Pegasus Havayolları'nı da bünyesinde barındıran Esas Holding'in Yönetim Kurulu Başkanı, iş insanı Ali Sabancı ve eşi, Doğan Holding Kurucu ve Onursal Başkanı Aydın Doğan’nın iş insanı kızı Vuslat Doğan Sabancı, Yunanistan'ın Leros Adası'nda denizde kaza geçirdi.
Botlarıyla kayalıklara çarpan Ali Sabancı ve Vuslat Doğan Sabancı'nın Türkiye'deki tedavisi sürüyor.
Öncelikle geçmiş olsun dileklerimi belirtip şifa diliyorum.
Kaza ile ilgili haberleri incelediğimde; ‘Nasıl oldu?’ ya da ‘Nasıl olur?’ sorularına cevap aradığımda, karşıma enteresan şeyler çıkıyor.
Yunan denizcilik kaynakları, Sabancı çiftinin GPS nedeniyle kaza yaptığını iddia ediyor. Yunan kaptanların adaları çok iyi bilmelerine rağmen, zodyaktan daha büyük bir tekne olan Tender'ları bile kullanırken mutlaka GPS kullandıklarını belirtilen kaynaklar, "Karanlıkta adalar iyi biliniyor olsa bile küçük büyük her teknede botta GPS bulunması gerekiyor. Bu kazanın nedeni Sabancılar'ın zodyağında GPS olmamasıdır" iddiasında bulunuyor.
Ankara’da ise, Rus paralı milis grubu Wagner’in lideri Yevgeniy Prigojin’in tartışmalı bir uçak kazasında hayatını kaybetmesinin ardından , bir deniz kazası ile Türkiye’de iki önemli ailenin çocuklarının denizde kaza geçirmesinin sıradan bir olay olmadığı düşünülüyor.
Ve şu görüş hakim:
Prigojin’in uçakta öldürüldüğü bir noktaya gelmişsek, Wagner’in patronunun havada kazayla yok edilmesi gündeme geldiyse eğer, onu düzenleyenlere karşı olan kesimler de, pekala denizde böyle bir senaryoyu düzenleyebilirler.
Yani?
Kaza meselesi tesadüf değil. Biri Aydın Doğan’ın kızı. Diğeri Sabancılar’ ın en önemli ferdi.
Ayrıca bugün olmasının da sebebi var.!
Zira tam değişimin ortasındayız.
Bugün olmazsa başka şeyler olur.
Başka şeyler ne olabilir?
Çekişme ve çatışma savaşa dönüşebilir.
Ve şu soru soruluyor?
Amerika, Rusya ile paslaşarak Avrupa’yı çökertmek , Çin’i uzakta tutmak üzere, Türkiye’yi savaşa sokmak noktasına geldiği aşamada; Türk Özel sektörünün temsilcisi olarak ve bu noktada önemli yatırımlara girmiş bir adam neden sanayii tasfiye etti? Neden turizme yöneldi ? Ya da hava yolları riskini üstlendi.?
Sabancı Ailesi, devletin desteği ile büyümüş bir aile.
Devletten aldıkları kredilerle de havayolu şirketi aldılar.
Çukurova’nın sanayileşmesinde önemli rol aldılar.
Sonra hepsini sattılar, nereye gittiler?
Güler Sabancı kalkıp ne demişti?
‘Nil Vadisi’nde buluşalım’.
Sermayeyi alıp Mısır’a götürdüler.
Çünkü emperyalist devletler , Türkiye’yi Pakistan ve Bangladeş gibi yapmak istiyorlardı.
Tekstil ülkesi yapmak istiyorlardı. İşsizlere iş vereceklerdi. Öyle bir yapılanma istiyorlardı. Ve bunun merkezi olarak Çukurova’yı seçmişlerdi.
Çukurova çok önemliydi. Hem tarım açısından, hem Kürt Devleti’nin kuruluşu açısından.
Orada bir çekişme vardı.
Ve Sabancılar direnmediler ve oradan çıkıp gittiler.
Fabrikalarını kapattılar. Hatta sattılar ve Mısır’a gittiler. (O zaman Mısır’daki Sabancılar’ı da araştırmak gerekir. )
Türkiye’yi terk eden Sabancılar’ın, Malta üzerinden yaptıkları yabancı ülkelerle yakın ilişkileri de önemli.
Sabancılar’ı aile olarak ele aldığımız zaman ; Kayseri kökenli , Doğu Anadolu’dan çıkmışlar ve Adana’ya gelmişler.
Bir dönem o kadar zengindiler ki; Adana’nın adı ‘Ada-SA’ olarak değiştirilme noktasına gelmişti.
Ayrıca SA ismini , SABANCI ismini kullanan 25-30 tane şirketleri vardı. Ama bu şirketleri tasfiye ettiler. Türkiye’den yavaş yavaş uzaklaşıp para güçlerini başka ülkelere kaydırdılar.
İşte şimdi kaza geçiren Ali Sabancı Türkiye’de ilk kez ortaya çıkıp bir uçak şirketini Pegasus’ u büyüttü. Uluslararası boyuta getirdi. Şu anda dünyayı yöneten aileler arasında.
Havacılık sektöründe THY batıya aktarılırken; Asya, Afrika ve Anadolu hattı Pegasus üzerinden örgütlenmeye çalıştı.
Ankara’daki ortak görüş; geldiğimiz noktada dünya kavgasının içinde Sabancılar’ın olduğu kanaati. Kurdukları ilişkiler , karşı karşıya geldikleri şeyler. Ki , rekabet ortamında bu iş her zaman kavgaya gider. Dolayısyla kaza da bir kavganın sonucu gibi görüyor. Ayrıca bunun Yunanistan kara sularında olması da önemli.
Avrupa Birliği üzerinden., ABD’ nin bunu kışkırtma ihtimali de üzerinde durulması gereken bir konu.
Bu çerçevede önümüzdeki dönemde; (hem Doğu Akdeniz’de , hem Batı Akdeniz’de ) Doğu Akdeniz’de daha çok İsrail merkezli, Batı Akdeniz’de ise (Yunanistan ve Ukrayna üzerinden) Avrupa Birliği’nin Batı Akdeniz üzerinden İsrail’in Ortadoğu politikasını engellemek üzere öne çıkacağı bir dönem ile karşı karşıyayız.
Zaten bunun başlangıcını Cihat Yaycı Paşa ‘Mavi Vatan’ adı altında uzun zamandır dillendiriyor.
Mavi Vatan meselesi aslında; İsrail’in Avrupa’nın Akdeniz’e girişini önlemek üzere geliştirilmiş bir Yahudi Senaryosu. Hristiyanların önünü kesmek üzere.
Ve bu kaza da, kesinlikle bir kavganın hesaplaşması olarak görülüyor!
Bu ayrıca bu defa çok yönlü.
İstanbul’daki basın çöktü biliyorsunuz. Canlandırmak üzere Gökkuşağı diye bir gazete çıkarıyorlar. Mimarı Zafer Mutlu. Mutlu’nun arkasında Aydın Doğan ve Dinç Bilgin’nin olduğu düşünülüyor. Avrupa desteği ile tekrar medyayı ‘Babıali merkezli ‘ İstanbul’da kendi çizgilerinde hızlı bir medyatik yapılanmayla Türkiye ‘de etkili olmayı hedefliyorlar.
Yani?
Türkiye’de artık Avrupa ve Amerika kavgası var.
Sabancılar da şu aşamada Avrupa’ya daha yakın görünüyor. Zira Türkiye’de çağdaş dünyanın yaratılmasında Avrupa hep merkez olmuş.
Avrupa ayrıca bin senedir, 2 bin senedir dünyanın merkezi. Avrupa tarihini okumadan dünyadaki gelişmeleri anlamak da mümkün değil.
Şimdi geldiğimiz noktada; bu kavga da giderek Avrupa- Amerika kavgasının, Hristiyan -Yahudi kavgasının , Türkiye – İran kavgasının, Türk Dünyası- Batı Dünyası kavgasının daha da artacağı ve tırmanacağı bir döneme giriyoruz.
Bunlara karşı bir alternatif de şu aşamada görünmüyor.
Bir tarafta bitmekte olan bir dünya düzeni ve ölmekte olan bir siyasi yapı var. Öbür tarafta da doğmakta olan bir yapı var. Bunlardan bir tanesi BRICS. Ama BRICS’ in ötesinde başka senaryoları da yeni dönemde konuşuyor olacağız. Bunlar ayrı ayrı yazı konularımız olacak.
Bu arada rahmetli Mustafa Koç’u da anmadan geçemeyeceğim:
Mustafa Koç’un ölümü
Mustafa Koç da Türkiye’nin milli çıkarlarına sahip çıktığı için öldü.
Kriz geçirmeden önce, Dünya Ekonomik Forumu’nda Türkiye’deki en büyük sermaye grubunun temsilcisi olarak, emperyalist politikalara karşı çıkmıştı.’ Biz bunları kabul edemeyiz ‘ demişti.
Mesela MİLGEM: Milli Gemi sanayii.
Daha sonra bu Savunma Sanayii’ne kaydı.
Neden mi?
Bir başka yazıda anlatalım.