Satılmayan emeğin en kıymetli değer oluşunu algılamak için,”emek” kavramın ve”değer, kıymet” kavramlarının farkındalığı gerekir.
Bu farkındalığın özünde olan şey, örnek alınacak, Dünyasal gerçekliktir.
Bilgi aklın besin kaynağıdır. Evet, gerçekçi bir çıkarım.
Aklın bedenle olan ilişkisinde, olması gereken besinler, doğada var olan, doğal denilen, besin maddeleridir. Doğa bu besin maddelerini ve besin maddelerinin varolma ve sürekli olma koşullarını oluşturmuş, sağlamıştır.
Ve
karşılığındada hiçbir beklentisi yoktur.
İşte asıl gerçeklik budur insan için.
Doğal gerçeklikten insan gerçekliğine geçerken, insanın keyfiyeti devreye girer.
Keyfiyet iradenin bir çeşididir.
O bir çeşidin dışında sayısız çeşitleride vardır.
İnsan keyfiyetinin devreye girmesi ile değişim ve dönüşümler, Doğal gerçekliğinden uzaklaşır.
Her uzaklaşma farklı aralıklar oluşturur.
Her farklı aralık ,debelenme döngüsüne girer.
Debelenme döngüsüne girmenin toplumsallaşması yeni yaşam biçimleri oluşturur.
Hepside doğal gerçeklikten, yani yaratılış gerçekliğinden uzaktır. Yaratılış gerçeğinin ,açık ,net, saf, duru, temiz ,berrak ,huzur verici, mutlu edici ,kavramları varken debelenme biçimini seçen insan evladı,
hem kendi debelenir
hem yeni nesillere debelenmeyi öğretir.
Debelenmekten öte bir şey doğurmaz debelenme yaşamı. Debelenmek ,bataklıkta hareket etmektir.
Emeğini sattıysan, debelenmeyi istedin demektir, kendi keyfiyetinle.
İyi keyifler.