Seçilmemişler (Atanmışlar) Kabinesi...

Şevket Bülent Yahnici'nin yeni yazısı...

Anayasayı oylayıp kabul ettiğimiz günden bu yana dünya demokrasilerinde, siyasetinde örneğine rastlanmayan, rastlanılmasi da imkansız olan bir sistemle yönetiliyoruz.
Ne adına " başkanlık sistemi" denilen ABD'dekine, "yarı baskanlik" diye vasiflandirilan sistemlere ; ne de monark yonetim ülkelerinde veya oligark/otokrat azınlık hakimiyetindeki yonetimlerinde görülmemiş ; hiçbirinin görmediği usul,uygulama ve metotlar, sayemizde siyaset bilimi icersinde yer aldı.
Ben Ülkemizde uygulanmakta olan bu sistemin ilerlerde birgün "siyaset bilimi" öğrencilerine yüksek lisans konusu yapılabileceğini tahmin ediyorum.Ya da unutulup, gulunup gecilesi bir tarih aralığıydi denilebilir...

ABD demokrasisi iki temel partili bir demokrasi...Demokrat ve Cumhuriyetçiler ekseninde işliyor.Bu iki partiye göre oluşmuş güç grupları, sivil toplum, menfaat lobileri ve lobiciler, sosyal,kültürel,etnik,ekonomik baskı grupları kıyasıya bir mücadele ile ikili meclisi oluştururlar.Baskan seçimi de yine böyle bir yarışın sonucudur . Baskan ve kuracağı kabine yurutme erkini temsil eder.Ancak,gerek Temsilciler Meclisi,gerek Senato yasama erki olarak ,gerekse de bütün unsurlarıyla yargi erki başkan ve kabinesinin üzerinde demoklesin kılıcı misali işlemektedir. ABD baskanlari, temsil ettiği güç itibariyla dünyaya karşı "en güçlü figür" imajı çiziyor olsalar da ,bazen Temsilciler Meclisi,bazen Senato, bazen de Amerikan yargısı karşısında boyunları kıldan incedir.
Üzerinde oturdugu taht ile, sadece Britanya Adasinin değil,buyuk bir "dominyon" hakimiyetinin temsilcisi olan İngiltere monarkligi parlamenter işleyiş (yasama) ile yurutme ve yargı iliskileri acisindan dünya demokrasilerinin en eski örneği olarak biliniyor. Doğrudur,bu ulke, bir monarşi yönetimi ile yönetiliyor olmasına rağmen kuvvetler ayrılığına dayalı bir parlamenter sistemi monarsisine uygun hale getirmiştir.Ingiliz sisteminin ne kadar demokrat,ne kadar uygun/düzgün oldugu veya olmadığı konumuz dışı...Ancak bu monarşik duruma rağmen yürütmeyi,yasamayi,yargıyı ayrı tutmasını ve işletmesini bilen bir sistem kurduklarını kabul etmek gerekir.
Dünyada "yarı baskanlik" diye adlandirilabilinecek ülkeler de incelendiğinde yurutme,yasama,yargi erklerini birbirinden ayıran ve " denge ve denetleme" olgusunu işleten unsurların korunmakta oldugu görülecektir.

Dünyada bir de "oligark" "otokrat" yönetimlere sahip olan ülkeler var. Bunlar acisindan bir "kuvvetler ayriligi" kaygısının önemi yoktur. "Denge ve denetleme" konusu sistemden çıkartılmıştır ; zaten sistemin işleyişinde demokratik kurallara riayet iddiasi kalmamıştır, başkan ve çevresi işe ve konuya hakimdir.Sistem bir "parlamenter işleyiş" ya da "demokrasi" iddiasından uzaklasmistir.

Bizde ise,yapılan Anayasa değişiklikleri sonrasinda gidilen köklü yapı ve sistem değişikliği sayesinde dünya örneklerine benzemez, kendine özgü ( çok fazla ozel) eşi,menendi bulunmaz bir gelişmenin şahidi olundu.Baskanlik sistemi mi? Hayır ve nasıl? Yarı başkanlık mi? Öyle de değil...Peki adı ne?..
Adı da özel,kendine özgü...CUMHURBASKANLIGI HUKUMET SISTEMI...Kabinenin adı CUMHURBASKANLIGI KABINESI...
Yurutme erkini bu kabine temsil etmekte.Sarayda bir üçlü yüksek memur var.Hepsi 657...Oktay,Kalın,Altun... Eskiden yonetici atamaları çoklu,üçlü, ya da ikili diye adlandırılan kararnamelerle olurdu.Coklu dediğimiz kararname atamayı yapacak bakanın imzasıyla ( yerine göre basbakanin) açılır,diger bakanlarca imzalanır,başbakan imzalar, Köşke imzaya çıkardı.
Ya da,bakanlar kurulu imzası gerektirmeyen atamalar ( ikili ise başbakan ve devlet bakanı, ilgili bakan,başbakan gibi) yine prosedür tamamlanıp Köşke gonderilirdi.
Yani atamaları yapılacak kisiler seçilmişlerce atanmış olurdu.Simdi butun atamaları bir tek Seçilmiş yapmakta...
Dolayisiyla Saray görevlileri Altun,Oktay ve Kalın da dahil,kabinede bakan olarak atananlar da dahil BUTUN KABINE 657...YANI SECILMEMIS,YANI ATANMIS...
Yasamayla muhatap değiller.Denetime tabi değiller.Sorumlu değiller.Onerge yok,soru yok,gensoru yok...Muhalefet etmek yok.Muhatap yok...Ama bütçeye geldi mi, bu memurlardan biri meclise gelecek ve bütçeyi okuyacak...Bu hangi sistemde var veya olabilir.Baskanlik,yarı baskanlik,monarşi ne derseniz deyin örneği yoktur.

Sistem hızlı çalışmıyor,islerin çabuk ve hızlı yürümesi lazım, yürütmenin başı herseye hakim olmalı ki ,hızı kesilmesin...Ne yasama organı, ne de yargi yürütmenin önünde ayak bağı olmasın...Anayasayi öyle bir değiştirelim ki, işler hizlansin, sistem hız kazansın; yürütmenin başı ülkeyi uzaya götürecek projelerinde engelle karsilasmasin...Bunlari diye diye bu Anayasayi oylattilar...Aradan bu kadarcık az bir zaman geçti,geldiğimiz hal ortada...Şimdi de ısrar kıyamet "hersey daha iyi olacak,butun güzellikler bu değişikliğe bagli" diye diye oylattiklari Anayasanın kifayetsiz olduğunu,değiştirilmesi gerektiğini söylüyorlar...KIFAYETSIZ sorgulaması şart...
Sistemin adı SECILMEMISLER SISTEMI olup ; 657 'YE TABI ATANMISLAR SISTEMI denebilir.
Sistemi bu hale getiren tek kişi ise ( bir de yol veren yoldaşi) tek sorumlu da odur.Biz oylarımızla tek kişiyi seçtik...Herkesi o atadı.
TCK'nda memurlar için özel düzenlenmiş ceza hükümleri vardır.Rusvet,zimmet,ihtilas, irtikap gibi suçlar faili memur olan fiil ve suclardir... Bu memurlar hepsinden münezzeh...
Sorumsuz atanmislar...
Sorumluluğu olmayan secilmemisler...
Bu sistemi hiçbir yerde göremez,bulamazsınız...

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Güncel Haberleri