İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Eğitim Daire Başkanlığı'nda düzenlenen 108. Dönem Kaymakam Adayları Uyum Kursu'nda yaptığı konuşmasına, Bursa'daki sel felaketinde yaşamını yitiren vatandaşlara Allah'tan rahmet, ailelerine ve Türk milletine başsağlığı, yaralılara da acil şifalar dileyerek başladı.
Kaymakamların, vatandaşlara karşı sergiledikleri ya da sergileyecekleri tutumdan dolayı sorumluluklarının bulunduğunu belirten Soylu, kaymakam adaylarından beklentilerinin büyük olduğunu ifade etti.
Soylu, 15 Temmuz 2016'dan sonra 400 kaymakamın göreve başladığını belirterek, bu sayının, mevcut mülki idare amirlerinin 5'te birine denk geldiğini bildirdi.
Bunun, özellikle 15 Temmuz'un ortaya koyduğu tahribatları gidermek ve bu kurumu güçlendirmek adına önemli bir değişim olduğuna işaret eden Soylu, 15 Temmuz'un sadece bir darbe girişimi olmadığını, yeni bir vesayet girişimi olduğunu söyledi. Soylu, konuşmasına şöyle devam etti:
"Bakın bugün sınırımızın hemen güneyinde çok büyük bir karmaşa var. Kimi ararsanız orada. Amerika, Rusya, Avrupa, PKK, uzantıları PYD, DEAŞ, İran, Esed rejimi, Irak, başka ülkelerden bu bölgeye eğitim almaya gelmiş terör grupları, PKK etrafında kenetlenmeye ikna edilen veya zorlanan, sınır ötesindeki etnik siyasi gruplar, herkes orada. Burada büyük bir güç mücadelesi cereyan ediyor. Şimdilik pek dillendirilmiyor ama bu işin büyük bir finansal yükü var. Suriye rejiminin ana gelir kaynağı olan bütün toprakları şu an PKK/PYD'nin elinde, oradan beş kuruş gelmiyor. Finansör ülkelerin desteğiyle ayaktaymış gibi yapıyorlar.
Rusya ve İran, buraya daha ne kadar yatırım yaparlar, bilmiyoruz. ABD ve AB de aynı durumda. Özellikle salgın sürecinden sonra bu ülkelerin vatandaşları, kendileri maske ve tıbbi malzeme sıkıntısı çekerken, yoğun bakım yatağı bulamazken, devletlerinin Orta Doğu'ya aktardıkları parayı sorgulayacaklardır. Bu ortamda Türkiye, 2002 öncesinde sadece yüksek faizle kredi bulabilmek için taktik üretebilen, oysa bugün yüksek teknolojili taktik İHA üreten, helikopter üreten, yazılım üreten Türkiye, tamamen kendi üretim gücüyle bu mücadeleyi sürdürmekte ve pozisyonlarını sürekli güçlendirmektedir."
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin, Parlamenter Sistemin sürekli tıkanmasından kaynaklanan bir gereklilik olduğunu belirten Soylu, yeni sistemin, aslında Türkiye'nin 18 yıldır yaşadığı değişimin doğal neticesi olduğunu kaydetti.
Soylu, terörle mücadeleden göç yönetimine, afet yönetiminden savunma sanayi hamlelerine, ekonomi yönetiminden güvenlik stratejilerinin oluşumuna, çarşı ve mahalle bekçiliği gibi asayiş önlemlerinden salgın hastanelerinin kurulmasına kadar pek çok alanda başkanlık sisteminin hızlı ve etkin karar alma karakterinin faydasını gördüklerini söyledi.
"1976 belgeyi vatandaştan istemeyi kaldırdık"
Bakan Soylu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Dijital sistemlerden ulaşabileceğimiz evrakları vatandaştan istememek için 'yalınlaştırma' adını verdiğimiz bir proje başlattık. Yaklaşık 2,5 yıldır sürmektedir. Bugüne kadar vatandaştan istemeyi kaldırdığımız belge türü sayısı 1976'dır ve bunların 503 tanesi de 2020 yılı başından bugüne kadar sadeleştirilmiş olanlardır. 2020'nin tasarruf sonuçları henüz oluşmadı ancak 2019 sonuna kadar 2 yılda kaldırdığımız belgelerle vatandaşımızın sırtından 25,5 milyon evrak işlemi ve bu işlemlere ait 251 milyon liralık bir işlem ve zaman maliyetini kaldırmış olduk.
Bakanlığımızda önemli birleştirmeler yapıyoruz. Mesela silah ruhsatları basılıyor, iller kendileri basıyor. Bunların hepsini Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğümüze veriyoruz, orada basılacak. Göç İdaresi Genel Müdürlüğümüz, göçmenlere nüfus kağıdını andıran yani onun nüfus bilgilerini içeren bir belge veriyor. Onu da Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğümüz basacak. Örneğin jandarma ve polis kendine ait görev alanlarında kullanmak için botlar alıyorlar. Bunların akreditasyonunu Sahil Güvenlik sağlayacak."
Küresel bir güvenlik tehdidi olan salgınla ilgili sürece hızlıca adapte olduklarını ve süreci yönettiklerini ifade eden Soylu, "Polis, jandarma, sahil güvenlik, memurlarımız, sivil toplum kuruluşları, belediyelerin de içinde olduğu hızlı ve muhteşem bir organizasyonla Vefa Sosyal Destek Grubunu kurduk, çağrı merkezini oluşturduk ve bu sayede vatandaşlarımızın evde kalabilmelerini temin ettik. 31 Mayıs'tan bugüne kadar 8,4 milyon talep geldi, bunların 7 milyon 910 binini karşıladık." diye konuştu.
Kovid-19 ile mücadele
Soylu, salgını yönetirken ülkeyi, üretimi ve ekonomiyi kilitlemediklerini belirterek, hasarı en düşük seviyede tutmanın gayreti içinde olduklarını anlattı.
Dünya Sağlık Örgütü, Dünya Bankası ve OECD verileriyle yapılan analize değinen Soylu, "Kovid-19 nedeniyle gerçekleşen milyon başına ölüm rakamı İspanya'da 602, Fransa'da 441, ABD'de 363, Almanya'da 107, Türkiye'de ise 59'dur. Bu rakamlarda Türkiye'ye en yakın ülke olan Almanya'nın 2017 yılındaki sağlık harcaması yaklaşık 410 milyar avro. Türkiye'de ise aynı dönemde sağlık hizmetleri harcaması 140,6 milyar lira yani 34,1 milyar avro. Yani Almanya'nın yüzde 8,3'ü..." ifadelerini kullandı.
Soylu, "Bu işe başlarken, kafanızda bir ülke hayali ve bir kaymakam profili hayali olmalı." diye seslendiği kaymakam adayalarına, bazı nasihatlerde bulunarak başarı diledi.
Yazılı sınav ve mülakatta başarılı olan 11'i kadın 99 kaymakam adayı, cuma gününe kadar çeşitli konularda eğitim alacak.