RENKLERİN SAVAŞI

Çidem Ayözger Ergüvenç yazdı: RENKLERİN SAVAŞI

YEŞİL:

Doğa benim sayemde güzelleşir. İnsanlar bir yere gittiklerinde “harika bir yerdi, her yer yemyeşildi” diye överler. Bırakın boyadığım görkemli ormanları ufacık yeşillikler bile onları mutlu eder. Güzelim çiçekler benim yapraklarımla süslenmemiş olsalar kimse onların güzelliklerini bu denli fark edemezlerdi. Çeşitli tonlarım vardır, hâkî yeşili, açık yeşil, fıstık yeşili, nefti, türkuaz, Nil yeşili hep benim akrabalarımdır. Ayrıca kutsal bir yanım da vardır. Eskiden Hacca gidenler, belki de övünmek için kim bilir, kapılarını bana boyarlarmış. Noel’de de yanıma kırmızı katıp pek güzel süsler yaparlar. Övüneceğim daha pek çok şey var ama alçak gönüllü olmak istiyorum. Şaşkın insanlar bir de beni temel renklerden saymıyorlarmış. Canları isterse…

KIRMIZI:

Artık beni mi yeşilin yanına koyarlar yoksa yeşil mi bana yapışır bilemem ama ben insanların ve de hayvanların yaşam suyunun rengiyim. Onlar kıpkırmızı kanları olmazsa yaşayamazlar. O nedenle ben yeşilden daha kutsal bir rengim. Üstüne Türk Bayrağı da benim rengime boyanır. Çeşitlerime gelince koyu kırmızı, kan kırmızısı, bordo, fuşya rengi, sikamen ve daha birçokları sayılabilir. Ben asil bir rengim öyle her renkle uyuşamam, bana uymak isteyen rengin kendisinin de soylu olması gerekir. Ayrıca Yeşil kusura bakmasın ama kendisi ara renktir. Ana renkler ben, Mavi ve Sarıyız. 

MAVİ:

Arkadaşlarımın özgüveni beni biraz şaşırttı. Benim kadar dünyaya hâkim başka bir renk var mı acaba? Öncelikle insanların gece gündüz beni görebilmeleri için yalnızca başlarını kaldırmaları yeter, gündüz masmavi, gece benden türeyen lacivert bir kubbe onların üstlerini örter. Gökyüzü bir yana dünyanın büyük bölümünü kaplayan denizler, okyanuslar, göller hep benim rengimle boyanmıştır. Kızıl Deniz, sanırım Kırmızı arkadaşıma yağcılık olsun diye bu ismi almış ama ona gönül koyacak değilim. Benim zenginliğim bana yeter. Benim de çeşitlerim vardır, lâfı uzatmamak için onları sıralamayacağım ama yeşile pek şaştım. Türkuazı kendinden saymış, sanki bensiz olabilirmiş gibi. Ama kendi görkemim beni yeterince mutlu ediyor; hiçbir arkadaşımla dalaşmaya niyetim yok. Ana renk olmanın gururunu taşımak, dünyaya hâkim olmak bana yeter. Yalnız bir saçmalık beni kızdırıyor, koyu hâlim, güzelim laciverdi çirkinleştirmişler bir de “morcivert” diye saçma sapan bir isim takmışlar. Mahkemeye gitsem haklı çıkarım! Yeşil arkadaşımın övgülerine katmayı unuttuğu bir şey daha var ben iyi kalpli olup onun da hakkını vereyim ve her ikimizin de çok güzel göz renkleri olduğumuzu ekleyeyim.

SARI:

Doğuştan yemyeşil, kıpkırmızı ya da masmavi saçlı insan gördünüz mü? Hiç sanmıyorum. Oysa benim rengimde saçları olan insanların sayısı tüm dünya nüfusunun önemli bir bölümünü kaplar. Ayrıca ben çok özel bir göz rengiyimdir de. Kahverengiye ya da yeşile çalarım genellikle; bu tip gözlere elâ göz diyorlar. Bunlar için şarkılar bestelenip şiirler yazıyor insanlar. Sonra benim çeşitlerimin isimleri hep doğadan alınmıştır, yumurta sarısı, kanarya sarısı, saman sarısı, kaz pisliği sarısı gibi (bu sonuncunun kötü bir çağrışımı var ya neyse). Biz temel renklerden oluşan pek çok renk varama ben sözü Siyah ve Beyaza bırakmak istiyorum.

SİYAH:

Çok kalbim kırık; meğer ben renk değilmişim! Niyeymiş efendim? Güneş ışınlarını yansıtmayıp onları tümüyle emermişim. Onun için mi insanlar, kadın erkek şıklaşmak için, özellikle gece kıyafetlerinde beni seçerler? Ben şıklık rengiyim. Ayrıca benim rengimde saç ve göz ne kadar makbuldür. Kadınlar saçlarını bana boyatırlar, güzel gözükmek için gözlerinde benim rengimde lensler kullanırlar. Ben çok soylu bir rengim; kim inkâr ederse etsin.

BEYAZ:

Yeni öğrendim ve çok üzüldüm doğrusu. Ben de renk değilmişim, çünkü güneş ışınlarını tamamen yansıtıyormuşum. Kaderini paylaşmakta olduğum siyah gibi ben de özelliği olan bir rengim aslında. Biz ikimizin yavrusu da doğal olarak renkten sayılmıyormuş. Gri! Kadersiz çocuk, ana babasının yazgısını paylaşıyor. Çocuğumu ya da Siyah arkadaşımı bilemem ama ben şahsen temizlik, arınmışlık simgesiyim. O nedenle gelinlikler beyaz olur. Birinin dişlerini mi öveceksiniz, bembeyaz diye anlatırsınız. Siyah ve beyaz yan yana gelince şıklık ve asalet ortaya çıkar. Ayrıca biz iki kadersiz arkadaş birbirimize nasıl da yakışırız, bazen aramıza yavrumuzu da alırız; o da pek güzel uyum sağlar bizlerle. Ben de doğada kendiliğimden bulunmazmışım. Peki, o zaman insanlar yaşlanınca saçları neden benim rengime bürünüyor. 

Böylesi bir gurur ve övünme karşısında diğer birçok renk vakur bir biçimde sessiz kalmayı seçtiler. Kim bilir belki ileride onlar da bir şeyler söylemek isterler; bakalım. 

Kaynak: RENKLERİN SAVAŞI - Çidem Ayözger Ergüvenç

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Güncel Haberleri