Samsun 19 Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Kulak Burun Boğaz (KBB) Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Esra Kavaz Uştu, yaptığı yazılı açıklamada, viral bulaş endişesiyle bir süre kapalı kalan özel eğitim merkezlerine gidemeyen, işitme cihazı ayarlarını düzenli yaptıramayan, işitme cihazı yeterli olmadığı için koklear implantasyona yönlendirilemeyen hastaların daha geç tespitinin özellikle okul öncesi ve ilköğretim seviyesindeki bazı çocukların işitsel algı ve dil-konuşma gelişimlerinde duraklamaya veya gerilemeye sebebiyet verdiğini aktardı.
Yüz yüze eğitimle ilgili kısıtlar ve maske kullanımı nedeniyle özellikle dudak okuma alışkanlığı olan çocuklarda iletişim problemleri yaşandığına dikkati çeken Uştu, "Bu süreçte iletişim problemleri olan çocuklar için, hem aile ortamı hem eğitim kurumlarında yüksek sesle konuşma, öğretmenlerin konuşmalarını direkt işitme cihazı veya koklear implanta aktaran FM sistemlerinin kullanılması, dil-konuşma terapisi, özel eğitim yoğunluğunun arttırılması gibi düzenlemeler ve ilave eğitimler, çocukların gelişimindeki açığı kapatabilir." ifadelerini kullandı.
Uştu, pandemide ertelenen sağlık ihtiyaçlarının yüz yüze eğitime başlayan işitme kayıplı öğrencilerin eğitimini olumsuz etkilediğini belirtti.
İşitme kaybında her hastaya özel çözüm
Esra Kavaz Uştu, işitme kaybı tedavisinde sunulan çözümlerin işitme kaybının tipi, derecesi, hastanın yaşı ve çevresel faktörlere göre değiştiğini bildirdi.
İşitsel rehabilitasyon programında, kulak burun boğaz uzmanı, odyolog, dil-konuşma terapisti, psikolog, özel eğitim öğreticileri ve çocuğun ailesinin bir ekip olarak görev alması gerektiğini belirten Uştu, işitme cihazlarının halk arasında yaygın bilinen bir yöntemken, koklear implantasyonunun daha az bilindiğini aktardı.
Uştu, "İşitme kaybı tedavisinde farklı yaş grupları için farklı yollar tariflememiz gerekir. Öncelikle yenidoğan her bebek doğumdan itibaren ilk 72 saatte ‘yenidoğan işitme taraması’ ile değerlendirilir. İşitme taramasında ‘kaldı’ sonucu elde edilen hastalara, doğumdan itibaren 7-15 gün içinde ikinci tarama testi yapılır. Bu taramada tekrar ‘kaldı’ sonucu elde edilen hastalara doğumdan itibaren 15-30 gün içinde üçüncü tarama testi yapılır. Bu taramada da ‘kaldı’ sonucu elde edilirse hastalar Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenmiş olan referans merkezlerine sevk edilirler." ifadelerini kullandı.
Karadeniz Bölgesi'ndeki 18 şehir içerisinde Rize, Trabzon, Tokat ve Zonguldak’ta birer, Samsun'da ise Ondokuz Mayıs Üniversitesi KBB Kliniği’nin de olduğu iki referans merkezi olmak üzere toplam 6 referans merkezi bulunduğunu aktaran Uştu, şunları kaydetti:
"Bu referans merkezlerinde, YEDIT'te 'kaldı' sonucu elde edilen hastalara ileri odyolojik tetkikler uygulanarak işitme kaybı varlığı doğrulanır ve işitsel rehabilitasyon programı başlatılır. Yenidoğan taramalarında herhangi bir problem olmadığı halde erken çocukluk döneminde dil gelişimi ve seslere tepkisinde yetersizlik nedeniyle işitme kaybı olduğu fark edilen çocuklar ise uzman odyologların bulunduğu merkezlerde yaşa uygun odyolojik tetkikler ile değerlendirilerek en erken dönemde işitme cihazı verilerek işitsel rehabilitasyona başlar. İleri ve çok ileri derecede işitme kaybı olup işitme cihazından fayda görmeyen hastalar ise en kısa süre koklear implanta yönlendirilir. Erişkinler ise işitme kaybı fark ettikleri takdirde kendilerine en yakın odyoloji ünitesine sahip KBB kliniğine başvurarak tanı alabilir ve uygun işitme cihazına erişebilirler."
"Bölgemizde koklear implant yapılan merkezlerin sayısının artması ileriye dönük ilk hedef olmalı"
Samsun 19 Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi KBB Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Uştu, Karadeniz Bölgesi'nde şu anda aktif ve düzenli olarak koklear implantasyon uygulanan tek merkezin Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi KBB Kliniği olduğunu aktardı.
Karadeniz Bölgesi'nde YEDIT'ın tüm şehirlerde uygulanmakla birlikte, referans merkez sayısının artırılmasının kolay erişilebilirliği sağlayacağını belirten Uştu, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bu konuda yaşadığımız en büyük problem, klinikler arası iletişim konusundaki kısıtlılıklardır. Bölgemizde ve hatta yakın Orta Anadolu şehirleri arasında aktif koklear implantasyon yapılan tek merkez olmamıza rağmen bölgemizdeki hastaların ve klinisyenlerin azımsanmayacak bir kısmı bu durumdan habersiz olduğu için İstanbul ve Ankara gibi hasta yoğunluğunun yüksek olduğu merkezlere başvuruyor veya yönlendiriliyor. Bu durumda bölgemizde koklear implant yapılan merkezlerin sayısının artması ileriye dönük ilk hedef olmalıdır. Kliniğimiz bölgemizdeki tüm hastaları tedavi etmek için uygun altyapıya sahiptir. YEDIT taraması sonrası zorunlu sevk dışında, hastalar herhangi bir sevk zorunluluğu olmadan, işitme kayıpları ile ilgili sorunlarının çözümü için kliniğimize başvurabilirler."