Türkiye yurtdışındaki altın rezervlerini geri getirdi. 2016 yılında MB, ilk adım olarak ABD Merkez Bankası’nda duran 28.7 ton altın rezervlerini başka merkezlere taşıdı. Ardından Britanya Merkez Bankası’nda tutulan 279 ton altın ülkeye getirildi. Diğer adım ABD tahvillerinde atıldı. Kasım 2017’de 61 milyar dolar olan tahvil mevcutları Ocak 2019’da 3.2 milyar dolara çekildi.
Sarraf ve Brunson ayrıntısı
Yurtdışındaki altınların geri çekilmesi geçen yıl boyunca sürdü. 2016’dan bu yana Türkiye’ye getirilen altın miktarı 324 tona ulaştı. MB’nin daha önce yüzde 17’si Türkiye’de bulunan altın rezervlerinin artık yüzde 80.2’si yurtiçinde bulunuyor. Altın operasyonunun Rıza Sarraf davası ile başlaması, Brunson davasıyla birlikte de tahvil azaltılması dikkat çekiyor.
Türkiye yıllardır dile getirilen ama bir türlü ülkeye getirilemeyen altın rezervlerini geri aldı. ABD ile restleşme döneminde başlatılan adımlar kapsamında ülkemizin ABD ve İngiltere’de bulunan altınlarının çok büyük bir kısmı Borsa İstanbul bünyesine alındı.
Altın rezervlerinin hareketini inceleyen ekonomi yazarı Uğur Gürses DW Türkçe ve Ekonomi Alla Turca adlı sitesinde yayınlanan yazısında, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (MB) döviz ve altın rezerv politikasının hızla değişmesine dikkat çekti.
İKİ ADIM ATILDI
Merkez Bankası mevcut döviz rezervlerinin bir bölümünü altına çevirirken, en başta ABD Merkez Bankası FED’de duran 28.7 ton altın rezervlerini başka merkezlere taşıyarak sıfırladığını hatırlatan Uğur Gürses, hem altın rezerv artışı hem de yurtiçine kaydırma amaçlı transferler nedeniyle yurtiçindeki altın varlıklarının 100 tondan fazla arttığını bildirdi. Bu ilk hamle sonrası ikinci hamlenin Merkez Bankası’nın, döviz rezervlerini tuttuğu yatırım alanlarının en başında gelen ABD devlet tahvili varlıklarını azaltmaya başlaması olduğunu kaydeden Uğur Gürses, MB’nın Kasım 2017’de 61 milyar dolar olan ve FED’de saklamada duran ABD tahvil mevcutlarını hızla azaltılarak Ocak 2019’da 3.2 milyar dolara çektiğini yazdı.
YÜZDE 80’İ ÜLKEYE GELDİ
Merkez Bankası’nın yurtdışındaki altınlarını geçen yıl boyunca yurtiçine çektiğini MB’nin Yıllık Raporu’na dayanarak detaylandıran Uğur Gürses, MB’nin Britanya Merkez Bankası’nda tuttuğu altın miktarını 278.8 ton azalttığını vurguladı. Altınların Borsa İstanbul nezdindeki altın saklama kasalarına taşındığını ve miktarı ise 221 ton olduğunu belirten Gürses, 2016’dan bu yana Türkiye’ye getirilen altın miktarının 324 tona ulaştığını, Merkez Bankası’nın altın rezervlerinin yüzde 80.2’sinin artık Türkiye sınırları içinde bulunduğunu kaydetti. Gürses, bu oraınn 2016’da yüzde 17’de düzeyinde olduğunu anımsattı. Merkez Bankası’nın bünyesindeki döviz rezervlerini de altına çevirdiğine ve döviz varlıklarını da ABD dışındaki bankalardaki vadesiz hesaplarda tuttuğunu ifade eden Gürses, altın operasyonunun Reza Zarrab davası ile başlamasına, tahvil operasyonunun ise Rahip Brunson krizi sonrası tamamlanmasına dikkat çekti.
SİSTEMDE DEĞİŞİM SANCILARI
Alman Bundesbank da 2017’de New York Federal Rezervleri’nde bulunan altınlarının yarısını vaktinden önce geri çekmişti. Bundesbank’tan yapılan açıklamada, altınların New York ve Paris’ten çıkarılarak Almanya’ya geri getirildiği ve üç yıllık süreçte Frankfurt’ta tutulacağı belirtilmişti. Çin’de yakın zamanda küresel ekonomide görülen risklerden kaçınmak için, dolar cinsinden varlıklarını azaltarak altın varlıklarını artırmaya başladı. Geçen yıl düzenlenen Merkez Bankası enflasyon raporu toplantılarının birinde konu MB Başkanı Murat Çetinkaya’ya soruldu.
Çetinkaya, dünyadaki eğilimler ve Borsa İstanbul’daki altın piyasasının güçlendirilmesi kapsamında yurtdışındaki altın varlıklarının ülkeye getirildiğini belirtti. Uzmanların yorumlarına göre Türkiye’nin altınlarını geri alması ve dolar varlıklarını azaltıyor olması ABD ile gerginleşen ilişkiler kaynaklı görünse de, önemli bir diğer etken de ABD hegemonyası ve dolar saltanatına karşı ülkelerin adımlar atmaya başlaması. Rusya ve Çin’in milli ödemeler sistemlerini kurmaları, Türkiye’nin de bu yönde adım atmak istemesi, yine iki Asya devinin yerel paralar ile ticareti artırması ve Türkiye’nin de bu yöndeki beyanları dikkat çekiyor. Yine başta Almanya olmak üzere Avrupalı yetkililerin de ABD hegemonyasındaki parasal sistemi eleştiren açıklamalarının artması Washington güdümlü finansal mimariye güvenin kalmadığının ve sistemin değişeceğinin işaretleri.
Kaynak: Aydınlık