ABD’nin Afganistan’dan çekilişi hala bir tartışma konusu olmaya devam ediyor. Kendi kamuoylarında eleştirilerin ardı arkası kesilmiyor. Dışarıdan para, silah ve malzeme desteği ile başka bir ülkede ordu yaratma ve/veya modernize etme çabaları resmen iflas etti. Vatanı için gözünü kırpmadan çarpışacak amatör ruhlu profesyoneller yerine, lejyoner yaklaşımını tercih ederseniz sonuç bundan farklı olmaz. Ancak işin bir de Taliban boyutu var. Şimdiye kadarki bilinenlerin dışında; Taliban’ın ne olduğu ve ne olmadığı bundan sonrasında daha net ortaya çıkacak. Taliban her şeye hâkim olsa bile bunu sürdürebilmenin çarelerini arayacaktır. Batıya karşı olan öfkeleri bir enerji oluşturdu ve bugünlere gelindi. Ama öfke dolu bu enerjinin, kendisinin bundan sonraki çıkarlarına hizmet edebilmesi zor görünüyor. İçeride şiddet estirip belki hiç değişmeyecektir. Ancak dünyayla olan münasebetlerini daha makul bir seviyeye taşıma ihtiyacı da hissedebilir.
Ama bu ne kadar mümkün olabilir? Bunu da önümüzdeki 5-6 aylık bir zaman içerisinde kısmen görebileceğimizi düşünüyorum.
Liderlerinin altında yer alan ve 26 kişilik bir karar grubundan oluştuğu ifade edilen Rahbari isimli bir şuradan bahsediliyor. Bunların birbirine düşmesi durumunda ise sorun daha da büyüyebilir. Nitekim açık kaynaklara bu yönde yansımış bilgiler var ama şimdilik tam bir netlik yok. Ancak, bir miktar sakin hareket edebildikleri takdirde, dışarıya karşı normalleşmede önceliklerini komşu ülkelere vereceklerini düşünüyorum. Dünyanın gözü üzerinde olduğu için mi bilinmez ancak, Çin ilişki kurma konusunda epeyce yol kat etmiş görünüyor. Batılı kaynakların bir kısmı, Taliban’ın Çin tarafından tanınmasını kaçınılmaz olarak görüyor. Fakat yine de bir kuşak bir yol tasarımının zarar görmemesi ve Çin içlerine sokulabilecek radikal saydıkları unsurların önlenmesi için bu iltisakın ne kadar fayda sağlayacağı şimdilik şüpheli. Aklı başında olduğu zannedilen bir kısım Afganlı gruplardan profesyonel bir ordu anlayışı çıkmamışken Taliban’dan bir devlet ciddiyeti ve uluslararası bir tevazu beklemek ne kadar gerçekçi olur?
Ancak bütün bunlara rağmen, Batılısı Doğulusu birçok ülke, şimdilik, Taliban’ın hırçınlığını belirli bir seviyede tutabilmenin çabasında görünüyor. Tabi bu alttan almalar nereye kadar gider bilinmez. Fakat görülen bir şey var ki o da sabır eşiğinin otoriteyi temsil edenlerin düşünce boyutunda ne anlama geldiğinin kestirilemiyor oluşudur. Diğer yandan kışa doğru yaklaşırken, Afganistan’ı açlık, kıtlık, ilaç ile çocuk ve bebeklerin ihtiyaçları gibi diğer başka trajedilere neden olabilecek sorunlar bekliyor. İnsan hakları ihlalleri büyüdükçe tahammül sınırının ne olacağı ve sonrasında nelerin yapılabileceği de belli değil. Taliban’ın kontrolsüz davranışları karşısında klasik yöntemler şimdilik kar etmiyor.
Diğer yandan ABD’nin geri çekilme gerekçelerinden, bence abartılı ve iddialı, sonuçlar çıkarıp soruna açıklık getirilmeye çalışıldığı da görülüyor. Tabi böyle olursa ispatı şimdilik zor olan konulardan farklı çevreler başka amaçlar için de yararlanabilir.
Netice itibarıyla belirsizlikler devam ettikçe ABD’nin tutarsız siyasi kararlarına mantık aramaya çalışarak analiz yapmak da çok gerçekçi değil. Benim bu konudaki görüşüm net. Beceremediler. Bunu kendileri de söylüyor. Amerikalı 90 emekli General ve Amiralin kamuoyuna yansıyan konuya dair açık mektubunda; görevdeki sorumlular, alenen istifaya davet ediliyor. Açık toplum ve ifade özgürlüğü anlayışı da böyle bir şey olsa gerek. Uzmanı olunan bir konuda; mektup yazıldı diye kimsenin de başına bir iş gelmedi. Neyse…
Bu geri çekilmenin, Amerikan siyasetinin ve resmî kurumlarının kendi aralarındaki çekişme, rekabet ve farklı maksatlara odaklanmalarının bir tezahürü olduğunu düşünüyorum. Bu durum, eski Başkan Trump zamanında da çok belliydi. Bunun arkasında, aksi ispat edilmedikçe, komplo teorileri arayıp üretmek yersiz gibi görünüyor.
Geri çekilmeye dair daha iddialı görüşler de var. Örneğin bu kararın arkasında küresel sermaye olduğu söyleniyor. Neden peki? Amaçlarının, ulus devletleri parçalamak için buradan bu ülkelere gönderilmek üzere terörist yetiştirmek olduğu belirtiliyor. Özellikle Çin’in ilk hedef olduğu varsayımı mevcut. Görüştür ve saygı duyulması gerekir. Bu kapsamda, çekilmenin bir sonucu olarak ülkemize gelen Afganlıların kaygı uyandırdığını da biliyorum. Bunların kesinlikle izlenmesi ve kontrol altında tutulması gerekiyor. Ancak bu küresel açıklamalı görüşü yine de şimdilik fazla iddialı buluyorum.
Buradaki mesele, örneğin, sadece Çin’in istikrarsızlaştırılması olsa bile bu bir tek Çin’le de kalmaz ve bu da kimsenin işine gelmez. Bunu, en başta Pasifik ülkeleri istemeyecektir. Küresel ve bölgesel olumsuzluklar, mesela Pasifik’teki deniz ulaştırma sistemi açısından önemli problemlere yol açıyor. Örneğin bu dönemde, sadece pandemi kaynaklı olarak küresel ticaret zincirindeki bozulmalar nedeniyle navlun fiyatlarında önemli artışlar olmuş ve konteyner kıtlığı yaşanmıştı. Küresel tedarik zincirlerinin değişimi sürecinde Çin ve diğer Asya ülkelerinin bölgesel ticari birliğe yönelmesi eğilimiyle karşılaşıldığı açık kaynaklara yansımıştı. Arz talep dengelerinin alt üst olduğu görüldü. Bu, sadece pandeminin yarattığı önemli sonuçlardan bazılarıydı. Meseleye böyle bakıldığında, küresel sermayenin terörist yetiştirip bunları ihraç etmek için Afganistan’dan çekilme kararı aldığından ya da aldırabildiğinden nasıl bahsedilebilir?
Üstelik bu ülkeyi teröristlerin eline teslim edenler, sermayenin özgürlük alanına dayalı olarak ekonominin serbest dolaşımına bağlı bir sistemi dikte eden küresel bir anlayışın bayraktarlığını yapmıyorlar mıydı? Buna karşılık, ülkeyi teslim alan adamlar ise ülke içinde Batıyla iş birliği yaptı şüphesiyle birçok kişiyi öldürüyor. O nedenle çekilme kararını, şimdiden, o verdi bu verdi gibi komplo yaklaşımlarıyla izah etmenin erken olduğunu düşünüyorum. Daha fazla ayrıntıyı bilmek gerekiyor.
Sonuç olarak, lafa geldiğinde profesyonellikte üzerlerine toz kondurmayanlar; sebep her ne olursa olsun, Afganistan’da kötü bir amatörlük sergilemişlerdir. Dürüst olup kılıf aramamak gerekir. Tutar mı bilmem ama yazımın sonunda ben de iddialı bir şey söyleyeyim. Filmlerini severek izlediğim ünlü Fransız oyuncu Jean Paul Belmondo’nun profesyonelce hazırlanmış cenaze töreninde, askeri bandonun çaldığı espiyonaj konulu ‘‘Profesyonel’’ isimli filmin müziği; bazı Batılı ortaklar için mazide kalan bir yetkinliğe, Belmondo’yla birlikte sanki bir veda gibiydi.
Kaynaklar:
Grossman, Derek, ‘‘Chinese Recognition of the Taliban Is All but Inevitable’’, Rand Corporation, 27 Ağustos 2021, https://www.rand.org/blog/2021/08/chinese-recognition-of-the-taliban-is-all-but-inevitable.html (12 Eylül 2021)
Göksedef, Ece, ‘‘Taliban: Afganistan'da 20 yıl sonra yeniden kontrolü sağlayan örgüt nasıl kuruldu, bugünlere nasıl geldi?’’, BBC News Türkçe, 21 Temmuz 2021, https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-57913781 (12 Eylül 2021)
Caralle, Katelyn, Zilber, Ariel, ‘‘90 retired generals and admirals call for Austin and Milley to resign immediately over the disastrous Afghanistan withdrawal’’, Daily Mail, 31 Ağustos 2021, https://www.dailymail.co.uk/news/article-9941697/90-retired-generals-admirals-call-Austin-Milley-resign-Afghanistan-withdrawal.html (02 Ağustos 2021)
Collman, Ashley, ‘‘87 retired generals who endorsed a false conspiracy theory about the 2020 election call on Defense Sec. Lloyd Austin and Gen. Mark Milley to resign over the Afghanistan withdrawal’’, Insider, 31 Ağustos 2021, https://www.businessinsider.com/us-afghanistan-exit-retired-generals-demand-resignations-austin-milley-2021-8 (02 Ağustos 2021)
Çakır, Merve Özlem, ‘‘Kovid-19 salgını döneminde uygulanan navlun fiyatları konteyner taşımacılığını etkiliyor’’, Anadolu Ajansı AA, 10 Temmuz 2021, https://www.aa.com.tr/tr/ekonomi/kovid-19-salgini-doneminde-uygulanan-navlun-fiyatlari-konteyner-tasimaciligini-etkiliyor/2300161 (16 Eylül 2021)
Deveci, Emre, ‘‘Enflasyonda yeni risk: Navlun ve emtiada tehlikeli yükseliş’’, Sözcü Gazetesi, 21 Ocak 2021, https://www.sozcu.com.tr/2021/ekonomi/enflasyonda-yeni-risk-navlun-ve-emtiada-tehlikeli-yukselis-6220908/ (16 Eylül 2021)