Anadolu Ajansının (AA), "Türkiye'nin Kültür Mirası" başlıklı dosyasının ikinci haberinde, 40 yıldır sahaflık yapan Bahtiyar İstekli ile kültür varlıklarının korunması ve gelecek nesillere aktarılmasının önündeki engelleri konuştuk.
Üsküdar Sahaflar Derneği Başkanı Bahtiyar İstekli, kültür varlıklarının yurt dışına çıkmasının yasakçı uygulamalarla engellenemeyeceğini, yurt içindeki değerinin artırılmasına yönelik politikaların hayata geçirilmesi gerektiğini söyledi.
Türkiye'de insanların çok sayıda koleksiyonluk esere sahip olduğunu aktaran İstekli, "Koleksiyonluk malzemeler elden ele toplumda bir devretme süreci yaşıyor. Bunların yurt içinde tutulup burada kalmasının, bunlara verilen değerle ilgili bir yanı var. Bu tür malzemeler tabii ki ticari bir kıymet arz ediyor. Ticarette de bir malzeme, kendisine değer veren insana gider. Değer vermenin de tabii ki fiyatla yakından bir alakası var." diye konuştu.
"Piyasada kesin ve net kriterler uygulanmıyor"
Bahtiyar İstekli, koleksiyonluk eserlere devlet kurumlarının nasıl yaklaşacağının önemli olduğunu vurgulayarak, bu eserlere kıymet verilecek bir ortam oluşturulursa eserin yurt içinde kalmasının yanı sıra yurt dışındaki eserlerin de Türkiye'ye döneceğini ifade etti.
Avrupa ve ABD'deki müzayedelerde İslam, Anadolu ve Doğu menşeili çok fazla eserin yer aldığına dikkati çeken İstekli, "Bunlar neden oraya gidiyor? Buradaki piyasanın çok üstünde bir piyasası olduğu için yasak olmasına rağmen oralarda satılıyor. Eğer biz bu eserlerin Türkiye'de kalıp, burada yaşamasını istiyorsak bunların değerini artıracak formüller bulmak zorundayız. Bu da burada yerli koleksiyonerlerin çoğalması, ortaya çıkması ve yaygınlaşması ile olacak. Dolayısıyla devletin ve kanunların yerli koleksiyoneri korkutmak yerine onların sayısını artıracak bir açılım göstermesi gerekir." değerlendirmesinde bulundu.
Sahaf İstekli, özel koleksiyonlarda toplanan kültür varlıklarının günün sonunda müzeye dönüşeceğini ve devlet kurumlarına kalacağını aktararak, şunları kaydetti:
"Devletin özel koleksiyonerliği korkulacak bir şey olmaktan çıkartması lazım. Resim piyasasında çok gördük. Bizim klasik dönem ressamlar eskiden çok kıymetliydi, iç piyasada olağanüstü talep görüyordu. Fakat son dönemde bunların piyasası yeni ressamlara göre çok düşerek, oldukça geride kaldı. Aynı şey yazma eserler için de geçerli. Piyasada kesin ve net kriterler uygulanmıyor. Devletin koleksiyoner ve koleksiyonere malzeme sağlayan esnafla organik bir ilişkisi yok. Birtakım işlemler şikayete bağlı olarak yürüyor. Ben burada baskı Osmanlıca kitaplar satıyorum. Birisi gelip 'Burada tarihi eserler satılıyor.' diye şikayet etse beni, polis baskınına uğrarım. Hiçbir kanuni sakıncası olmayan baskı eserler toplanarak götürülür. Ben yıllarca bunlarla uğraşırım. Maalesef çok basit bir şey ama piyasada böyle bir durum var."
"Bu işin sadece ticaretini yapmıyoruz"
Yazma eser kütüphaneleri ve müze yöneticilerinin koleksiyonerlerle bir araya gelerek fikir alışverişinde bulunması gerektiğinin altını çizen İstekli, bu konuda yönetmeliklerin cevap vermediği hususların tespit edilerek yenilenmesi ve geliştirilmesi gerektiğini dile getirdi.
İstekli, 40 senedir sahaflık yaptığına ve taşınabilir kültür varlıklarının ticaretiyle uğraştığına değinerek, "Bu işin sadece ticaretini yapmıyoruz. Benim elime çok eski bir kitap geldiği zaman, ben öncelikle bunu kurtarmayı düşünüyorum ve çoğu zaman bunun bana getireceği maliyetten daha fazla bir restorasyon parası ödeyerek sağlıklı hale getirmeyi hedefliyorum." ifadelerini kullandı.
Devlet kurumlarının kütüphane ve arşivlerindeki kültür varlıklarının nasıl muhafaza edildiğinin önemli olduğuna dikkati çeken İstekli, "Biz resmi kurumlarla yakın ilişkiye girmek, piyasa tecrübemizi onlara aktarmak, kanunlarımızda birtakım iyileştirilmeler için piyasa şartlarını gözeterek onlarla iş birliği yapmak isteriz. Bizim kendi kültürümüze, tarihimize olan borcumuzu görerek, ödemiş oluruz." dedi.
Bahtiyar İstekli, özel müzeler ile koleksiyonerlerin artmasının önemine de değinerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Özel müzeler ve özel koleksiyonerler çoğaldıkça, bunların yapacakları kültürel faaliyetler çok daha verimli hale gelecektir. Devletin, kendisiyle yarışan özel müze ve koleksiyoncuların çoğalmasından memnun olması ve bunu geliştirmesi gerekir."
Muhabir: Fatih Türkyılmaz