Dolar artıyor, Ak Parti'nin iktidarı tehlikeye giriyor, ekonomi bozuluyor, ABD yaptırımlara hazırlanıyor....Ve daha neler neler?
ABD'li yetkililerin biri gelip biri gidiyor.
Bir gün Putin, ertesi gün Trump ile telefon trafiği...
Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık.
Ana konu ne?
Türkiye'nin hava savunma sistemlerine ihtiyacı var. Ve bu ihtiyacı da müttefiki ABD'den uzun süre sağlayamamış. Gelinen noktada, önce Çin'e gitmiş. Tam alacakken yine aynı ABD baskısısyla vazgeçmiş. Beklemiş yine ihtiyacını karşılayamamış.
Sonra Rusya'ya bu taleple gitmiş. Ve alım sözleşmesi yapmış. En önemli gerçek bu. Ne var ki müttefiki, hem hava savunma sistemini vermemiş hem de birlikte ürtimini gerçekleştirdiği F 35'i de vermemekle Türkiye'yi vaz geçirmeye çalışmaktadır. Burada haklı olduğu en önemli gerekçe de S 400'lerin F 35'leri 'düşman' olarak algılamasıdır. Yani gerekçe çok güçlüdür. Bunun üzerine Türkiye hava savunma sistemleri konusundaki haklı hikayesini kabul ettirdiği noktada da ABD , 'Peki o zaman size patriot verelim' noktasına gelmiştir.
Gelmesine gelmiştir ama bu noktada büyük bir ülke olan Türkiye, dün yaptığı S400 anlaşmasından nasıl dönecektir? Zira hem avans yatırmış, hem de çaresiz kaldığında açılan Rusya kapısını nasıl kapatacaktır? Neden kapatacaktır?
ABD'nin bir daha yapacağı bir ambargoda hangi kapıları nasıl çalabilecektir? İşte henüz cevabı bulunamayan, cevabı bulunması zor olan soruların belli başlıları bunlardır.
Üstelik de aynı müttefikimiz Amerikanın, bölgede Büyük Ortadoğu Projesini uygularken ülkemizin üniter yapısı da tehlikedeyken, tercihimiz hangi şartlarda F35, hangi şartlarda S 400 olabilir?
İşte bugün cevabı net olması gereken bu sorunun cevabını aramakla meşgulüz. ABD ile yürüttüğümüz diplomaside bir ileri bir geri gidiyoruz. Bölgesel ittifaklar ve yeni yol arkadaşları belirlerken oldukça yoruluyoruz.
Son olarak Türkiye çaresiz bu konuyu 'teknik ekipler'e bırakırken, gelen ABD heyetinden sonra dün akşam saatlerinde ABD Ankara Büyükelçiliği görüşmelerin iyi gittiğini açıkladı.
Şimdi merak edilen ; bölgede nelerin pazarlığının yapıldığı? Bölgede kurulan 'Garnizon Devlet'in hangi şartlarda nasıl dayatıldığı veya dayatılacağı? Kıbrıs konusunda hangi tavizlerin istendiği?..gibi daha bir çok şey! Ama asıl gündem, bugün gündemimizi kapsayan YSK ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimleri sonucuyla neden Türkiye'den kaçırılmaktadır? Ya da bu tartışmalar ve seçim yenileme gündemiyle karıştırılacak bir Türkiye'den neler talep edilecektir? Bu oyunun kim neresindedir? Bu oyun bilinmektedir. Yazar ve aktörlerine duyurulur.