Putin’in Savaşı, Küresel Boyuta Ulaştı

ABD’nin Ukrayna’ya verdiği sürekli destek , Donald Trump’ın başkanlık seçimlerindeki zaferinden çok önce başlamıştı.

Son gelişmelere bakınca, Ukrayna artık Asya güçleri için bir vekalet savaşı. Ukrayna Savaşı’na Doğu Asya’dan artan katılım, Putin’in savaşının artık küresel savaşa dönüştüğünü gösteriyor.

ABD’nin Ukrayna’ya verdiği sürekli destek , Donald Trump’ın başkanlık seçimlerindeki zaferinden çok önce başlamıştı. Ancak Rus tarafına 10 bin Kuzey Kore askerinin gelmesi, Çin, Japonya ve Güney Kore’nin değişen rolleri, Ukrayna’da genişleyen bir ‘vekalet savaşı’ nın da başladığını ortaya koyuyor.

Her ne kadar Kuzey Kore’nin Rusya’nın savaşına katılması zayıflığın da bir işareti olarak görülse de; bu aynı zamanda zaten savaşın tırmanması anlamına da geliyor.

Ve Biden yönetimi bu nedenle karşılık olarak , balistik füzelerin kullanım iznini Ukrayna yönetimine sağladı.

Savaş, Hint-Pasifik ülkelerinin küresel sahnede çıkarları için rekabet etmeleri için de örnek oluşturuyor.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ise gelinen noktada, Ukrayna savaşında geniş çaplı operasyonlar ve yeni saldırılar planlayarak Batı’yı sıkıştırmayı hedefliyor.

Bu kapsamda nükleer silah kapasitesini vurgulayan yeni tatbikatlar gerçekleştiren Putin, özellikle NATO ile gerilimi artırabilecek adımları değerlendiriyor ve nükleer silahları “önleme aracı” olarak kullanma stratejisini ortaya koyuyor.

Öte yandan , Rusya’nın Belarus üzerinden Baltık ülkelerine yönelik askeri hareketlilik ihtimali ise Batı’da ciddi bir endişe kaynağı oluşturmuş durumda.

Bu hareketlerin, hem NATO ile doğrudan bir çatışmaya zemin hazırlama, hem de bölgedeki dengeleri değiştirme amacı taşıdığı ifade ediliyor. Özellikle Suwalki Koridoru’nun kontrol altına alınması senaryosu, stratejik bir hedef olarak öne çıkıyor .

Putin’in yaklaşan kış döneminde Ukrayna’ya yönelik kapsamlı bir saldırıya hazırlandığı ve bu saldırının enerji altyapısına odaklanarak Ukrayna halkını zor durumda bırakmayı hedefleyebileceği de belirtiliyor.

Bu durum, savaşın daha geniş bir bölgesel ya da küresel çatışmaya dönüşme riskini artırıyor .

Öte yandan; Batı’nın Ukrayna’ya Desteği de devam ediyor. ABD ve Avrupa ülkeleri, Ukrayna’ya yoğun mali, askeri ve istihbarat desteği sağlıyor. Batılı ülkelerin sağladığı HIMARS sistemleri, tanklar, hava savunma sistemleri ve istihbarat bilgileri Ukrayna’nın savunma ve karşı saldırı kapasitesini önemli ölçüde arttırmış durumda.

Rusya; ortakları arasında yer alan Kuzey Kore ve İran gibi ülkelerden silah ve mühimmat desteği alıyor. İran yapımı insansız hava araçları, özellikle Ukrayna’nın enerji altyapısına yönelik saldırılarda kullanılıyor.

Ancak ne olursa olsun burada en önemli sorun, NATO ve Rusya’nın dolaylı ya da doğrudan çatışması.

Savaş, NATO ile Rusya arasında doğrudan bir çatışmaya dönüşmeden, tarafların vekil olarak Ukrayna ve yerel grupları desteklediği bir mücadele alanına şu anda dönüşmüş durumda.

Bu durum, çatışmanın kapsamını genişletirken doğrudan bir büyük güç savaşı riskini de artırıyor.

Bu arada yazıyı kaleme aldığım saatlerde Putin yeni nükleer doktrinini imzalamasının ardından, Rus devlet televizyonu, nükleer savaş durumunda Moskova'nın ilk hedef alacağı ülkeleri duyurdu. Putin'in imzasıyla başlayan bu yeni doktrin, Rusya'nın nükleer savaş başlatabileceğinin bir işareti.

Rus televizyonu, İngiltere'yi "özel ilgi" gösterilecek ülke olarak ön plana çıkardı. Ayrıca Baltık ülkeleri, Çek Cumhuriyeti, Romanya, Almanya ve Fransa'nın da nükleer füze saldırılarının ilk hedefleri olacağı belirtildi. İngiltere'ye yönelik tehditlerde ise, "Rus Kuzey Filosu'nun önemli bir kısmı ona karşı çalışacak" ifadelerine yer verildi. Ayrıca İngiltere'nin yanı sıra, İskoçya'daki deniz üsleri ve limanlar da olası hedefler arasında sayıldı.

Kuşkusuz bu açıklamalar, Rusya'nın savaş stratejisindeki tehlikeli tırmanışı ve uluslararası gerilimi artıran bir adım.

Sonuç olarak Ukrayna savaşı, küresel ve bölgesel güçlerin stratejik çıkarlarını yerel çatışma üzerinden gerçekleştirdiği bir vekâlet savaşına dönüşür ve giderek tırmanma artarken; ortadaki bugün tek bir gerçek ise şu:

Yerel halk üzerindeki yıkıcı etkileri, hiç bir şeyin azaltmıyor olması. Aksine, tüm gelişmelerin savaşın uzamasına ve şiddetinin artmasına katkı sağlıyor olması.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Güncel Haberleri