri inşaatların depreme dayanıklı olup olmadığı hususunda yetkili bürolara inceleme yaptırılmalıdır.
İnceleme sonucunda dayanaklı çıkan yapılara kullanım izni verilir. Çıkmayan yapılardan dayanaklı hale getirilmesi mümkün olanlar ise, ilâve inşaat yapmamak kaydıyla yetkili büroların denetiminde depreme dayanaklı hale getirilenlere tamamlama belgesi ile kullanım izni verilmelidir.
ÇÜRÜK YAPILAR YIKILMALIDIR
Dayanaklı hale gelmesi mümkün olmayan yapıları kullananlar yapılacak toplu konutlara yerleştirilip bu yapılar behemehal ve derhal yıkılmalıdır.
Yukarıdaki işlemlerin tamamlanması için verilecek süre, altı aylık müracaattan sonra ortalama 2-3 yıl olmalıdır. Bu süre zarfında yapılan istimlak ve benzeri zorunluluklar hariç olmak kaydıyla yıkılmamalı ve kamu hizmetlerinden faydalanmaya devam etmelidir, ayrıca çalışma ruhsatı, elektrik ve su almaya devam etmelidir.
KAPSAM NE OLMALIDIR?!
Her şeyden önce bu imkân sadece kendi arsası üzerine inşaat ve ilâve inşaat yapanlara tanınır.
Boğaziçi Öngörünüm Bölgesi ve Çanakkale Şehitlik Bölgesi ile Birinci Derece Sit Alanlarında inşaat yapanlar bu haktan yararlanamamalıdır. Boğaziçi Öngörünüm Bölgesi için bazı kıstaslar getirilebilir.
ELDE EDİLECEK BEDEL CARİ AÇIĞI KAPATACAK BOYUTTADIR
Altı aylık müracaat süresi içinde müracaat edenlerden; arsasının yerine, kıymetine, inşaatın nev’i ve büyüklüğüne göre belirli bir bedel tahsil edilir. Bu bedel ortalama 50.000.- T.L. sı olsa 10 milyon bağımsız bölüm için 500.000.000.000.- T.L. sı eder ve ilâve vergiye gerek kalmaksızın bu günkü bütçe açığını kapar.
EKONOMİK CANLANMAYA KATKISI OLUR
Yukarıda belirttiğimiz rakamların Hazineye girmesi dolaylı olarak enflasyonu da düşürür.
Yetkili bürolar ve yapılacak güçlendirme inşaatları, zaten durgun olan inşaat piyasasını hareketlendirir. Buradan da Hazineye ilâve kaynak girer.
AF DEĞİL BARIŞ OLMAKTADIR
Baştan tahsil edilecek para, kaçak inşaat yapanlar için ceza mahiyetindedir. Zamanında ödemediği harca ve vergiye karşılıktır.
Kaçak inşaat yapmayanlar ise hazineye giren paradan dolaylı olarak istifade edecektir. Düşen enflasyondan fayda temin edeceklerdir. En önemlisi bütçe açığı için gelebilecek başka vergilerden kurtulacaklardır. Bu sebeplerle kaçak inşaat yapmış olana ayrıcalık tanınmadığı gibi yapmamış olanlara da haksızlık söz konusu olmayacaktır. Kısaca ifade etmek gerekirse, Devlet tüm vatandaşlarını koruyacak şekilde bir barış adası tesis etmiş olacaktır.
Bir diğer fayda, beklenen depremde dayanaklı binaların fazla olması, Devletin katlanacağı hasar yükü hafifletecektir. Bu konu da son derece önemlidir.
Ayrıca, kayıt altına giren binalardan önemli tutarda emlâk vergisi alınacaktır.
Son olarak, önceki imar barışına müracaat edenlerin de bu yasaya için de müracaat etmeleri zorunlu tutulabilir. Ancak, haksızlık olmaması için daha önceki ödemeleri mahsup edilmelidir.
Tarih konusu esnek olmakla birlikte önerimiz 14-05-2023 tarihine kadar olan yapılar bu yasadan faydalanabilir şeklinde olması yönündedir.