Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş cinayetiyle ilgili davanın ikinci duruşması başladı. Duruşmada sanıklar ve sanık avukatları, olay anına ait video görüntüleriyle ilgili bilirkişi raporuna itiraz etti. Mahkeme heyeti, tüm itirazları reddetti. Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş, "Mahkemenin vicdanıyla, adaletiyle hukuka kanuna uygun karar vermesini saygıyla arz ve talep ediyorum" derken, anne Saniye Ateş, "Benim oğlumun katilleri dışarıda, bunlar para için yaptılar; oğlumun katillerini söylesinler" şeklinde konuştu. Sinan Ateş’in kız kardeşi Selma Ateş Kazanç, Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım, eski MHP Milletvekili Olcay Kılavuz ve Ülkü Ocakları Ankara İl Başkanı Ömer Şanlı’nın dava dosyasına girmesini talep etti. Ateş ailesinin avukatı Ali Yücel, bugünkü duruşmaya katılmadı. Yücel’in yerine avukat Hüseyin Kaya duruşmaya katıldı. Yücel, duruşmadan çekildiği yönündeki iddiayı yalanlayarak, "Eşim ve çocuğum rahatsızlar, hastanedeyiz. Aynı şekilde ben de rahatsızım, o sebeple katılamadık, çekilmedik, vekaletimiz dosyada duruyor" dedi. Duruşmada, esas hakkındaki savunmalar alınacak.
Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Ateş, 30 Aralık 2022 tarihinde Ankara’nın Çankaya ilçesindeki Çukurambar semtinde uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetmişti. Ateş’in öldürülmesine ilişkin tutuklu 12 sanığın yargılanmasına Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi’nce Sincan Cezaevi Kampüsü’nde bugün devam ediliyor. Hafta boyu sürmesi öngörülen duruşmada esas hakkındaki savunmalar yapılacak.
Yoğun güvenlik önlemi
Saat 09.30'da başlayan duruşma nedeniyle cezaevi çevresinde yoğun güvenlik önlemleri alındı. Cezaevi çevresinin yanı sıra duruşmanın görüldüğü mahkeme salonunda da çok sayıda polis, jandarma ve cezaevi görevlisi önlem aldı.
Ayşe Ateş'ten duruşma öncesi açıklamaDuruşma öncesi Sözcü TV'de İpek Özbey'e konuşan Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş "Tüm siyasi partilerde rahatsız olan çok sayıda isim var. Ellerinden geldiği kadar bu davaya destek oluyor, yanımızdalar. MHP içinde de bu durumdan rahatsız olup, üzülen birçok milletvekili var. İsim sormayın, için için yanan, bu durumdan çok rahatsız olan ama sesini çıkarmayan, çıkaramayan vekiller olduğunu biliyorum. Ama üzerindeki baskılardan dolayı söyleyemiyorlar. Kim olursa olsun bir zulüm var ortada. Aklı ve vicdanı olan her insan buna üzülür zaten" dedi. Ayşe Ateş, duruşmayı izlemek üzere geldiği Sincan Cezaevi önünde yaptığı açıklamada ise şunları söyledi: "Tam bir yargılanma yok eksik bir iddianame ile yarım bir mahkeme kuruldu. Bugün bu mahkemeden ne karar çıkarsa çıksın bizim için eksik olacak tam olmayacak. Tam bir yargılanma yapılmıyor. Bir değil bin tane daha rapor yazdırsalar yine aynı şey çıkacak. Sinan’ı Eray Özyağcı öldürdü. Kameralarda görünen de bu. İstedikleri raporu yazdıramayınca yine tekrar zıplamaya başladılar. İsterlerse bin tane rapor yazdırsınlar gerçek değişmeyecek. Ta ki gerçek suçlular asıl failleri azmettiriciler bu işin arkasındaki siyasi uzantısı da dahil edilerek onların da hak ettikleri cezası alacakları güne kadar mücadelemize devam edeceğiz." |
Ateş ailesinin avukatı Ali Yücel, duruşmaya katılmadı
Ateş ailesinin avukatı Ali Yücel, bugünkü duruşmaya katılmadı. Yücel'in yerine avukat Hüseyin Kaya duruşmada hazır bulundu. Halk TV'den İsmail Saymaz'a konuşan avukat Ali Yücel, davadan çekildiği yönündeki iddiayı yalanlayarak, "Eşim ve çocuğum rahatsızlar, hastanedeyiz. Aynı şekilde ben de rahatsızım, o sebeple katılamadık. Çekilmedik, vekaletimiz dosyada duruyor" dedi.
Siyasi parti başkan ve temsilcileri salonda
Duruşmaya CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, CHP 7. Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, CHP Genel Başkan Yardımcısı Gül Çiftçi, Milli Yol Partisi Genel Başkanı Remzi Çayır, CHP milletvekilleri Deniz Demir, Mahir Polat, DEVA Partisi milletvekili İdris Şahin, İYİ Parti milletvekili Selçuk Türkoğlu da katıldı.
Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş'in solunda CHP 7. Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, sağında CHP Genel Başkanı Özgür Özel oturdu.
Kılıçdaroğlu, Ayşe Ateş ile görüştü
Duruşmayı takip etmek için Sincan Cezaevi’ne gelen eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, verilen ara sırasında Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş ile görüştü.
Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, "Sinan Ateş cinayeti davasında duruşmaya katıldık. Adaletsizliğin genel kural olduğu, halkın adalet kurumuna inancının ağır şekilde sarsıldığı bir dönemde Sinan Ateş’in annesi, eşi ve çocukları adalet arayışı içindeler. Tabii ilahi adaleti hiç unutmayalım" ifadelerini kullandı.
Basın kartı olmayan gazeteciler salona alınmadı
Öte yandan, geçtiğimiz duruşmalarda basın mensupları duruşmaya alınırken, bu duruşmaya turkuaz basın kartı bulunmayan basın mensupları alınmadı. Konuya ilişkin açıklama yapan Mahkeme Başkanı, “Cumhurbaşkanlığı akreditasyonu yapıyor. Bizim kimin basın mensubu olup olmadığına dair belirleme yetkimiz yok, bu yetki Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nda. Biz, 'bu da basın mensubudur' deyip de yetkimizi aşamayız. Bu yüzden de sadece yeni basın kartı olanları duruşmaya alıyoruz” dedi.
"Duruşma kapalı yapılsın" talebi
Duruşma salonunda mahkeme tarafından kendisine söz verilenler dışında kimsenin konuşmaması konusunda uyarıda bulunuldu. Mahkeme Başkanı, Mustafa Ensar Aykal’ın avukatının duruşmanın kapalı yapılmasına karşı dilekçe verdiğini kaydederek, mahkeme heyetinin talebi oy birliğiyle reddettiğini bildirdi.
Bilirkişi raporuna itiraz
Mahkeme Başkanı Mehmet Güven, celse arasında cinayet anına ilişkin kamera kaydının bilirkişi raporunun geldiğini ve isteyen sanıkların rapora karşı beyanda bulunabileceğini bildirdi.
Bilirkişi raporuna karşı beyanda bulunan tutuklu sanık Doğukan Çep, "Selman Bozkurt sağ omzundan vurulduğu halde 'sol omzundan vuruldu' yazılmış. Yerden seken tozları, mandıra arabasını görüyor, arabanın içindeki görgü tanığını rapora yazmıyor. Bari bunları da yazsaydı." diye konuştu.
Tutuklu sanık Doğukan Çep'in avukatı Emine Tosun da bilirkişi raporunu kabul etmediklerini belirterek, "Selman Bozkurt solundan değil, sağından vurulmuştur. Ben söz konusu bilirkişi hakkında da suç duyurusunda bulundum ve bu bilirkişi raporunun reddedilmesini talep ediyorum." dedi. Tutuklu sanık Mustafa Ensar Aykal’ın avukatı Aziz Bingöl de söz konusu bilirkişi raporuna itiraz etti.
Taleplerin alınmasından sonra duruşmaya saat 10:45'e kadar ara verildi.
Son bilirkişi raporu sanıkların iddialarını çürütmüştüSinan Ateş cinayetine ilişkin görüntüleri inceleyen bilirkişi, Ateş'i öldüren kurşunların yalnızca tetikçi Eray Özyağcı'nın silahından çıktığını tespit etti. Tetikçi Özyağcı ve cinayetin azmettiricisi Doğukan Çep, mahkemede verdikleri ifadede, Sinan Ateş'i olay sırasında yanında bulunan kişilerin öldürdüğünü iddia etmişlerdi. Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş, 30 Aralık 2022 tarihinde Ankara'nın Çukurambar semtinde beş kurşunla öldürülmüş, kurşunlardan dördünün öldürücü olduğu tespit edilmişti. Ancak, Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi'nde süren davada savunma yapan tetikçi Eray Özyağcı, Ateş'in ayaklarına ateş ettiğini, başına isabet eden kurşunun Ateş'in yanında bulunan Selman Bozkurt ve Ahmet Keçik'in silahından çıktığını öne sürmüştü. Özyağcı, “Sinan Ateş'i sadece ayaklarından vurdum, ben kimseyi öldürmedim efendim. En son şöyle bir ses duydum; ‘Reisi vurduk, reisi vurduk’ diyorlardı” diye savunma yapmıştı. Cinayetin organizatörü Doğukan Çep de benzer bir savunma yaptı. Çep, "Dava dosyam için Sinan Ateş'ten yardım istedim, benden para aldı, sonra telefonlarıma çıkmadı. Her şeyi ben ayarladım, azmettirici benim. 'Öldürün' demedim, ayağından vurdurduk ama öldü. O açı Selman'ın (Selman Bozkurt) açısı. Bence Selman'ın mermisiyle karnından vuruldu, Eray'a yazıldı" demişti. Bu iddiaların üzerine de Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi, cinayet anı görüntülerinin yeniden bilirkişi raporundan incelenmesine karar vermişti. DW Türkçe'den Alican Uludağ'ın haberine göre; görüntüleri inceleyen Adli Bilişim Uzmanı O.A. 17 Eylül tarihli raporunu mahkemeye sundu. Raporda, Eray Özyağcı'nın Sinan Ateş'e defaten ateş ettiği ve Özyağcı dışında Ateş'e ateş eden olmadığının görüldüğü belirtildi. Özyağcı'nın, Selman Bozkurt'a ateş ettiği ve sol tarafından yaraladığı belirtilen raporda, Özyağcı'nın, Ahmet Keçik'e doğru da ateş ettiği vurgulandı. Raporda, Keçik'in yerde yatan Sinan Ateş'in üzerinden tabanca alarak Özyağcı'nın kaçtığı tarafa doğru ateş ettiği belirtildi. Bilirkişi, Selman Bozkurt'un da Ateş'in yattığı yerde eğilir vaziyette Ahmet Keçik'e bir şey verdiğini, ancak görüntülerden verilen maddenin tabanca olup olmadığının anlaşılamadığını kaydetti. Olay yerinde 35 dakika beklediRaporda, cinayetin öncesine ilişkin anlar da değerlendirildi. Silahlı saldırı olayının öncesinde Eray Özyağcı'nın, Erzincan Mandıra yazılı minibüsün önünden geçerek kaldırım kenarında saat 13:00-13:33 arasında yaklaşık 35 dakika beklediği ve zaman zaman telefonla ilgilendiği ifade edildi. Özyağcı'nın genel olarak Sinan Ateş ve iki arkadaşının geldiği yönün tersi olan 1437'inci cadde tarafına baktığı ve etrafı gözetlediği aktarılan raporda, Özyağcı'nın, saat 13:33'te beklemeyi bitirip 1437'inci cadde tarafına doğru yürüdüğü ve Erzincan Mandıra yazılı hafif ticari aracın önünde saklandığı aktarıldı. Özyağcı'nın saat 13:34:31'de Sinan Ateş'e ateş ettiği ve Ateş'in yere doğru yüz üstü şekilde düştüğü belirtilien raporda, "Özyağcı'nın yerde bulunan Ateş'e doğru ateş etmeye devam ettiği ve bunun sonucunda yerden toz kalkması net bir şekilde görülmektedir” denildi. |
Duruşmaya devam edildi.
Ayşe Ateş: Mahkemenin vicdanıyla hukuka uygun karar vermesini talep ediyorum
Aranın ardından mahkeme, Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş'e, savcının mütalaasıyla ilgili bir diyeceğinin olup olmadığını sordu. Ayşe Ateş, söz alarak şunları söyledi:
"Benim öldürülen kocamın davası devam ediyor. Ama iddia makamı milletimiz, devletimiz, yani Cumhuriyetimizin temsilcisidir. Sayın mahkeme de esas itibari ile Türk milleti adına karar verir. Yani Cumhuriyetimiz ve milletimiz adına yetkili makamların karşısındayız. Devletimizin ayakta kalması, milletimizin birlik ve barışı ve adaletin tecellisi her şeyden önemlidir. Başkalarının ölmemesi, başka insanların suçlu olmaması için sabırla, acıyla adaletin gerçekleşmesi gerekir. Bir kez daha başka keşkeler dememek için hakkaniyetli hukuka uygun adaletin sağlanması en büyük arzumdur. Dünyadaki hiçbir şey insanın yaşaması ve huzur ve mutluluk içinde Rabb'ine kavuşmasından daha önemli değildir. Ne mal, ne makam, ne hırs, sahiplerine bir şey kazandırmamıştır. Aleyhimize olanları reddediyor ve mahkemenin vicdanıyla, adaletiyle hukuka kanuna uygun karar vermesini saygıyla arz ve talep ediyorum."
Anne Saniye Ateş: Oğlumun katilleri dışarıda
Ayşe Ateş'in ardından söz verilen Sinan Ateş'in annesi Saniye Ateş, "Benim oğlumun katilleri dışarıda, bunlar para için yaptılar; oğlumun katillerini söylesinler" şeklinde konuştu. Saniye Ateş, şu ifadeleri kullandı:
“Bunların yüzünü bile görmek istemiyorum. Cenabı Allah’a havale ediyorum. Bunları bundan sonraki hayatları öyle bir zehir olsun ki analarının babalarının yüzüne bakamasınlar. Bizi yaktığı yerlerden yansınlar aynı şekilde yargılansınlar utanmadan insan içine çıkabileceklerse ben bunlara bir şey demiyorum. Ama yine de tekrar ediyorum benim oğlumun katilleri dışarıda bunlar para için yaptılar. Bunu benim oğluma vurulan kurşundan çok beni hiçbir şeye acıtmaz. Onlara bu parayı gelip benim oğlumu öldürenler dışarıda benim oğlumun katillerini söylesinler. Ondan sonra deyim ki ben de tamam siz para için yaptınız. Ben defalarca dile getirdim, benim oğlumun katillerini utanmadan para için bize kıyılır mıydı ? iki tane yahu yetim bırakılır mıydı? kaç yaşındaydı benim oğlum ne yaptıydı. Kimseye hakaret etmek istemiyorum, yine diliyorum Allah’tan benim yandığım yerden yansınlar, evlat acısıyla yansınlar, benim iki senedir başım yastık görmedi. Allah’a yalvarıyorum Allah’a havale ediyorum."
Saniye Ateş beyanda bulunurken "Amin" diyen bir kişi, mahkeme başkanının talimatıyla tutanak tutularak dışarı çıkartıldı.
Abla Selma Ateş: İtirafçı olun, gerçek suçluları söyleyin
Sinan Ateş'in ablası Selma Ateş Kazanç ise sözlerine MHP Genel Başkan Yardımcıları Semih Yalçın, İzzet Ulvi Yönter ve Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım'ı işaret ederek başladı.
Kazanç, Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım, eski MHP Milletvekili Olcay Kılavuz ve Ülkü Ocakları Ankara İl Başkanı Ömer Şanlı’nın dava dosyasına girmesini talep etti.
Selma Ateş şunları kaydetti:
“Biz çekilen işkencelerin devamını çekiyoruz. Babam evlat acısıyla öldü. Allah evlat acısını bize yaşatanların hepsine yaşatsın. Hakkımızı helal etmiyoruz ama adaleti görmek istiyoruz. Yüce adaleti bu dünyada görmek istiyoruz. Eğer ki Sinan Ateş’in katilleri bugün sokakta yakalanmazsa nasıl ki bir polisimiz şehit oldu yarın Sinan Ateş gibi hâkimler de şehit olacak, polislerle şehit olacak, doktorlar da şehit olacak. Çünkü bizler adaleti arıyoruz Sinan’ın geri gelmeyeceğini biz biliyoruz Bu davayı da hayatımız boyunca devam ettireceğiz. Biz öldükten sonra çocuklarımız bu davayı devam ettirecek. Sinan Ateş‘in adı unutulmayacak. Gelip itirafçı olun gerçek katilleri söyleyin”
Abla Sevda Ateş: Allah'ın adaletinden kaçamazlar
Selma Ateş'in ardından Sinan Ateş'in diğer ablası Sevda Ateş'e söz verildi. Gözyaşlarına hakim olamayan ve güçlükle konuşan Ateş, şunları söyledi:
"Dünyada adalet sizin elinizde bunu biliyoruz. Dünyadaki adaletten kaçabilirler ama Allah'ın adaletinden kaçamazlar. Allah hepsini bildiği gibi yapsın. Sadece bu kadar söylüyorum. Allah sizi bildiği gibi yapsın. Allah hepinizin cezasını versin. Toparlayıp konuşamıyorum. Sözlerim bu kadar."
Avukat Şeyda Şahin’in esasa karşı sözleri: Bugün tam 640 gün oldu... 30 Aralık 2022'de Ankara'nın göbeğinde görmesi gereken gözlerin kör, duyması gereken kulakların sağır olduğu organize bir suikast planı çerçevesinde Doç.Dr. Sinan Ateş'in katledilişinin üzerinden tam olarak bugün 1 yıl 9 ay geçti. Gideni geri getirmenin mümkün olmadığının bilinci ve acısı ile geçen, adalete kavuşma ihtiyacı ile başlayan bu süreçte, başka Sinan'lar ölmesin diyerek adalet yolculuğuna başladık.... Tıpkı yıllar önce başka Uğur Mumcu'lar, Gaffar Okan'lar, Münevver Karabulutlar, Özgecan'lar, Rabia Nazlar ölmesin denildiğinde olduğu gibi… Ve ne kadar acıdır ki sıralanabilecek birçok isim daha var elbette... Oysa gelinen süreçte eksik yürütülen yargılamalar, yerine getirilemeyen infaz süreçleri suçluların cüretkarlığını katmerledikçe katmerledi ve sokak ortasında bir akademisyeni vurabilen zihniyetin fütursuzluğu, potansiyel başka isimdeki failleri suç işlemek yönünde cesaretlendirmiş olacak ki cüret sokak ortasında genç bir polisi şehit edecek boyutlara ulaştı... İşte tam olarak bu sebep ile bugün buradayız. Biz diliyoruz ve az da olsa umuyoruz ki adalet gerçekten terazisinin her iki kefesini de adil bir şekilde tartacak kıvama gelsin, kılıcı kessin ve/fakat adil olsun. Adil olsun ki yarınlarda başka isimler sıralanmak zorunda kalmasın, insanların yaşam hakları ellerinden alınmasın. Adil olsun ki çocuklara, kadınlara ve hiçbir canlıya kıyılmasın İnsanları, barış içinde, korku duymadan, insan onuruna yakışır bir şekilde yaşamaları adalet ile teminat altına alınabilsin. Davanın genişletilmesi talebiYargılamanın Genişletilmesi Yönündeki Talebimizi; Gerekçelendirmek sureti ile kısaca yineleyeceğimiz istemlerimiz ve beyanlarımızı başlıklar halinde sunmak istiyoruz; 1- Yargılama eksiktir, çünkü yargılamaya malzeme, delil temin etmesi gereken soruşturma süreci eksik yürütülmüş ve zaman içindeki gelişmeler neticesinde şaibeler ile gölgelenmiştir. 2- Dosya kapsamında yapılan incelemelerin eksiklikleri ancak yargılama safhasının başlaması ve gizliliğin kalkması ile anlaşılabilmiş, devam eden süreçteki yeni gelişmeler ile ortaya çıkmaktadır. Dosya kapsamındaki gizlilik kararı yapılan inceleme ve araştırmaların kapsamını bilmemize olanak sunmadığı ve süreç uzadıkça uzadığı için bu zaman zarfı içinde dosyaya biraz sonra detaylandıracağım talepler iletilmiştir. Ancak bu talepler hiç dikkate alınmamış olacak ki, sunulmuş olan taleplerimizi karşılayan hiçbir işlem yapılmadığı yargılama safhasına geçilmek ile görülmüşse de yargılama da tekrarlanan taleplerimize ne yazık ki bu aşamada karşılık bulunamamıştır. Cevaplanmayan onlarca soru, araştırılmayan bir sürü talep, dinlenilmeyen birçok tanıkla, mütalaaya aşamasına kadar gelinmiştir. Bu güdük soruşturma ve soruşturma safhasına neredeyse hayır dua okutacak yargılama ile kontrolsüz ve amaçsız bir hızla ilerlenmeye çalışılmasına anlam vermekte zorlanıyoruz. 3-Ceza yargılamasının amacı hukuka uygun yöntemlerle elde edilmiş delillerle, her türlü şüpheden arınmış bir şekilde maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasıdır. Evrensel bir ilke olan maddî gerçeğin araştırılması ilkesi, soruşturma ve yargılama organlarının araştırmak zorunda oldukları bir yükümlülüktür. Maddi gerçeğe ulaşmada hayatın olağan akışına uygun olan akla ve mantığa uygun yöntemlerle hareket edilmesi gerekir. Gerçek, her türlü kuşku ve baskıdan uzak, rasyonel ve somut olayın özelliklerine uygun bir değerlendirilmeden sonra ortaya çıkarılmalıdır. Kolluk görevlilerinin veya sanıkların kurgular üzerine dizayn ettikleri beyanları veyahut ikrarları ile hüküm kurulması ceza yargılamasının amacına uygun düşmez. Kaldı ki müştekiler adına bizlerde figüran sanıkların değil, gerçek azmettiricilerin bu yargılamaya dahili ile cezalandırılmasını talebimizde samimiyiz. Bu anlamda duruşma sırasında dosyada adı geçen ancak ifade etmemize fırsat verilmeyen kişiler hakkında yürütülen bir soruşturma ya da kovuşturmanın bulunup bulunmadığı araştırıldıktan sonra varsa bu kişilerin beyanlarının ve bu kişiler hakkındaki tespit ve değerlendirme tutanaklarının getirtilmesinden ve sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, kanuna aykırı olması nedeni ile kararı sakatlayacak ve bozmayı gerektirecektir. Duruşma sırasında beyan ettiğimiz ancak sert ikazlar ile devam ettiremediğimiz sorularımızın öznelerini "CMK 225 iddianame ile bağlılık yönündeki uyarının bu anlamda pek de yerinde ve isabetli olmadığının anlaşılacağı kanaati ile" yine ve tekraren vurgulayacağım. “O isimler soruşturmanın dağınıklığı içinde kayboldu”Şöyle ki; İddianamenin 92-94-142--> Suat Yılmazzobu- Tolgahan Demirbaş Savc. İfadesi 01.01.2023 94-142--> Burak Kılıç 95-142--> Gürsel Horat -Talha Atalay -Tolgahan Demirbaş-01.11.2023 ve mesaj tespitleri Bu kişilerin adları var kendileri yok... Oysa benzer eylemleri gerçekleştiren bir kısım kimseler şuan sanık olarak burada. Bu şahısların hakkında işlem yapılmıştır - Sabıka kayıtları, nüfus kayıtları çıkarılmış- Telefon numaraları araştırılmış; ancak ne hikmetse bu şahıslar soruşturmanın dağınıklığı içinde kaybolmuştur, nerededir diye sormak hakkımız değil midir? Kopyala yapıştır özensizliğindeki iddianamede buna değinilmedi demek mümkün müdür? Dosyaların birleştirilmesi talebiOysa ne yazık ki dosyada birçok konu askıda kalmaktadır. Bir yere kadar ilerlenmekte ancak bir noktadan sonra adeta önümüze duvarlar örülmektedir. Ana soruşturma dosyasının 2022/303306 sor. no. gizliliği ve bu gizlililğin adaletin tesisini akamete uğrattığı muhakkaktır. Yargılama yapılan mahkemeniz dosyasının ayrılan soruşturma evrakları arasında adı geçen şahısların hiçbiri hakkında soru sorma imkânı verilmemiştir. Bu kişilerin olaya dahilleri araştırılmamıştır bile. Öncelikle bu dosyanın akıbeti hakkında bilgi alınmasını talep ediyoruz. 2022/303306 Soruşturma nolu dosyanın gizlilik kararının kaldırılarak, dosyanız ile birleştirilmesini ve yargılamanın tek eylem, tek yargılama prensibi çerçevesinde değerlendirilmesini yine ve yeniden talep ediyoruz. Soruşturma sürecinde iddiaların desteklenmesi ve gerçeğin ortaya çıkarılması için kanıt toplanmak zorundadır. Bu sistemin bir avantajı sürecin gizliliğinin delilleri yok etme olasılığını ortadan kaldırmasıdır. Oysaki yargılamaya konu edilen suikast bölük pörçük edilerek yamalı bohçaya çevrilmiş ve adeta gizlilik şüpheli ve sanıkların lehine bir durum oluşturarak delillerin ortadan kaldırılması sürecine hizmet etmiştir. Bu süreçte şifreler unutulmuş, mesajlar silinmiş, Iclous hesapları sıfırlanmış, telefonlar yanlışlıkla lastiklerin altına düşerek parçalanmıştır gibi gibi.... CMK m.169'da soruşturma aşamasının düzenlenmesi, bu aşamada yapılan işlemlerin kayıt altına alınması ile düzenlenmiştir. Buna göre her soruşturma bir tutanağa kaydedilir. Bununla birlikte, soruşturma aşamasının temel faaliyetleri olan delillerin bulunması, elde edilmesi ve saklanması, kolluk kuvvetlerine izin verilmesi işlemlerinin tamamı tutan aklandırılmalıdır. CMK m.157'ye göre "Soruşturma konusu, diğer kanuni veya savunma haklarına halel gelmediği ölçüde gizli tutulmaktadır." Soruşturma sürecinde gizlilik geçerlidir. Ancak artık başlayan bir yargılama bu konuda yarar kalmadığını ortaya koymaktadır. Bu şüphelerin gücü mahkemede tartışılmaya değer ve yeterli şüphe oluşturmuş ve bu suretle yargılamaya geçilmiştir. Prensip olarak, yasama organları soruşturma gizliliğine izin verir; ancak bu gizlilik, işlemin yerine ve soruşturma bölümüne bağlı olarak farklı düzenlemelere tabidir. Soruşturma kapsamında beyan edilen tanıkların dinlenilmeksizin karar verilmesinin dinlenilmesi hatalı olacağı, tanıkların gerekmektedir. 19.07.2024 tarihinde dosya kapsamına bu tanıkların ifadeleri girmiştir ve bizler bu tanıkların heyetiniz huzurunda talebimizi dinlenilmesi ısrarla iletiyor ve tanıklar dinlenilmeksizin verilecek bir kararın eksiklik oluşturacağını ifade etmek istiyoruz Haluk Türk Çağrı Ünel Cahit Özdemir Ömer Çağrı Özdemir Çağrı Beram 3- Ankara Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdür Yardımcısı Kerem Gökay Öner tarafından 'Sinan Ateş cinayetinde adı geçen eski Ülkü Ocakları yöneticisi Tolgahan Demirbaş'ın Bağlıca'da sokakta gözaltına alındığına ilişkin polis tutanağının sahte olduğu gerekçesiyle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundu. Bu suç duyurusu dosya ile ilişkili olup Asayiş Şube Müdür Yardımcısı'nın dosyada tanık olarak dinlenmesini talep ediyoruz. Kerem Gökay Öner - Tanık olarak dinlenilmesini ve soruşturma dosyasının celbini talep ediyoruz (Ankara Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdür Yardımcısı) 4- Ankara Emniyet Müdürü Servet Yılmaz'ın o dönem yardımcılığını yapan polis müdürleri Alp Arslan ile Oben Özay, Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulu tarafından meslekten ihraç edildi. Özay'ın Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş'in öldürülmesi olayında, Cinayet soruşturmasını yürüten birimin en tepesindeki isimdi Asayiş Şube Müdürü olarak. Yakın zamanda Ateş suikastının kilit ismi MHP'li Tolgahan Demirbaş'ın, cinayetin işlendiği dönemde MHP Milletvekili olan Olcay Kılavuz'un yanından gözaltına alındığı yönündeki tutanağın imha edilerek yerine yeni sahte bir tutanak hazırlanması iddiasına adı karıştı. Aynı zamanda, Ateş'in öldürülmeden önceki son konum bilgisinin, suikastı gerçekleştiren kişilere ulaştırılması olayına adı karışan Mustafa Ensar Aykan'ın arkasındaki isimler. 5- Apple yazılan müzekkereye henüz bir cevap verilmediği gibi akıbeti hakkında sıhhatli bir bilgiyede erişilememiştir. Bu kapsamda dosyanın akıbetini etkileyecek bir delilin sonucu beklenileceği kanaatindeyiz. Aksi durumda bir karar yapılan yargılamanın sıhhatini tartışmalı olmaktan çıkaracak ve ortada bir yargılama olmadığını ispatlayacaktır. |
Tetikçi Özyağcı'dan gazetecilere "tetik" işareti
Sinan Ateş'in tetikçisi Eray Özyağcı, mahkeme sonunda gazetecilere dönerek eliyle "tetik" işareti yaptı. Pehlivan olayı sosyal medyadan şöyle duyurdu:
"Mahkeme sonunda, Sinan Ateş’in katili Eray Özyağcı bizim olduğumuz yöne doğru eliyle tetik işareti yaptı."
Asarkaya: Sinan Ateş'in adını dahi duymamıştım bu olaya kadar
Sanıklardan, Sinan Ateş'e yönelik "toplu halde, iştirak halinde tasarlayarak kasten öldürme" suçuna yardım etmekten yargılanan Zekeriya Asarkaya, savunmasında şu iddialarda bulundu:
"Mütalaada 15-20 sene ceza almam isteniyor. Yer temin ettiğim söyleniyor. Ben daha önce yatıp çıktım. Bunu hukuken biliyorum. Bence hiçbir insanın bir cinayete isteyerek yardımcı olacağını sanmıyorum. Sinan Ateş'in adını dahi duymamıştım bu olaya kadar. Tanımadığım birine ne husumetim olabilir? Hakan Saraç dışında buradaki hiç kimseyle tanışıklığım yok. Ben bu olayda kandırıldım. Borç meselesi diye geldiler evime, adam öldürdüler. Ben bu olayda masumum ve beraatimi talep ediyorum. Ben bu olayın içerisinde değilim. Bu insanlara yer temin ettim ama adam öldüreceklerini bilmiyordum. Bu insanları hiçbir şekilde tanımıyorum."
"Eğer Sinan’ın kanında payım varsa 4 çocuğumu görmeyeyim"
Asarkaya'nın ardından savunma yapan tutuklu sanık Hakan Saraç da "Filmlere konu olacak saçma bir cenderenin içine atıldım. 18 aydır neyle uğraştığımı anlamış değilim. Bütün samimiyetimle söyledim her şeyi açıkça. Sinan Ateş'i tanımıyorum. Fotoğrafını ilk defa televizyonda gördüm. Bu olaydaki hiç kimseyi tanımıyorum. Eğer Sinan’ın kanında payım varsa 4 çocuğumu görmeyeyim. Çok hakaret ettiler, olsun, acıları var" dedi.
Tutuklu sanıklardan Aşkın Mert Gelenbey, "Üzerime atılan hiçbir suçlamayı kabul etmiyorum. Eray Özyağcı’nın böyle bir şey yapacağını bilsem ön koltukta mı getiririm? Eray benim çocukluk arkadaşım. Dedesinin hasta olduğunu söylediği için getirdim, ben de abimi görmeye geldim. Beraatimi talep ediyorum" savunmasını yaptı.
Tutuklu sanıklardan polis memuru Murat Can Çolak da "Ben cinayete yardım etmedim. Olaydaki kimseyi tanımıyorum. Yolculuk boyunca uyudum. Hayatımda ilk defa gördüm. Cinayete götürülen biri saklanır. Bu adam yolculuk boyunca ön koltukta geldi. Beraatimi talep ediyorum" savunmasında bulundu.
Tutuklu sanık Serdar Öktem ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli
MHP'li tutuklu sanık Serdar Öktem: "FETÖ'cülerin attığı tweetler iddianameye giriyor"
Tutuklu sanıklardan otopark işletmecisi Mustafa Uzunlar ise şu iddialarda bulundu:
"Mütalayı reddediyorum. Olayla ilgisi olmayan aracımın 2 saat Ankara’da bulunmasından dolayı tutukluyum. Sinan Ateş'i tanımıyorum. Aracı kiralayanların polis olduğunu öğrenince sözleşme yapmaya gerek duymadım. Doğukan Çep beni kandırdığını, aracı farklı bir amaç için kullanmak için kullandığını ifadesinde söyledi. Beraatimi talep ediyorum."
Tutuklu sanıklardan eski MİT personeli Çağlar Zorlu da "Mütaalayı kesinlikle kabul etmiyorum. Olaydan 9 ay önce internetten uydurduğum konum yüzünden suçlanıyorum. İşlemediğim bir suçun cezasını yatıyorum. Suçlamayı kabul etmiyorum. Beraatimi talep ediyorum" savunmasını yaptı.
Tutuklu sanıklardan MHP'li avukat Serdar Öktem ise şunları öne sürdü:
"Biz 16 ay iddaname bekledik ama yalan beyanların olduğu bir beyanname mahkemeye sunuldu. Şüpheli dahi değilken görüntülerim alındı. Hakkımdaki soruşturmanın gayriahlaki yapıldığını düşünüyorum. Birden fazla Cumhuriyet savcısı tarafından ifadem alınmasına rağmen tek bir savcıyla ifademin alınmış gibi gösterilmesi, ardından yaratılan algıyla, üç dakikada tutuklanmam için talimat verildi. Ben tutuklu olarak yargılanmayı kendime hukuki olarak izah edemiyorum. İfadem tarafıma dahi verilmedi. Haksız ve hukuka aykırı işlemler yapılmıştır. FETÖ’cülerin attığı twettler iddianameye giriyor. Tahliyemi talep ediyorum."
Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcısı Emre Yüksel: "Neden tutuklu olduğum belli bile değil"
Tutuklu sanıklardan Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcısı Emre Yüksel de "Suçlamayı reddediyorum. Delillerin olmadığı, kime yardım ettiğimin tarif edilemediği bir hengame var. Doğukan Çep ile bilgi paylaştığım söyleniyor. Ne bilgi paylaşmışım? Tolgahan Demirbaş ile arama kayıtlarımıza baktığımızda çoğu ulaşılamamış. Yemek yemeye gittiğimiz yerden fotoğrafımız alınmış. Cevapsız çağrılar ortadadır. Sinan Ateş’in avukatı Ali Yücel’e ait bir araç sorgulatması yapmadım. Ömrüm boyunca karakola bile gitmedim. İlk defa hakim karşısına çıktım. Neden tutuklu olduğum bellli değil. 20 yılla yargılanıyorum. Eray Özyağc'ıyı İstanbul'a götürmekle yargılanıyorum. Kendisiyle bir irtibatım yok."
Duruşmaya yarın sabah 09.00'da devam etmek üzere ara verildi.
Kime ne kadar ceza isteniyor?12'si tutuklu 22 sanığın yargılandığı davanın 19 Temmuz’da görülen duruşmasında savcılık, esas hakkında mütalaasını açıklamıştı. Bir sonraki duruşmayı 30 Eylül 2024 tarihine erteleyen mahkeme, tutuklu sanıkların tahliye talebini reddetmişti. Eski Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Ateş'in öldürülmesine ilişkin 22 şüpheli hakkındaki davanın 6'ncı duruşması, 19 Temmuz’da Sincan Cezaevi Kampüsü'nde Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi'nce görülmüştü. Duruşmada savcılık, esasa ilişkin mütalaasını açıkladı. 5 sanık için müebbet talebiSavcı, sanıklar Eray Özyağcı, Vedat Balkaya ve Suat Kurt’un ‘müşterek fail’ olarak yer aldığını belirterek, bu kişilerin Ateş’i ‘tasarlayarak öldürme’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet, müşteki Selman Bozkurt’a yönelik ‘kasten öldürmeye teşebbüs’ suçundan ise 13’er yıldan 20’şer yıla kadar hapsini istedi. Özyağcı’nın ayrıca ‘ruhsatsız tabanca bulundurmak ve taşımak’ 1 yıldan 3 yıla kadar hapsi talep edildi. Doğukan Çep ve Tolgahan Demirbaş hakkında ‘suça azmettiren’ olarak ‘kasten öldürme’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep edildi. 3 kişi için beraat istendiSavcılık tutuklu sanık Ülkü Ocakları Genel Merkez Yöneticisi Tolgahan Demirbaş’ın ‘kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirmesi’ suçlamasının kaldırılması talebinde bulundu. Geçtiğimiz duruşmada serbest bırakılan tutuksuz sanıklar Mehmet Yüce, Erdem Karadeniz ve Osman Bayraktar’ın beraatini isteyen savcılık, adli kontrol şartlarının da kaldırılmasını talep etti. Sanıklar Mustafa Uzunlar, Aşkın Mert Gelenbey, Murat Can Çolak, Emre Yüksel, Zekeriya Asarkaya, Hakan Saraç, Ufuk Köktürk, Caner Güney, Umut Ersoy, Çağlar Zorlu ve Aytaç Ataç’ın iştirak halinde işlenen suça yardım eden fail olarak kabul edilmesi yönünde görüş bildiren savcı, bu kişilerin tasarlayarak kasten öldürmeye yardım suçundan 15’er yıldan 20’şer yıla kadar hapis cezası istedi. Sanık Alper Atay’ın suçluyu kayırma suçundan 6 aydan 5 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını talep eden savcı, sanıklar Mehmet Yüce, Erdem Karadeniz ve Osman Bayraktar’ın ise beraatine karar verilmesini istedi. Savcı, sanıklar Serdar Öktem ve Mustafa Ensar Aykal hakkında "tasarlayarak kasten öldürmeye yardım", Aykal hakkında ayrıca "kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirmek ve yaymak" suçundan açılan dava dosyasının ayrılmasını istedi. Savcı, buna gerekçe olarak, mahkemenin bir önceki ara kararında, sanıkların cep telefonlarının incelenebilmesi için ABD'ye yazı yazılarak, telefon şifrelerinin istenmesini gösterdi. Bir sonraki duruşma 30 Eylül'deÖzyağcı’nın ise ayrıca ‘ruhsatsız tabanca bulundurmak ve taşımak’ suçundan 1 yıldan 3 yıla kadar hapsi talep edildi. Duruşma, sanıkların esas hakkında savunma yapmaları için 30 Eylül tarihine ertelendi. 10 kişi tahliye edilmiştiSinan Ateş'in öldürülmesine ilişkin dava 1 Temmuz'da görülmeye başlanmıştı. Davada tutuklu 22 sanıktan 10'u adli kontrol şartıyla tahliye edilmişti. Sanıklar Mehmet Yüce, Erdem Karadeniz, Osman Bayraktar, Zekeriya Asarkaya, Hakan Saraç, Ufuk Köktürk, Aytaç Ataç, Caner Günay, Umut Ersoy ve Alper Atay adli kontrol şartıyla tahliye edilirken, Ülkü Ocakları Genel Merkez Yöneticisi Tolgahan Demirbaş, Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcısı Emre Yüksel, dönemin Cinayet Büro Amiri Mustafa Ensar Aykal, tetikçiyi Ankara getiren Aşkın Mert Gelenbey ile Mustafa Can Çolak, Çağlar Zorlu, tetikçi Eray Özyağcı, azmettirici Doğukan Çep, MHP'li avukat Serdar Öktem ve Mustafa Uzunlar tutuklu yargılanıyor. Ayrılan dosyaTolgahan Demirbaş'ın dönemin MHP Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz'un evinde gözaltına alınmasına ilişkin yapılan şikayetin dosyaya girmesi ve içlerinde MHP yöneticilerinin de olduğu 17 şüpheli hakkındaki soruşturma dosyasının görülen dosya ile birleştirilme talebi reddedilmişti. Haklarında işlem yapılan 39 kişiden, yurt dışına çıkış yasağı getirilen Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım ile eski MHP Mersin Milletvekili ve eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Olcay Kılavuz dahil 17 kişi hakkındaki soruşturma ise ayrı bir dosya üzerinden sürdürülüyor. |