Osmanlı Sultanı 1. Ahmed'in emriyle 1615 yılında Cünuni Ahmed Dede tarafından kurulan, 1925'te kapatılan ve zamanla büyük bölümü yıkılarak su depoları yapılan Bursa Mevlevihanesi, yeniden yapım (rekonstrüksiyon) projesiyle aslına uygun inşa edilip geçen ekim ayında hizmete açıldı.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Konya Türk Tasavvuf Müziği Topluluğu'nda postnişin olarak görev alan Fahri Özçakıl, Anadolu Selçuklu Devleti'ne başkentlik yapan Konya'dan Osmanlı payitahtı Bursa'ya her perşembe günübirlik gelerek hem semazen yetiştiriyor hem de sema mukabelelerini yönetiyor.
Özçakıl, AA muhabirine, 310 yıl hizmet verdiği alanda yeniden ayağa kaldırılan Bursa Mevlevihanesi'nde semazenlerin yetiştirilmesinde, sema mukabelelerinde görev almaktan mutluluk duyduğunu söyledi.
Konya'da yoğun programlarının olduğunu ancak Bursa'yı ihmal etmemeye çalıştığını belirten Özçakıl, "Mevlevihanenin açılışından sonra periyodik olarak belediyemizin bu programları devam ettirme düşüncesiyle, biz yine postnişin ve semazenbaşı olarak perşembe günleri Bursa'ya gelerek buradaki programlara iştirak etmiş oluyoruz. Biz de bir şekilde buraya destek vermeyi sürdürüyoruz, yürütüyoruz." dedi.
Özçakıl, bu işe gönül vermiş birisi olarak, geçmişi 4 asırdan fazlaya dayanan Mevlevihane'yi ayağa kaldırdığı için Bursa Büyükşehir Belediyesine teşekkür etti.
"Mevlevihane'nin kalbi olan yer semahanedir"
Açılış öncesi de çalışmalar yaptığı Bursa Mevlevihanesi'nde çoğunluğu lise öğrencisi 15 genç semazenle perşembe günleri sema mukabelesi icra ettiklerini anlatan Özçakıl, eğitimle ilgili şu bilgileri verdi:
"Tabii ki öncelikle başlangıçta semayı öğrenebilmeleri için 'sema meşk tahtası' dediğimiz, ortası bombeli çivili olan bir kaygan zemin üzerinde semazen arkadaşlarımızın çark eğitimini vermeye gayret ediyoruz. Sol ayak baş parmağını o çivinin üzerine yerleştirmek suretiyle sol ayağının topuğunu kaldırmadan, sağ ayağına onun etrafında 360 derecelik dönüşle çark eğitimini almış oluyor ki çıplak ayaklar, biraz da tuz serperek, biraz kayarak alıştırmasını sağlamak suretiyle birkaç aylık bu eğitimin sürecini yürütmekteyiz. Bunun ardından biraz daha seri şekilde hızlanarak kol açma, başın, vücudun duruşuyla alakalı talimlerle 5-6 aylık süreçten sonra semayı öğretiyoruz. Bu sema eğitimi, semazenin kabiliyetine göre de değişebiliyor aslında ama bizim buradaki asıl amacımız, semayı bir dönüşten ziyade Hazreti Mevlana'nın bize vermiş olduğu eğitimi, maneviyatı, ahlak, edep, tevazu, nezaket, zarafet, o yaşantıyı buradaki arkadaşlarımıza öğretip hayatlarına tatbik etmeleridir. Bu şekilde çalışmalarını yürütüyoruz."
Fahri Özçakıl, asırlardır insanlığa ışık saçan Mevlevihanelerin Hazreti Mevlana'nın düşüncesi, yaşantısı ve Mesnevi'siyle, örnek kamil insan yetiştirme modellerinden biri olduğunu, büyük ilim ve irfan yuvaları niteliğiyle varlığını koruduğunu vurguladı.
Semanın önemine değinen Özçakıl, "Semazen, sema ederken sol ayak sabit, sağ ayak onun etrafında, çark eğitiminde 'İsm-i celal' dediğimiz, Allah'ı zikrederek sema etmektedir. Dolayısıyla sema, Mevlevilerin zikridir. Mevlevihane'nin kalbi olan yer semahanedir." diye konuştu.
Mevlevihane ve bünyesindeki müzeden sorumlu Burak Ercim de sema mukabelelerinin yoğun ilgi gördüğünü ifade etti.