Satranç tahtası ve Türkiye

Sadullah Özcan


Tahran’da gerçekleşen Suriye zirvesi ile İran-Rusya-Türkiye’nin Ortadoğu inisiyatifleri yeni bir döneme evirildi. Öyle anlaşılıyor ki üçlü inisiyatif güç savaşını diplomatik ve stratejik olarak sürdürüyor. Tabloyu doğru okumakta yarar vardır. Üçlü inisiyatif diyoruz ama aslında ikili demek daha doğru bir tabir. Çünkü Suriye ile sınırı olan sadece Türkiye. Rusya ve İran’ın aynı masada olması Suriye rejiminden kaynaklanmaktadır. Tıpkı ABD’nin, İngiltere, Almanya ve Fransa’nın bölgedeki varlığı gibi.


Türkiye’nin kısa süreli olsa da ABD ve İngiltere oyunlarına karşı bölgesel güçlerden yararlanması önemlidir. Çünkü ABD politikaları direk Türkiye’nin varlığını tehdit derece hayatidir.


Aslında Astana görüşmeleri ile başlayan süreç Türkiye’nin Suriye ile görüşmeleridir. İran ve Rusya’nın bölgedeki varlığı Suriye’nin hayatta kalması ile kaimdir. Aksi takdirde Suriye’nin varlığının sona ermesi İran ve Rusya’nın bölgeden silinmesi, oynayacağı alan kalmaması demektir. Bu nedenle Astana sürecine iki farklı açıdan bakmakta yarar vardır. Suriye’nin bir kanadını Rusya’nın bir kanadını İran’ın temsil ettiği şeklinde bakmak zorundayız. Bu nedenle Türkiye’nin Astana sürecinde Suriye’yi temsil eden iki farklı ülke ile muhatap olduğu unutulmamalıdır. Bugün için Türkiye açısından Ortadoğu dengeleri kurulana kadar Suriye’nin parçalanması işine gelmez. Suriye parçalandığında bölgede ABD başta olmak üzere İngiltere at koşturacaktır. Bu ise Türkiye’nin varlığının tehdit derecesini artıracak sürecin devamı demek olur.


Şu unutulmamalıdır oyuncular ve oyun kurucuları dışarıdan olsa da ‘Satranç Tahtası’ bizimdir. Bu tahta üzerinde 100-150 yıldır birileri oynuyor olabilir. Fakat bu ‘Satranç Tahtası’ üzerinde oyunu en iyi bilen biziz. En iyi biz oynarız. Şimdi oyun sırası asli sahibine dönmüştür. Oyunun kurallarını da ‘Satranç Tahtası’ sahibi belirler. Türkiye uzun bir süreden beri oyunun kuralları konusunda çalıştığı bilinmektedir. Irak’ta bu kuralları büyük ölçüde hayata geçirmektedir. Elindeki ‘Satranç Tahtası’nın bir bölümünde ABD’ye, bir bölümünde Rusya’ya, bir bölümünde İran’a, bir bölümünde İngiltere ve diğer güçlere paylaştırmakta olduğu bilinmelidir.  Ve Türkiye bütün tahtalar üzerinde kurallarını işlettiğinde, dengeleri kurduğunda ve koruduğunda daha da güçlenecektir. Şimdilik Irak tahtasına Rusya’yı Suriye tahtasına ABD yi uzak tutmaya çalışmaktadır. İran’ı ise zaman zaman iki tahtaya gözlemci bırakmaktadır. İngiltere’nin etkinliğini ise fırsat bulduğunda oynatmak umudu ile tribün de tuttuğu görülmektedir.

Şu unutulmamalıdır. ABD Ortadoğu’da Kürtleri açıktan kullanarak önemli bir hata yapmıştır. PKK, PYD-YPG ve IŞID bölgede bizim için tehdit unsurudur. Bu tehditler karşında Türkiye tedbirini mutlaka alacaktır. ABD’nin PKK, PYD ve YPG’ye binlerce tır silah yardımı ABD’nin Türkiye’ye açıkça saldırısı sayılır. Bu tedbirsiz bırakılmaz. Bu nedenle zaten Cerablus ve Afrin harekâtları ile Türkiye tedbirini almak zorunda kalmıştır. ABD bu hatasını gördüğünden şimdi direk değil, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri üzerinden PKK-PYD-YPG’ye yardımı denemektedir. Ama kaşındığı aşikârdır.


ABD ve Batı’nın düştüğü hatalardan biride Türkiye’nin elini zayıflatarak köşeye sıkıştırmak için ekonomik oyunlarıdır. Dünyada iktidarları değiştirmenin en kolay yolu ekonomi ile oynamaktır. Bu bilinir. Her zamanda kesin çözüm yoludur. İşte bu durumun çok istisnaları olur. Böyle bir istisna dönemde Türkiye’yi köşeye sıkıştırmak için başlatılan döviz dalgalanması ve devamında ekonomik krizi tetikleyecek oyunlara boşuna başvurulduğu görülecektir. Çünkü Türkiye’de toplumsal bilinç, uluslar arası oyun stratejileri çok rahatlıkla çözmeye başlayan bir vatandaş kitlesi oluşmuştur. Devlet aklıda eskisi gibi bir kenarda uyku halinde değildir. Hep ifade ediyoruz Afrin Harekâtı ve sonrası ABD ve Batı’nın takındığı tutum geri dönülmez şekilde toplumun gözünü açmıştır. Artık bilinen uluslar arası oyunların toplumsal yapı kullanılarak iktidar değiştirmesi imkânı kalmamıştır.


Şu iyi bilinmelidir; başarılı olmayan hiçbir oyun Türkiye’ye zarar veremeyeceği gibi aksine onun için antrenman olacak ve oynanmakta olan stratejilerini güçlendirecektir.


Tahran’da yapılan üçlü zirve öncesi Rusya destekli İdlip saldırıları Türkiye’nin hassasiyetle takip ettiği stratejilerindeki bazı alternatifleri kesinlikle devreye koymasına neden olacak. Tahran zirvesinin perde arkasını bilmiyorum ama diplomatik anlamda oluşan hava onu göstermektedir.


Yazıya oturmadan önce radyoyu dinlerken farklı bir yorum kulağıma çarptı. Bu açıdan olanlara bakmak ta lazım.   Kaderin cilvesine bakınız ki üç Arap olmayan ülke Türkiye, Rusya ve İran Arap Ligi üyesi Suriye’nin toprak bütünlüğünü sağlamak için çaba sarf ederken, Suudi Arabistan BAE ABD’nin talimatı ile Suriye’yi parçalamanın peşindeki PKK-PYD-YPG ve IŞID’e milyonlarca dolar aktarıyor.


Dünyada, bölgemizde ve Türkiye’de olup bitenlere her zaman sadece gösterilen değil bütün açılardan bakmak zorundayız. Geçmiş, bugün ve yarında aynı şekilde oynanan oyunları bildiğimiz sürece tehlikeden emin oluruz. Fakat farkına varmadığımızda…


Kalın sağlıcakla…