İlk kez yapılan iki turlu seçim sisteminin birinci turunda, hiçbir aday yüzde elli artı bir oy alamayınca, en fazla oyu alan R.Tayyip Erdoğan ile Kemal Kılıçdaroğlu ikinci turda Cumhurbaşkanı olarak seçilmek için çalışmalara başladı.
Seçimlerin aslında ittifaklar arasında değil, Nato’cularla(Batı yanlıları) ile Avrasya’cılar (Doğu-Rus yanlıları) arasında yapıldığı iddia ediliyor. Trump’ın başkan olarak seçildiği ABD seçimlerinde Rus hackerlerin etkisinin olduğu, ABD’li yetkililer tarafından dile getirilmişti. İddialar göre aynı ekip, Türkiye’deki birinci tur seçimlerinde de etkili olduğu yönünde.
Bu seçimlerle ilgili hafızalarda kalan en önemli şey, Seçimlerin Türkiye tarihindeki en kirli seçimi olduğuydu. Adayların biri birleri hakkındaki sözleri, kaset savaşları, montajlanmış görüntüler, bol keseden verilen vaatler, ilkelerden verilen ödünler, gerilimler ve kirli pazarlıklar bakımından hiçbir demokratik ülkede görülemeyecek ölçüde çirkinlikler yaşandı.
Bir yandan ülke seçimlere giderken, öte yandan partilerin iç hesaplaşmalarına da tanıklık ettik. Özellikle AKP, CHP ve MHP liderlerinin yaştan dolayı “emekliliğe” ayrılabileceği ihtimali nedeniyle, Bazı parti yöneticileri kendi ve rakip parti liderlerinden sonrasını dizayn etme gayretine girdi, seçimleri fırsat bilerek parti içindeki güç yapılanmalarını da oluşturmaya çalıştıkları iddia edildi. Bu iddialar öyle yenilir yutulur cinsten de değildi.
Bu iddialardan ilki, CHP içerisindeki bir Klik’in “Kılıçdaroğlu seçildikten sonra partinin başına gelebilecek en güçlü aday olan Oğuz Kaan Salıcının önünü kesebilmek için” Kılıçdaroğlu’nu başarısız kılmaya çalıştıkları.
İddialara göre, örgütlenmeden sorumlu genel başkan yardımcısı olan Oğuz Kaan Salıcı, Kılıçdaroğlu’nun desteğiyle delegeleri yanına aldı ve seçimlerde başarılı olunduğu takdirde CHP genel başkanı olacaktı. Karşı ekibin partiyi “merkeze” taşıdıkları iddiasıyla suçladıkları Kılıçdaroğlu-Salıcı ikilisi, seçimlerden başarısız olunduğu takdirde yıpranmış ve başarısız olmuş bir ekip olacağından kurultayda bu ekibi tasfiye etmek daha kolay olacağı yönünde. Bu nedenle de seçim gecesi yaşanan hezimete aracılık ettikleri iddia ediliyor.
İkinci iddia ise AKP ile ilgili. Demirtaş’ın talebiyle YSP Cumhurbaşkanlığına aday çıkartmayarak Kılıçdaroğlu’na destek açıklaması yaptı. Bu iddialara göre Ak partide bir grup, seçimlerde Kürt desteğini alamayacağını anlayınca, karşı mahalledeki milliyetçiler üzerine oyun kurdu. Bu iddialar göre İmralı ile görüşülüp PKK’lı yöneticilerin sık sık Kılıçdaroğlu ve Millet ittifakına destek açıklamaları yaptırılarak, Kılıçdaroğlu’na oy verebilecek milliyetçilerin ters tavır almalarına neden oldu. Geçmiş seçimlerin aksine ilk tur öncesi örgütten her gün birileri örgüt televizyonlarında Kılıçdaroğlu’na neden destek verilmesi gerektiğini anlatıyordu. Örgütün destek verdiği söylenen Kılıçdaroğlu’na özellikle de İyi partili seçmenlerin en azından bir kısmı etkilenerek, Sinan Oğan’a oy verdiği iddia ediliyor.
Son iddia ise MHP ile ilgili. Erdoğan’ın rahatsız olduğu Süleyman Soylu’ya MHP genel başkanı Devler Bahçeli’nin sahip çıkması nedeniyle Erdoğan zor zamanlar geçirmişti. Yapılanları unutmayan Erdoğan’ın Bahçeli’ye karşı Sinan Oğan kartını kullandığı, bunun farkına varan Bahçeli’nin de sık sık Oğan aleyhinde açıklama yaptığı iddia ediliyor. Yine iddialara göre Erdoğan, Sinan Oğan’a vereceği destekle güçlendirecek ve MHP’nin başına geçmesine yardımcı olacağı yönünde.
Bu iddiaların hangisi gerçek hangisi hayal bilemeyiz ancak dedik ya iddialar şok edici boyutta. Türkiye’de siyasette son dönemde yaşananlara bakıldığında hiçbir şeye “Olmaz” denilmemesi gerektiğini hatırlatıyor.