Ziraat Finans Grubu’na bağlı Ziraat Girişim Sermayesi Yatırım Ortaklığı’nın, kriz yaşadığı belirtilen Simit Sarayı’nın yüzde 51 hissesini Kavukçu Yapı’dan devralmak için Rekabet Kurulu’na başvuruda bulunması iktidar ilişkilerinin sorgulanmasına neden oldu.
Simit Sarayı’nın avukatının Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın avukatı Ahmet Özel’in ortağı Mustafa Doğan İnal olduğu ortaya çıktı.Basında yer alan iddiaların aksine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın avukatı olmadığını belirten İnal, “Ziraat Bankası hisse aldı diye simitçilik yapacak diye bir şey yok. Bu çok mantıksız. Ziraat Bankası belirli bir hisse alarak girişim sermayesi adına yatırım yapıyor. Bu bir hibe değil, bağış değil. Bu batmış bir şirketi kurtarma değil” diye konuştu.
Simit Sarayı’nın yaklaşık borcunun 500 milyon dolar olduğu ve zor günlerden geçtiği iddia edildi. Şirketin özel bir bankaya yüklü miktarda borcu bulunduğu öğrenilirken, Ziraat Girişim Sermayesi Yatarım Ortaklığı’nın bu borçları devralarak şirketi ekonomik olarak rahatlatmaya çalıştığı ileri sürüldü.
Simit Sarayı’nın avukatı Mustafa Doğan İnal, Cumhuriyet’ten Seyhan Avşar’a yaptığı açıklamada, Simit Sarayı’nın 500 milyon dolar borcu olduğunun ve borçları ödemekte zorlanıldığı bilgisinin gerçeği yansıtmadığını öne sürdü.
Simit Sarayı ile 2014-2015 yıllarında çalışmaya başladıklarını belirten İnal, “Başladığımız süreçte Simit Sarayı’nın hisselerini iki ayrı yerden satın alma süreci vardı. Biri Araplardı, Diğeri ise Malezya Khazanah Fonu’ydu. Araplara yüzde 10, Khazanah Fonu’na yüzde10’luk bir hisse satılması hesaplanıyordu. Araplara satış gerçekleşti. Ancak satın alan grubun sahipleri Muhammed bin Selman tarafından tutuklanınca yükümlülükleri yerine getiremediler. Malezyalı fon ile 75 milyon dolara anlaşıldı. Bu satış yapılacağı sırada Malezya’da hükümet değişti. Böyle bir süreç yaşandı” dedi.
Simit Sarayı için yatırımlar yapılmaya başlandığını anlatan İnal, “Bu yatırımlar satışlara göre yapıldığı için nakit sıkıntısı oluştu. Bu şirket bir batık değil. Döviz kurlarındaki yatırımlardan ötürü ve yapılan anlaşmaların sonlandırılması nedeniyle kısa sürede bir karar vermesi gerekti. Hiçbir bankaya kredilerini ödeyememezliği olmadı.Ya krediler ötelenecekti ya da buraya bir girişim sermayesi ortağı bulunacaktı. Bu batmış bir şirketi kurtarma değil. Şirket düzenli olarak ödemelerini yapıyor” dedi.