Reuters ajansı Dağlık Karabağ’daki çatışmalardan sonra varılan anlaşmayı ve bunun sonuçlarını analiz etti.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Türkiye’nin desteklediği Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ’da geri aldığı bölgeleri elinde tutmasını sağlayan barış anlaşmasına aracılık etti.
Analize göre, Putin, Moskova’nın ‘arka bahçesi’ olarak gördüğü bölgede Türkiye’nin varlığının güçlenmesini engellemekle kalmayıp bölgede ’20 yıldır hayalini kurduğu’ barış gücüne de kavuştu. Ancak bu kazanımlar yanıltıcı olabilir.
Analiz şöyle:
Azerbaycan ve etnik Ermeni güçleri arasında altı haftadır devam eden yoğun çatışmalar eskiden Sovyet Birliği’nin parçası olan Güney Kafkasya’da Moskova’nın etkisini teste tabi tuttu. Moskova, kendi güney kanadını savunmak için bu bölgeyi çok önemli görüyor.
En az birinin Moskova’nın aracılık etmiş olduğu önceki üç ateşkes denemesi başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Azerbaycan yanlışlıkla Rus askeri helikopterini düşürerek iki kişinin hayatını kaybetmesine neden olmuştu.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ise, Azeri saldırılarını askeri ve diplomatik olarak destekleyerek arabuculuk çabalarına müdahil olmaya çalışmıştı.
’20 yıldır düşlüyor’
Ancak en nihayetinde, Putin, Rusya’nın en az 20 yıldır düşlediği Dağlık Karabağ’a barış gücü konuşlandırılması hayalini gerçekleştirdi.
Barış gücü en az beş yıl bölgede kalacak ve tekrar yenilenebilecek.
Putin böylelikle şimdilik bölgenin dışındaki ateşkes gözlem merkezinde yer alacak Türk birliklerini dışarıda tutmuş oldu.
Bu, Rusya’nın askeri etkisini artırarak bölgede Moskova ve Ankara arasındaki jeopolitik rekabeti belirgin şekilde sonlandırıyor. Buna benzer bir rekabet iki ülke arasında Suriye ve Libya’da devam ediyor.
Putin bu anlaşmayla aslında, etnik Ermeni güçlerin düşmesine sadece günler kaldığını söylediği Dağlık Karabağ’ın Türkiye destekli Azerilerin tamamen kontrolüne geçmesini engellemiş oldu. Ayrıca Türkiye’nin imzacı olmadığı anlaşmaya aracılık eden Rusya’nın bölgedeki etkisi de teyit edilmiş oldu.
Düşünce kuruluşu Carnegie Moscow Center’dan Alexander Gabuev, şu değerlendirmeyi yaptı: “Bu anlaşma, pek çok açıdan Rusya’nın çatışmalardaki asıl çıkarlarına işaret ediyor ve muhtemelen Moskova’nın (en azından kısa vadede) elde edebileceği en iyi sonuç.”
Gabuev, “Rusya, Dağlık Karabağ’a 2 bin barış gücü askeri konuşlandırdı – bu Moskova’nın 1994’ten beri yapmak istediği ancak yapamadığı bir şey. Türk barış gücü askeri olmayacak ki bu Moskova için çok önemli” diye ekledi.
Türkiye’nin hamlesi
Ankara, müttefiki Azerbaycan için ateşkesin ‘kutlu bir başarı’ olduğunu ifade ederken, Erdoğan Ankara’nın Azerbaycan için desteğini Türkiye’nin ‘dünya düzeninde hak ettiği yeri alması’ çalışmalarının bir parçası olarak tanımlıyor.
Alman Marshall Fonu’nun Ankara’daki araştırma grubu başkanı Özgür Ünlühisarcıklı, Rusya’nın bölgedeki varlığının Türkiye ve Azerbaycan için olumsuz olduğunu ancak Azerbaycan’ın şu anki konumunun altı hafta öncesinden çok daha güçlü olduğunu belirtti.
Ünlühisarcıklı, “Azerbaycan sahada büyük bir başarı elde etti ve bu ateşkes ile sağlamlaştırıldı” dedi.
Ünlühisarcıklı, Ankara’nın ateşkesi gözlemlemek için kendi güçlerini gönderirken izne ihtiyacı olmadığını, ancak Moskova’nın bunu kabul edip etmediğinin net olmadığını söyledi.
‘Erdoğan’ın sıkıntısı yok’
Siyasi risk danışmanlığı yapan Eurasia Group, Erdoğan’ın olayların gidişatına ilişkin muhtemelem çok da hayal kırıklığı hissetmeyeceğini ifade etti.
Eurasia Group’un araştırma notunda, “Türkiye rolünü sürdürüyor ancak bu açıkça Rusya’ya kıyasla ikincil bir rol. Erdoğan’ın muhtemelen buna dair bir sıkıntısı yok. Onun Azerbaycan’a askeri desteği büyük bir fark yaratırken Türkiye içinse çok masraflı olmadı ve Ankara’nın milliyetçi bir kazanım ve Rusya’ya karşı bazı avantajlar elde etmesini sağladı” ifadelerine yer verildi.
Bununla beraber, Rusla’nın zırhlı araçlarla desteklenen silahlı barış gücü askerleri çatışmayı durdurarak Azerbaycan ya da Türkiye destekli güçlerin daha fazla ilerlemesini imkansız hale getirdi.
Paşinyan zorda
Ermenistan’la savunma anlaşması olan ve Ermenistan’da askeri üssü bulunan Moskova için muhtemelen durumdan çıkarılacak bir kazanım daha var.
Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, 2018’deki protestolarla o zamanki hükümetin istifa etmesinin ardından başa gelmişti.
Moskova o zamandan bu yana, bazı temel siyasi konularda önceki başbakanlara kıyasla daha az Rusya yanlısı olan ve Kremlin’e sadık başbakanların başa gelmesine son vermiş görünen Paşinyan ile gergin ilişkilere sahip.
Dağlık Karabağ anlaşması pek çok Ermeni tarafından bir satış gibi görülürken, muhalafet partilerinin istifa çağrılarıyla birlikte Paşinyan baskı altında kalıyor.
Ermenistan’da protestocular ateşkes kararının ardından başbakanlık ofisi de dahil hükümet binalarına yürüdüler. Paşinyan ülkeden kaçtığına dair iddiaları yalanlamak durumunda kaldı.
Moskova, gerçekleşmesi halinde Paşinyan’ın devrilişinin ardından yas tutmayacak gibi duruyor.
‘Yanıltıcı olabilir’
Ancak Moskova yaptığı diplomatik darbenin tadını çıkarsa bile, düşünce kuruluşu Royal United Services Institute üst düzey yetkilisi Mark Galeotti’ye göre ateşkes anlaşmasında Moskova lehine görünen kazanımlar yanıltıcı olabilir.
Galeotti, Moscow Times’da yazdığı köşe yazısında durumdan en iyi şekilde istifade etmeye çalışan Rusya’nın bu süreçte müttefiklerini hayal kırıklığına uğratırken, rakiplerini engelleyecek hiçbir şey yapmadığına işaret etti.
Galeotti, “Bu gerilemenin yönetilmesidir. Bölgesel olarak bakıldığında kabiliyetleri yüksek ancak iradesi zayıf olan Rusya zor bir durumu idare etmeye çalışıyor. Bu süreçte de müttefiklerini hayal kırıklığına uğratırken kendisine meydan okuyanları caydırmak için hiçbir şey yapamıyor” dedi.