Bakanlık, ‘Bu DNA bilgilerinin ele geçirilmesine yol açar’ dedi
Son yıllarda israf, yolsuzluk ve Ensar Vakfı’na para aktarılması ile gündemden düşmeyen Kızılay’ın yeni bir skandalı daha ortaya çıktı.
Sağlık Bakanlığı’na bağlı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu (TİTCK) müfettişleri, Kızılay’ın tesisi olmadığı halde plazmadan yerli ilaç üretme ihalesi verdiği şirketin sadece plazma değil Türkiye’den topladığı kanları da yurtdışına göndermesini eleştirdi.
Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu müfettişleri 9-12 Aralık tarihleri arasında Kızılay’ın Kuzey Marmara Bölge Kan Merkezi’nde denetim yaptı. Kurum Başkanı Hakkı Gürsöz imzasıyla Sağlık Bakanlığı, SGK, Kızılay ile Maxicells İlaç Sanayii’ne gönderilen yazıya, BirGün ulaştı.
17 Şubat tarihli ve "ivedi" ibareli teftiş raporunda, Ethem Sancak'ın yeğeni Murat Sancak'ın şirketinin, kanları Almanya’ya göndermesinin DNA bilgileri açısından risk yarattığı vurgulandı.
Raporda, yurttaşların kanlarının bilgilendirme yapılmaksızın yurtdışına gönderilmesinin Kızılay'ın kan toplama faaliyetlerini sekteye uğratabileceği uyarısında da bulunuldu.
KIZILAY YAPABİLECEĞİ İŞİ VERDİ
Müfettişler, laboratuvar kapasitesinin yeterli olmasına rağmen Kızılay'ın Sancak’ın yeğeninin şirketi ile imzaladığı sözleşmenin de revize edilmesini istedi.
Teftiş raporunda yer alan bilgilere göre, Yerli İnsan Kanı Plazmasından ilaç Üretim Projesi kapsamında Sağlık Bakanlığı, Sosyal Güvenlik Kurumu ve Kızılay protokol imzaladı. Protokolle kan toplama ve ilaç üretimine uygun plazma elde etme görevi Kızılay'a verildi.
Kızılay da bu iş için Ethem Sancak'ın yeğeni Murat Sancak'a ait MAXICELLS A.Ş ile anlaştı. Üç yıl boyunca protokolün gereğini yerine getirmeyen, Türkiye'de de tesis kurmayan Sancaklar’ın MAXICELLS Şirketi de Almanya’daki Biotest AG Şirketi ile plazma ve kan göndermek üzere anlaşma imzaladı.
HEM PLAZMA HEM KAN
Bu sırada yapılan teftiş sonrası hazırlanan raporda, “İşlemlerin Biostest Şirketi’nin Almanya Tesisi tarafından yürütüleceği bilinmektedir. Protokolde belirlenen hükümler gereği Kızılay tarafından ‘yerli bağışçıdan toplanacak plazmanın yanı sıra tam kan test tüplerinin’ de yurtdışı firmasına gönderileceği anlaşılmıştır” denildi.
DNA BİLGİLERİ ELDE EDİLEBİLİR
Müfettişler raporda, kanların yurtdışına gönderilmesine ilişkin riskleri sıraladı. Müfettişler, “Kanların kontrolsüz olarak Almanya’ya gönderilmesi sonrasında DNA sekanslarının analiz edilmesi durumunda ‘toplumumuzun DNA bilgilerinin elde edilmesi’, bu bilgilerden istatistiki analiz yöntemleri ile ırk özellikleri, ırka özgü ilaçlar veya kişisel tedaviye yönelik sonuç çıkarılması mümkündür” uyarısında bulundu. Raporda, “kişisel tedaviye yönelik genom analizi konulu projeler bulunduğu” da belirtildi.
KAN BANKACILIĞI TEHLİKEDE
Kızılay’ın kan bankacılığı faaliyetlerinin tehlikeye düşebileceğine dikkatin çekildiği raporda şunlar kaydedildi:
“Toplumumuza gerekli bilgilendirme yapılmaksızın kan numunelerinin kullanılması durumunda Kızılay’ın rutin kan bankacılığı faaliyetlerinin sekteye uğraması olasıdır. Analiz yönünden Kızılay’ın kapasitesinin yeterli olduğu, 'Kızılay'a ait laboratuvarlarda plazma seri serbest bırakma testleri yapılabiliyor iken kan test tüplerinin Kızılay’ın sorumluluğu dışına çıkmasına gerek bulunmadığı' müşahede edilmiştir.
Ayrıca bu süreçte herhangi bir olumsuzluk yaşanması, buna bağlı olarak Kızılay'ın Türk halkı nazarındaki imajının zedelenmesine yol açabileceği, ayrıca kontrolsüz olarak genom analizi yapılması durumunda ülkemizin gelecek nesil ilaç stratejilerine olumsuz etki oluşturabileceği değerlendirilmektedir.”
SÖZLEŞME REVİZE EDİLMELİ
Raporun sonuç kısmında ise “Kızılay’dan plazma dışında istatistiki olarak anlamlı miktarda kan numunesi çıkmamasının ve sözleşmelerin bu doğrultuda revize edilmesinin uygun olacağı kanaatine varılmıştır” denildi.
ALİ HAYDAR HAKVERDİ DÜZENLEME TALEP ETTİ
Ensar Vakfı’nın Kızılay aracılığıyla 'vergiden kaçınmak' için TÜRKEN Vakfı’na aktardığı paraların ortaya çıkmasının yankıları sürüyor. CHP Ankara Milletvekili Ali Haydar Hakverdi konuya ilişkin Meclis'e Kanun Teklifi sundu. Hakverdi, Vergi Usul Kanunu'nda vergi kaçırma suçu olarak bilinen 213 Sayılı 359. Maddesi'nde 5253 Sayılı Dernekler Kanunu'nun 11. Maddesi'nde düzenleme yapılması gerektiğini belirtti.
Hakverdi kanun teklifinin “Kamuya yararlı dernek veya vergi muafiyeti tanınan vakıflar üzerinden bağış adı altında başka kişi ve kuruluşlara para aktarımı yapılması ve bu bağışın vergi matrahından düşülmesi sureti ile vergi ziyanına neden olanlar iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Derneklere yapılan bağışlar dernek tüzüğü dışındaki amaçlarda kullanılamaz, doğrudan veya dolaylı olarak başka kişi veya kurumlara aktarılamaz” şeklinde düzenlenmesini talep etti.