Pazar akşamı 21:00 de hemen hemen tüm kanallardan naklen yayınlanacak İmamoğlu-Yıldırım buluşmasında dağ fare mi doğuracak yoksa atı alan Üsküdar’ı mı geçecek. Yorumu yazı sonuna bırakarak geçmiş benzer programları şöyle bir hatırlayalım.
Televizyonun seçimlerde bir propaganda aracı noktasına gelmesi 12 Eylül sonrasına rastlıyor. 12 Eylül Darbesi’nden sonra demokrasiye geçen Türkiye 1983 seçimlerine giderken seçimlere girmesi onaylanan üç partinin lideri televizyon ekranlarında bir araya geldi.
Turgut Özal, Turgut Sunalp ve Necdet Calp’in karşılıklı tartıştığı açık oturum Türk televizyonlarında yeni bir geleneği başlatıyordu.
Bugün hala ‘köprüyü satma’ tartışmasıyla hatırlanan programda Özal, eski asker yeni siyasetçi rakiplerini oldukça zor durumda bırakmış ve açık oturumun tartışmasız kazananı duruma gelmişti. Program ANAP’ın iktidar yürüyüşünde bir kilometre taşı işlevi gördü.
ANAP iktidarının iyiden iyiye kan kaybederek girdiği 1991 seçimleri öncesi Türkiye tarihinin belki de en ünlü ve renkli açık oturumlarından biri daha gerçekleşti.
Konuklar siyasi tarihin en ünlü siyasileriydi.Adeta bir şampiyonlar ligi olan programın konukları dönemin başbakanı Mesut Yılmaz, Süleyman Demirel, Necmettin Erbakan, Bülent Ecevit, Erdal İnönü ve Doğu Perinçek’ti. Can Okanar’ın moderatörlüğünü yaptığı program oldukça renkli geçti.
Tüm ülkenin ekran başından izlediği programda yılların siyasi kurdu Demirel, Başbakan Mesut Yılmaz’ı oldukça terletmiş, Yılmaz’ın verdiği cevaplar ise seçmeni tam manasıyla tatmin etmemişti.
Doğu Perinçek’in hırçın, Demirel ve Erbakan’ın güvenli, Ecevit ve İnönü’nün sakin, Yılmaz’ın ise oldukça acemi gözüktüğü program çok özel diyaloglara sahne oldu.
Son büyük açık oturum ise bugün birçok insanın aklına gelen 17 yıl önceki ‘Seçim Arenası’ydı.3 Kasım 2002 seçimlerinden önce gerçekleşen son liderler açık oturumu AK Parti lideri Recep Tayyip Erdoğan ve CHP lideri Deniz Baykal arasında gerçekleşti.
Uğur Dündar’ın moderatörlüğünde yapılan yayın Recep Tayyip Erdoğan’ın yasaklı olmasına rağmen AK Parti kurucu üyeliği ve Genel Başkanlığı görevinde bulunması yüzünden Anayasa Mahkemesinde açılan kapatma davası sorusuyla başladı.
Türkiye’yi bir ‘kanun devleti’ olarak nitelendiren Erdoğan’ın ilk cümleleriyse ‘Türkiye’yi kanun devletinden, hukuk devletine dönüştüreceğiz’ oldu. Program bugün birçoğumuza tuhaf gelecek şekilde dostane bir havadaydı.
Öyle ki CHP lideri Deniz Baykal, rakibi Erdoğan’ın önüne konan hukuki engeli ‘yadırganacak bir durum’ diyerek özetledi ve şöyle devam etti “Türkiye’nin önemli bir partisinin genel başkanı pozisyonundaki arkadaşımız milletvekili olamıyor, seçimlere katılamıyor, hükümet sorumluluğunu üstlenme şansı yok ve partinin başında ve göreve devam ediyor.
Bu Türkiye’de hukuk ve siyaset alanında ilişkinin çarpıklığını gösteriyor.Sayın Erdoğan’ın siyasi düşüncelerinden dolayı milletvekili olmasının önüne engel konulmuştur. Bunu doğal karşılamak mümkün değildir. Bu doğru değildir. Türkiye bu yanlışı acil düzeltmelidir.’
İki parti lideri yer yer bazı noktalarda farklı fikirler beyan etseler de tartışmanın harareti hiçbir zaman artmıyor ve liderler birbirlerine esprilerle cevap veriyorlardı. 3 Kasım’da sandıktan çıkan sonuç yeni bir tek parti iktidarına kapı araladı. AK Parti’nin
%34, CHP’nin %19 aldığı seçimde diğer tüm partiler baraj altı kalmış ve AK Parti %66 temsil oranıyla Meclis’te çoğunluğu sağlamıştı .
Ve geldi 16 haziran.Yayın eğer son anda bir azizliğe uğramaz ve gerçekleşirse Binali Yıldırım’a yarayacağa benziyor.
Başa baş giden ancak birkaç puanla İmamoğlu’nun önde olduğu durumu tersine çevirmeye,sandığa gitmeyenleri sandığa çekmeye yeter mi göreceğiz.
Niye yarayacakmış, hiçbirşey değişmez diyenlere birkaç somut ipucu.Bir kere yayını bir TV kanalı yayınlamıyor her kanal alacak istediği gibi verecek.
İster kafasına göre alt yazı yazar,ister beğenmediği yerde sadece görüntüyü verir, sesi keser, yorumcusuna bağlanır,ister o anda olabilecek hayati bir olayın canlı yayınına geçer (İmamoğlu’nun büyük İstanbul mitingine denk gelen olay benzeri). Seçenekleri uzatmak mümkün.
İmamoğlu minderden kaçtı demesinler diye programa katılıyor.Çünkü kendisi Anıtkabir’de imzasını atacak kadar İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı. 31 Mart öncesi böyle bir oturum güzel olabilirdi ama artık seçilen seçilmiş.
Sadece İmamoğlu YSK nın akıl almaz gerekçelerle iptal ettiği mazbatasını tekrar almanın gününü bekliyor.Sonra karşısında sadece Yıldırım olmayacak.
Cumhurbaşkanı dahil o cenahtan herkes.Hatta tarafsız olmak için çırpınırken Yıldırım’ın ekmeğine yağ sürecek olan Küçükkaya bile.
Bostanlı Açıkhava Tiyatrosu’nda sevilen radyo programcısı ve stand-up sanatçısı Mesut Süre’nin “Siz Hepiniz Ben Tek” adlı tek kişilik interaktif gösterisini izledim.
2008 yılından bu yana gerçekleştirdiği “Rabarba” adlı radyo programıyla tanınan, şimdilerde Youtube üzerinden yayınladığı “İlişki Testi” adlı çiftleri ağırladığı programı ile daha geniş kitlelere ulaşan sanatçının gösterisinin adı bende İmamoğlu’nun pazar akşamki durumunu çağrıştırdı ister istemez.