Türkiye ve ABD arasında son günlerde S-400’ler konusunda gerginlik arttı. Hatta ABD alımın iptali konusunda Türkiye’yi tehdit ederek vazgeçmek için 15 günlük süre verdi.
Oysa bildiğim kadarı ile teslimat, ödemeler gibi S-400’ler konusunda her şey olup-bitti. Sistemlerin önemli bir kısmı konuşlandı. Sistemin çalışır duruma gelmesi bekleniyor.
İşte bu aşamada ABD gün geçtikçe baskısını artırıyor. Her yönden şartları zorluyor. Son günlerde ikili görüşmeler de zirve yapmaya başladı.
Heyetler geliyor, heyetler gidiyor. Hem askeri, hem diplomatik hem de siyasi heyetler. Karşılıklı gergin açıklamalar peş peşe sıralanıyor.
ABD’nin İran’a yönelik hazırlıkları sanki Türkiye’ye yönelik gözdağına dönüşecekmiş gibi duruyor.
İşte bu noktada ABD ve NATO ile entegre bütün güvenlik ağlarımız büyük önem taşıyor. ABD ve NATO ile çok yüksek oranda entegre durumda olan güvenlik ve savunma sistemlerimiz konusunda gerekli tedbirlerin alınıp alınmadığı kontrol edilmek zorundadır.
Türkiye’nin S-400’leri savunma sistemlerine entegre edip etmediğini veya uyumlu halde olup olmadığını bilmiyorum.
Zaten teknik açıdan da nasıl olur bilmem. Fakat ABD’nin takındığı bu tehditkâr tavırlarına karşı sağlam adımların atılması kaçınılmazdır.
İşte bu noktada zaafların oluşması Türkiye’nin elini zayıflatır. ABD’nin de zaten bu zaaflara çalıştığı muhakkak.
İşleri bilen dostlarla zaman zaman gelişmeleri konuşuyoruz. Teknik açıdan bilmesem de sistem olarak anladığım kadarı ile ABD’nin bu saatten sonra S-400’ler konusunda bize karşı yapabileceği çok fazla yol kalmamış.
Ama bundan sonraki yapabilecekleri sınırlı olsa da çok tehlikelidir. O nedenle Cumhurbaşkanı’ndan, Milli Savunma Bakanına, oradan Kuvvet Komutanlarına ve en küçük rütbeli ilgili savunma personeline kadar bütün birimlerin bir birini denetlemeleri gereken döneme girilmiştir.
Özelliklede ABD, NATO entegrasyonu ile Silahlı kuvvetler ve kuvvet komutanlıkları arası entegrasyon sistemlerini yöneten ve bilişim sistemlerini koordine eden merkezlerde ortaya çıkacak hataların telafisi imkânsız hale gelmemelidir.
Çünkü ABD açısından S-400’lere karşı elinde engellemeye yönelik tek yol kaldı. O da S-400 sisteminin bizim savunma sistemimize entegresinin engellenmesidir. Bunun içinde ABD her türlü kirli yola başvuracaktır.
Bu nedenle hem ABD adına hem NATO adına hem de her hangi bir nedenle İsrail ile bağlantısı olan yazılım personeli ve birimleri kontrol altından olmalıdır.
ABD’nin hedefinde öncelikle S-400 sistemini entegre edilmesini sağlayan sistemlerin devre dışı bırakılması başta gelmektedir.
Bunun için ise ya elektronik ve yazılım yapısı ile oynayacak yollara başvuracak, ya da elektronik yapıyı ve yazılım uzmanlarını kirli yollarla elde edecek.
Bu aşamada 1998 yılından bu yana yazılım alanında %100 yerli olarak hizmet veren bazı yapıların 15 Temmuz sonrası kargaşada zarar gördüğü biliniyor.
Bu yapıların tekrar işlerlik kazanması için yapılan çalışmalarda alınan danışmanlık hizmetleri ve danışmanlık kapsamında veri transferi ve bunları yöneten ekiplerin gözden geçirilmesinde fayda olacağı muhakkak.
S-400’lerin savunma sistemine entegresi sırasında oluşacak aksaklıklar ABD’nin ekmeğine yağ sürecektir.
Halen bulunduğu yerde çalışmaya devam eden devrim arabasının akıbetine S-400’lerin uğramaması için yağına- suyuna, yakıtına çok iyi bakılması gerekiyor.
S-400’leri sistemimize adapte edemedik diye bu füzeleri bir depoya kaldırmak isteyeceklerdir. 1949’da Alman Uçaklarında olduğu gibi yağlı brandalara sarıp kumlara gömmek zorunda kalmamak için bir taraftan ABD ile mücadele ederken bir taraftan da ABD’nin bizi içimizden vurmasına engel olmamız lazımdır.
Çünkü ABD gelinen noktada bizi içten vurmasının dışında yolu kalmamaktadır. Bunun uç noktası adam satın alması ve darbedir. Yabana atılmaması gerekiyor.
Cuma’nın hayrı üzerinize olsun…
ANKARA KORİDORU
YAZI-350 (24.05.2019 CUMA)