Sözcü yazarı İsmail Saymaz, "Asıl saygısızlık, türbenin önünden elleri arkadan bağlı şekilde yürümek değil, tarihi camilerin hazirelerini yandaş tarikatların, Özalların, AK Partili bakan ve belediye başkanlarının aile mezarlığına çevirmektir." dedi.
Sözcü yazarı İsmail Saymaz, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'na açılan "ellerini arkada bağladın" soruşturmasını köşesine taşıdı.
Saymaz, "Fatih'e, Kanuni'ye ve Osmanlı'nın mirasına yapılan asıl saygısızlık, türbenin önünden elleri arkadan bağlı şekilde yürümek değil, tarihi camilerin hazirelerini yandaş tarikatların, Özalların, AK Partili bakan ve belediye başkanlarının aile mezarlığına çevirmektir." ifadelerini kullandı.
Saymaz'ın bugünkü yazısı şöyle:
Yakın zamana kadar iktidarın sosyal medyadaki kurşun askeri olarak görülen ak-troller adım adım AK Parti'yi, bakanlıkları ve devlet aygıtını ele geçiriyor.
Partinin Merkez Karar Yürütme Kurulu'nda bu isimlerden birkaçını görebilirsiniz.
Yeni Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Derya Yanık, onlardan biri örneğin.
Yanık, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nda ağırladığı çocuğun koruma altında olduğunu ifşa edip ramazanı gerekçe göstererek, çikolata bile vermedi.
Bürokrasideki ak-trolleşmenin en somut örneğine ise İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında başlatılan ön incelemede tanık olduk.
TEKME ATTI İFTİRASI
İmamoğlu, İstanbul'un fethinin 567. yıldönümü olan 30 Mayıs 2020'de Fatih Camisi haziresindeki (Cami, mescit ve tekkenin içindeki mezarlık) Gülbahar Hatun Türbesi'nin önünde elleri arkasına bağlı şekilde gezerken, rüzgarın etkisiyle ceketi havalanıyor. Bu görüntüler “İmamoğlu, Fatih Sultan Mehmet'in türbesine tekme attı” diye dolaşıma sokuluyor. Günlerce yaygara koparılıyor.
Ya o ak-trollerden biri…
Ya da tantanadan etkilenen bir muhbir, Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi'ne ihbarda bulunarak, İmamoğlu'nun “Fatih'in türbesine saygısızlık yaptığını” bildiriyor. CİMER ihbarı İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na iletiyor. Başsavcılık soruşturma açmak için İçişleri Bakanlığı'na izin başvurusunda bulunuyor.
Bakanlık da İmamoğlu'ndan ifade istiyor.
CİMER de başsavcılık da bakanlık da elleri arkadan bağlı yürümenin suç olmadığını ve saygısızlık içermediğini biliyor. Ne var ki bu denli gayrı ciddi ve gülünç bir suçlamayı devletin ciddiyetini alaşağı etme pahasına işleme koyuyor. Sözde Fatih'in saygınlığı korunurken, kurumların saygınlığı elden gidiyor.
SİYASETÇİLERİN ŞEYHİ
Kaldı ki Fatih Sultan Mehmet ve Kanuni Sultan Süleyman'a yönelik asıl saygısızlık, 41 yıldır sağ iktidarlar eliyle yapılıyor.
Ta İskenderpaşa'nın şeyhi Mehmet Zahit Kotku'nun ölümünden beri…
Fatih'teki İskenderpaşa Camisi'nin imamı olan Kotku, Gümüşhanevi Dergahı'na tabi olan bir Nakşi şeyhiydi. Görev yaptığı camide kendi tarikatını kurdu.
Necmettin Erbakan ve Turgut Özal'ın mürşidiydi.
Kotku'nun eğittiği üniversiteliler Hak Yol Vakfı'nda toplandı.
Bugün yargıda en etkin grup, Hak-Yol'cular…
Kotku, ölümünden önce, tarikatın kurucu şeyhi Ziyaeddin Gümüşhanevi'nin gömülü olduğu Süleymaniye Camisi haziresine defnedilmeyi vasiyet etti.
Nitekim, 13 Kasım 1980'de ölünce Başbakan Yardımcısı Turgut Özal'ın girişimiyle vasiyeti gerçekleştirildi.
Ancak bu işlem yasaya uygun değildi.
Umumi Hıfzıssıhha Kanunu'na göre mezarlıklardan başka yerde ölüler gömülemezdi. Olağanüstü hallerde Bakanlar Kurulu (Bugün cumhurbaşkanlığı) kararıyla mezarlık dışında defin yapılabilirdi. Kotku'nun, Özal Ailesi'nin şeyhi olmasından başka ‘olağanüstü hali' yoktu.
O andan sonra Süleymaniye, Nakşibendilerin, şeyh ailesinin, tarikat üyesi siyasetçilerin aile mezarlığına dönüştü.
ÖZAL'IN ANNESİ
Turgut Özal'ın annesi Hafize Özal, 1988 yılında şeyhi Kotku'nun bitişiğine defnedildi.
Gazeteci Uğur Mumcu, 13 Kasım 1988'de “Bu ne ayrıcalık?” diye sorup şöyle yazdı:
“Süleymaniye Camisi'nin bahçesi Nakşibendi tarikatının ölülerine ayrılmış durumdadır. Nakşibendi tarikatına bu dünyada sağlanan ayrıcalıklar mezarlıklarda da sürüyor.”
Evet, hala sürüyor.
Hafize Özal'dan sonra oğlu Yusuf Bozkurt 9 Ocak 2001'de Bakanlar Kurulu kararı ile annesinin yanına konuldu.
Dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, ayrımcılığa itiraz etti.
Danıştay 10. Dairesi, kararı iptal ettiyse de geri adım atılmadı.
ŞEYHİN DAMADI VE BABASI
Bu tartışmanın yankısı sürerken, Kotku'nun damadı ve tarikatın ikinci şeyhi olan Mahmut Esat Coşan ile Coşan'ın damadı Ali Yücel Uyarel, Avusturalya'da kazada öldü. Şeyh ve damadı 9 Şubat 2001'de Süleymaniye'de toprağa verildi. Coşan'ın 2008 yılında vefat eden babası Halil Necati Coşan da onların yanına…
UNAKITAN'IN RÜYASI
2002-2009 yıllarında Maliye Bakanlığını üstlenen Kemal Unakıtan da bu tarikattandı. Kansere yakalanan Unakıtan, ABD'nin Cleveland şehrinde ameliyat oldu.
Eşi Ahsen Unakıtan, neden ABD'yi seçtikleri sorusuna karşılık olarak “Rabbime sordum, Cleveland dedi” diye yanıt verdi.
Unakıtan'ın iki dileği de kabul oldu:
Ameliyat için Cleveland.
Kabir istirahati için Süleymaniye.
TOPBAŞ FATİH'TE
Partisi tarafından vaktinden önce istifa ettirilen ve damadı FETÖ'den tutuklanan eski İBB Başkanı Kadir Topbaş ise yaşarken kendisine ve ailesine çektirilen azaba karşılık öldükten sonra ödüllendirilerek, Fatih Camisi'ne defnedildi.
ASIL SAYGISIZLIK
Fatih'e, Kanuni'ye ve Osmanlı'nın mirasına yapılan asıl saygısızlık, türbenin önünden elleri arkadan bağlı şekilde yürümek değil, tarihi camilerin hazirelerini yandaş tarikatların, Özalların, AK Partili bakan ve belediye başkanlarının aile mezarlığına çevirmektir.
Osmanlı'ya karşı en büyük saygısızlık…
Beyazıt Camisi Hünkar Kasrı'nı 2011'den beri onarmayan Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün sultan adına kurulmuş bir vakfı gerekçe göstererek Gezi Parkı'na çökmesidir. Bin yıllık Galata Kulesi'ni çalmaktır, asıl saygısızlık.