Genç yaşlarda karikatür sanatçısı Oğuz Aral'ın yanında mesleğe başlayan, Gırgır ve Ustura dergilerindeki karikatürleriyle tanınan Hasan Kaçan, 2002'de televizyonda yayınlanan "Ekmek Teknesi" dizisinde canlandırdığı "Heredot Cevdet" karakteriyle oyunculuğa adım attı.
Hasan Kaçan, Anadolu Ajansı Stüdyosunda karikatür, mizah hayatı ve oyunculuk serüvenine ilişkin, AA muhabirinin sorularını yanıtladı:
Soru: Röportajlarınızda zor bir çocukluk geçirdiğinizi söylüyorsunuz. Resim malzemeleri, kalem, kağıda daha kolay erişebilen bir çocuk olsaydınız farklı bir karikatürist, farklı bir Hasan Kaçan olur muydu, bunu arada düşündüğünüz oluyor mu?
Hasan Kaçan: Çok teşekkür ederim bu soruyu sorduğunuz için. 'İmkan arttıkça, ihtiyaç artar' derler. İnsanın ihtiyacı hiçbir zaman bitmez. Öyle bir konfor alanı oluşuyor ki hayatımızda, geçmişe baktığımızda bugünle kıyaslayamayacağımız bir konfor alanı. Çizgiye, karikatüre, kaleme, kağıda daha rahat ulaşabilen imkanlı bir ailede olmuş olsaydım ki dönemin ailelerinde bile bu neredeyse çok zordu, zannediyorum daha fazlasını isteyecektim ve bu beni tatmin etmeyecekti. Elindekiyle yetinmeyi, bir şey üretmeyi kısıtlı imkanlar getiriyor. Çocukken en çok 'annem yapsa da yesek' dediğim şey, patates kızartmasıydı. Sabah kahvaltısı dediğimiz şey patates kızartmasıydı. Bazı şeyleri kolay elde etseydim, belki bu kadar vurucu, derinlemesine üretemeyecektim.
Kaç yıl karikatüristlik yaptınız, mizah dünyasıyla tanışmanız kaç yılında oldu?
Hasan Kaçan: Bugün 66 yaşındayım. 15 yaşında amatör olarak başladım karikatüre, 17 yaşında profesyoneldim. 42 yaşında ise sinema ve dizi dünyası ile tanıştım. Ömrümün 27 yılı çizgide geçti. Ondan sonrada içinde sinema dünyası. Dizi ve sinema sektörü de bir resimdir ve görseli hareketli resimlerden oluşur. Dolayısıyla mizahtan kopuk olmayan bir sanatı sürdürdüm.
Usta karikatürist Oğuz Aral'ın hayatınızda dönüm noktası oluşturduğunu söylüyorsunuz. Oğuz Aral ile karikatür anlayışınız nasıl şekillendi?
Hasan Kaçan: Oğuz Aral, sadece beni değil, Latif Demirci, Ergin Ergönültaş gibi parlak pek çok karikatürcüyü yetiştirdi. Zanaatte bir ustanın olması normal kabul edilir. Sanatta insanın bir ustasının olması ise çok önemli bir kısmet, çok önemli bir nasip. Oğuz Aral'ın benim ve arkadaşlarımın ustası olması çok müthiş bir şeydi. İnsanın bir ustayla büyümesi ahlakla da büyümesine sebep oluyor. Usta, sadece teknik bir şey öğretmiyor, o işin etiğini, ahlakını, duruşunu öğretiyor. Benim şansım Oğuz Aral'ın ustam olmasıydı, olmamasını düşünemiyorum.
"Karikatürle dönemin köşe yazarlarından daha çok para kazanıyordum"
Mizah ve karikatür üzerine çalışırken sizi besleyen, gelişiminize katkı sağlayan unsurlar neydi? Sosyal medyanın olmadığı bir dönemde, ünlü olmak gibi bir düşünce içine girmiş miydiniz?
Hasan Kaçan: Her genç insanında olduğu gibi "öyle bir şey çizeyim ki tanınayım, yaptığımı insanlar beğensinler" istiyorsunuz. Ben de dahil, hiçbir çizer bu işe para kazanma işi olarak bakmadık. Aşkla, şevkle "yeter ki benim bir çizgim bu dergide yayınlansın" duygusuyla başladığımızı ve paranın arkasından kendiliğinden geldiğini gördük. Dönemin Altan Erbulak, Oğuz Aral'ı, Suat Yalaz'ı olmak istiyorduk. Karaoğlan Dergisi'nin sahibi Suat Yalaz, benim Gırgır'da çıkan karikatürlerimi alıntılamıştı. Çok mutlu olmuş, gidip elini öpmüştüm. Gençliğimde karikatürle dönemin köşe yazarlarından daha çok para kazanıyordum. Gencecik yaşta şımarıkça davranışlarımız oldu, har vurup harman savurduk ara ara. Şimdi gençlerin şımarıklıklarını anlıyorum. "Gençlerimizin ipini çekecek, durmalısın" diyecek ustaları yok. Hatalarını bulma konusunda gençlere yol göstermeliyiz.
Dizi sektörüne girişiniz Savaş Dinçel, Sermin Hürmeriç, Osman Sınav gibi büyük ustalarla çalıştığınız Ekmek Teknesi dizisi ile oldu. Böyle bir projede çalışmaya başladıktan sonra 'sanata sinema ile başlasaydım' dediniz mi?
Hasan Kaçan: 40 yaşından sonra oyunculuğa başladım ve o zamana kadar bir alakam yoktu. Oyunculukta, sinemada mizah yönümü kullandım. Dönemimdeki ve bugün çizgi ile uğraşan gençler arasında en basit ve başarısız çizgiye ben sahiptim. Ustam 'çok kötü çiziyorsun, bir yandan da komik çiziyorsun ve bulduğun espriler o kadar kahkaha attırıcı ki, mecburen yayınlamak zorunda kalıyorum' demişti. Ben basit bir çizgiyle mizahı bir araya getirmiştim. Mizahtaki ikinci dönemim oyunculuktu.
Yeni bir dizi projesi önünüze gelse kabul eder misiniz?
Hasan Kaçan: Yaşıma uygun bir şey olursa, hakkını verebileceksem kabul ederim. Büyük sanatçılarla oynadım. Rahmetli Savaş (Dinçel) abi büyük bir ustaydı. Osman Sınav da öyle. Ustaları izleyerek öğrendim oyunculuğu. Güzel bir tesir yaratabileceğim bir iş olursa seve seve oynarım.
"Hayat senaryosunu en iyi şekilde doldurmakla mükellefiz"
Hayatınızda "keşke"leriniz var mı? "Şu işi yapmasaydım da bunu yapsaydım" dediğiniz oluyor mu?
Hasan Kaçan: İstanbul'un en önemli şahsiyetlerinden biri Merkez Efendi'dir. Bir gün onun üstadı öğrencilerini toplayıp 'dünyayı değiştirmek elinizde olsaydı, ne yapardınız?' diye sormuş. Hepsi ayrı ayrı cevaplar vermiş. Merkez Efendi'nin ismi o zaman Genç Musa, o ise 'ben her şeyi merkezinde bırakırdım, yaradan her şeyi en doğrusunu öyle yaratmıştır' demiş. Adı da Merkez Efendi kalmış. Bunu bir motto olarak kabul ettim. Bizim için en doğru halin içindeyiz. Bizim için yazılmış olan bu hayat senaryosunu en iyi şekilde doldurmakla mükellefiz. Keşkelerim yok. Keşkeler olmamalı. 'Keşke onun kalbini kırmasaydım, sert konuşmasaydım' diyebilirsiniz ama dünya beklentilerinde keşkeler olmadığında size verilenden razı ve mutlu oluyorsunuz.
Yakın zamanda yapmayı planladığınız bir projeniz, gençlerle karikatür tecrübenizi paylaşma gibi bir planınız var mı?
Hasan Kaçan: Sinemanın kurgu, ses, sinema, ışık konusundaki tecrübelerimi paylaşalım dediğim zamanlar oldu fakat gençlere tecrübe paylaşımı yaptıktan sonra bir alan açamıyorsanız, o zaman onlara kötülük oluyor. İnsanlara umut veriyorsunuz, sonra "hayır yapamazsınız" diyorsunuz. Bugünün en korkunç sorunlarından biri gençlere sanat endüstrisinde alan açamamak. Bir de şu var, sinemada herkes başrol oyuncusu olmak istiyor, ışıkçı, sesçi olmak isteyen kimseye rastlamadım. Ama karikatür konusunda talebi olanlar olursa seve seve yardım ederim. Rahmetli kardeşimin, "Ağır Roman" eserinden sonra yazdığı bence çok daha etkili bir romanı var "Fındık Sekiz" isminde. Fındık Sekiz'e film çekme arzum var. Hangi aşamasında yer alırım şu anda bir düşüncem yok. Eğer olursa meslek hayatımın son projesini yapmış olurum.