İsrail güçleri tarafından öldürülen Al Jazeera muhabiri ABD vatandaşı Şirin Ebu Akile'nin ailesi, gelecek hafta İsrail’e yapacağı ziyarette ABD Başkanı Joe Biden ile görüşme talebinde bulundu.
Gazetecinin kardeşi Anton Ebu Akile, ailesi adına 3 sayfalık bir mektup yazarak ABD Başkanı Biden’a seslendi.
Aile, mektupta, ABD'nin Şirin Ebu Akile'nin öldürülmesiyle ilgili olarak İsrail'i doğrudan suçlayıcı ifadeler kullanmadığı araştırma sonucunu sert dille eleştirdi.
Mektupta, "Şirin Ebu Akile ailesi olarak, 11 Mayıs 2022'de işgal altındaki Batı Şeria'daki Filistin kenti Cenin’de görevdeyken kız kardeşimiz ve teyzemizin İsrail güçleri tarafından yargısız infazına yönetiminizin acınası tepkisine ilişkin acımızı, öfkemizi ve ihanet duygumuzu ifade etmek için yazıyoruz." ifadelerine yer verildi.
Mektupta, aynı zamanda ABD vatandaşı olduğuna dikkat çekilen Ebu Akile'nin, koruyucu miğfer ve açıkça "press" (basın) yazılı, mavi kurşun geçirmez yelek giymesine rağmen İsrail tarafından kafasına ateşlenen bir kurşunla öldürüldüğüne işaret edildi.
ABD yönetimine, "adalete yönelik çabaları baltalama" suçlaması
Gazeteci Ebu Akile'nin ölümüne ilişkin İsrail aleyhindeki tüm kanıtlara rağmen ABD yönetiminin gerekli adımları atmamakla suçlandığı mektupta, şu ifadelere yer verildi:
"Bir İsrail askerinin Şirin'i öldürmesinden bu yana geçen günlerde ve haftalarda, ABD hükümet yetkilileri bize yeterince danışmamak, bilgilendirmemek ve desteklememekle kalmadı; aynı zamanda yönetiminizin eylemleri, adalete yönelik çabalarımızı ve Şirin'in ölümü için hesap verilmesi sorumluluğunu baltalamak için bariz bir niyet sergiledi.
Birleşmiş Milletler, New York Times, Washington Post, CNN, Associated Press, Bellingcat ve B'Tselem tarafından yürütülen soruşturmalarda, Şirin'i öldüren kurşunu bir İsrail askerinin ateşlediği sonucuna varıldı.
Eldeki tüm kanıtlar, bir ABD vatandaşı olan Şirin'in yargısız infaza maruz kaldığını gösteriyor. Ancak yönetiminiz, Şirin'in öldürülmesinde gerçek adalet ve hesap verebilirliği sağlayacak hızlı, eksiksiz, güvenilir, tarafsız, bağımsız, etkili ve şeffaf bir soruşturmanın garanti edilmesi konusunda yas tutan bir ailenin en asgari beklentisini hakkıyla karşılayamadı.”
“Sessiz kalsanız daha iyi olurdu”
Mektupta, "Bunun yerine ABD, İsrail güçlerinin herhangi bir suçunu örtbas etmek için kafa yoruyor.” değerlendirmesine yer verilerek, ABD yönetimine şu ifadelerle yüklenildi:
"Yönetiminizin girişimi, Şirin'in öldürülmesinin aklanmasına ve cezasız kalmasına hizmet etti. Amerikan soruşturmalarının 'toplanmasını' kimin denetlediği konusunda çok az bilgi paylaşıldı. Sanki dünyanın ve bizim kaldığımız yerden hayatımıza devam etmemizi bekliyorsunuz. Sessiz kalsanız daha iyi olurdu."
Ebu Akile ailesinden Biden ile görüşme talebi
Ebu Akile ailesi, mektubun sonunda ABD yönetimine birkaç maddelik çağrıda bulundu.
ABD Başkanı Biden’ın 13-15 Temmuz’da İsrail ve Filistin’e gerçekleştireceği ziyarete işaret edilen mektupta, "Yaklaşan ziyaretiniz sırasında bizimle görüşün ve endişelerimizi ve adalet taleplerimizi doğrudan bizden dinleyin." ifadeleri kullanıldı.
Mektupta ayrıca, ABD yönetiminin Ebu Akile'nin öldürülmesiyle ilgili olarak topladığı tüm kanıt ve bilgilerin aile ile paylaşılması, "Şirin’in yargısız infazı konusunda" ilgili ABD’li yargı kurumlarının harekete geçirilmesi istendi.
Mektup, "Son olarak, söylemeye gerek yok ki Biden yönetiminden, sonu nereye uzanırsa uzansın, Şirin için hesap verebilirlik ve adalet mücadelesi çabalarımıza destek vermesini bekliyoruz." ifadeleriyle sona erdi.
Al Jazeera muhabiri Ebu Akile'nin öldürülmesi
Al Jazeera televizyonunun deneyimli saha muhabiri Ebu Akile (51), 11 Mayıs'ta İsrail güçlerinin Batı Şeria'da bulunan Cenin kentindeki mülteci kampına düzenlediği baskını takip ettiği sırada, İsrail askerlerinin açtığı ateşle öldürülmüştü.
Ebu Akile'nin yanında bulunan gazeteci Ali es-Sumudi de sırtından yaralanmıştı.
Gazeteci Ebu Akile'nin, görevini yaptığı sırada ve "basın" yazılı çelik yelek giydiği halde İsrail askerleri tarafından gerçek mermiyle vurularak öldürülmesi tepkilere neden olmuştu.
Filistin Başsavcılığının yanı sıra ve çok sayıda uluslararası kurumun soruşturma ve incelemelerinin vardığı sonucun aksine İsrail ordusu, Ebu Akile'nin öldürülmesinin sorumluluğunu kabul etmemişti.