Ülkemizin aydınlık yarınları, kardeşlerimiz, evlatlarımız, arkadaşlarımız veya kendimiz… Tam 3 milyon 8 bin 287 kişi 2022 yılında geleceğini belirlemek, yeni ufuklar keşfetmek, hem mesleki eğitim almak hem de hayat tecrübesi kazanmak amacıyla üniversite sınavına girerek ter döktü. Yaklaşık %85’inin bir bölüme yerleşmesi öngörülüyor. En az 1 yıl öncesinden tempolu bir şekilde ders çalışmalar, ücretli kurs merkezleri, özel dersler, hayatın belki de en renkli yıllarından 1 yılını feda etmenin hepsi gelecek için. Tabi ki herkesin aynı şekilde hazırlandığını iddia edemem ama en azından bütün ebeveynlerin bu heyecanı yaşadığına eminim. Zaten bu yazımızın öznesi öğrenciler değil, bu sefer veliler olacaktır.
Öğrencinin iyi bir başarı elde ettiğini ve tercihte bulunacağını düşünelim. Ülkemizin yüksek kaliteli eğitim veren devlet üniversitelerinden 2 tanesine girecek puanı almış olsun. Bu üniversitelerden biri İstanbul’da diğeri Ankara’da bulunuyor. İstanbul ve Ankara’da kiralar malum, okula yakın en uygun evin kirası, 1 asgari ücretten fazla. Ülkemizdeki (Kuzey Kıbrıs dahil) KYK yurtlarının toplam öğrenci kapasitesi 385 bin 235 kişi. Özel yurtlar ortalama 40 bin TL den başlıyor. Ki başlıyor demek hizmetin içine kahvaltı veya herhangi bir öğün dâhil değil demektir. Bu şartlar öğrenciyi aldığı puana göre ya da okumayı hayal ettiği şehre değil, ailesinin onu okutabileceği şartlara yönlendiriyor. Daha yol, yemek, kırtasiye… Masraflarını yazmadık bile. Bazılarımız şöyle düşünebilir; “Yeter ki kazansın biri okutur, bu memlekette hayırsever çok.” Elbette vardır yüce gönüllü biri ama kim devletten büyük olabilir ki? Neden bir yerlerde çocuğumuzu okutacak birini, hastamızı tedavi ettirecek birini, ya da işe girmemizi sağlayacak birini arıyoruz hep. Hayatımız boyunca cebimize giren her kuruşa ayrı vergi, harcadığımız her kuruşa ayrı vergi veriyoruz. Karşılığında beklentimiz bir hayırsever çıkar bize yardım eder olmamalı! Buraya kadar söylediklerimiz tek çocuk için geçerliydi. Birde devlet büyüklerimizin desteklediği 3 evlada sahip aileler için hesap yaparsak bu ailelerin çocuklarını ancak açık öğretim fakültelerinde okutabileceği gerçeği ile yüzleşiriz. Bu şartlarda, ülkemizde eğitim ücretsiz, biz sosyal bir devletiz söylemlerini seslendirenlerin kastettiği ücretsiz eğitimden faydalanan, sınavsız giriş hakkından faydalanan, yurtlarda ve kredilerde öncelik sağlanan kişiler yabancı öğrenci adı altında aramıza sokuşturulan mültecilerden başkası olamaz. Lütfen herkes Ankara’da, İstanbul’da, İzmir’de… okumasın, ülkemizin her şehrinde okuyacak üniversite var demesin ne olur? Demeye kimsenin hakkı yok. Eğer ki toplam 131 devlet üniversitesinin tamamının seviyesini yükselterek birbirine eşitleyebilirsek o zaman dediğiniz doğru olur
“Eğitimdir ki, bir milleti ya özgür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır; ya da esaret ve sefalete terk eder.” diyen Atamız’ın önünde saygıyla eğiliyorum ve devletin her kademesinde, iktidarından muhalefetine yönetimde sözü geçen herkesten öncelikle eğitime önem verilmesini, ülkemizdeki yükseköğretim kurumlarından bahsedilirken başarılarıyla, aldıkları patent ve ürettikleri küresel dünyada tartışılan fikirleriyle anılmasını arzuluyorum.
Anıl Akın