Evet ben, Mustafa Kutlu’yu böyle biliyorum. Buram buram toprak kokar. Onun kitaplarını okuyup da, “Şöyle bir bahçem olsa, çeşit çeşit meyve ağaçları diksem, domatesi biberi dalından tâze koparıp yesem..” demeyen var mıdır?
Sağlık Bakanı Fahreddin Koca, “Evlerinizde Mustafa Kutlu ve Tolstoy’u okuyun” deyince sosyal medya hareketlenmiş. Sosyalist Ali’den, Sır’daki sırdan haberi olmayanlar eleştirmişler. Ne bilsinler Mustafa Kutlu’nun özeleştiri nâmusunu? Beri taraftan, çok iyi bildiğinin havasını atanlar da Mustafa Kutlu’nun câhili.
Dikkatimi çeken birkaç açıklamayı örnek vererek ne demek istediğimi anlatayım.
Diken yazarı Levent Gültekin’e, Kutlu’yu sormuşlar. Çünkü muhâfazakâr câmiayı iyi tanıyormuş. Şöyle anlatmış:
“İslâmcı câmianın önde gelen hikâye yazarlarından biridir. Muhâfazakâr kesimde bilip tanıyanların sevip saygı duyduğu bir şahsiyettir. Yeni Şafak gazetesinde uzun yıllar köşe yazısı da yazmıştır. Öte yandan mevcut iktidara yakınlığı bazı sevenleri tarafından yadırganacak ölçüde ileri bir noktadadır. Son dönemde iktidarla arasına mesâfe koyan, hatta ters düşen birçok yazar çizer ve aydının aksine Kutlu, yakınlığını koruyor.”
Evet Mustafa Kutlu, mevcut iktidara o kadar yakın ki Cumhurbaşkanlığı Kültür-Sanat Ödülü’nü aldığında fesi sâhilde bırakıp atladı, değil mi Levent Bey? Yanlış bilmiyorsam Mustafa Kutlu, kendi mahallesinde ödülü almak için Külliye’ye gitmeyen tek isim. Ödül verilen isimler açıklandığında şöyle bir tahminde bulunmuştum:
“Kutlu, devlet terbiyesi olan bir insan. Ödülü reddetmez ama bir bahâne bulur, almaya da gitmez. Muhakkak ki ödül törenlerindeki, ‘Yürüyüşüne kurban’ türündeki iltifatlara da esef etmiştir. Onun devlet terbiyesinde devlet adamlarına iltifat etmenin de bir âdâbı var.”
Ödülü kabul eden Kutlu, almaya gitmedi. Hastaymış. Oğlunu gönderdi.
İşte Levent Gültekin’in bile bu kadar tanıdığı “Toprak Kokulu Adam”ı hiç tanımayan bâzı muhâlif solcu siteler, gerçekten çok ileri gittiler. TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Rusya’yı vatan kabul eden Nâzım Hikmet’ten şiir okuyunca “Bravo!”; Sağlık Bakanı, bu toprakların âşığı adamı tavsiye edince taşla!
Bu mu sizin vatan aşkınız? Bu mu adâletiniz?
AK Parti Sözcüsü Mâhir Ünal, “Mustafa Kutlu, bu coğrafyanın hikâyecesidir. Bizim hikâyelerimizi anlatır. Bu günlerde hikâyemizi hatırlamak ruhlarımıza iyi gelecektir. Teşekkürler Fahrettin Koca!” demiş.
Mâhir Ünal’ın, atanmışın da seçilmişinde zulmüne, parti ayırd etmeksizin isyan eden Sosyalist Ali hakkında ne düşündüğünü çok merak ettim doğrusu.
......
Şu virüs günlerinde muhâfazakâr kesimin, “Biz ne yaptık da başımıza bunlar geldi? Niye Cenâb-ı Hakk câmileri yüzümüze kapadı?“ diye ciddi bir özeleştiri yapmasını beklerken, “Babacan, parti kurduğu gün geldi”, “Kudümsüz İmamoğlu yüzünden oldu” gibi laflar karşısında nutkum tutuluyor. Mustafa Kutlu’nun, “Yoksulluk içimizde” dediği misâl, virüs zâten içimizde.
Tam da muhâfazakâr kalemlere seslenip, “Veba’yı okuma zamanı!” konulu bir yazı üzerinde çalışıyordum ki Sağlık Bakanı, Mustafa Kutlu ve Tolstoy’u tavsiye etti. Bizim mahalle, “Biz zâten biliyoruz ki” diye hazıroldaymış meğer.
Mâdem “Sosyalist Ali”yi biliyorsak kendi yanlışımıza niye sessiziz? Mâdem “Sır”ı biliyorsak devletteki târikatlerin hâli ne? Mâdem Tolstoy’u biliyorsak eninde sonunda iki metre toprağa sığacağımızı niye unuttuk?
Fahrettin Koca’yı, bu ince tavsiyesi için alkışlıyorum. “İsyan ediyorum, o hâlde varım” diyen Camus’nün Veba’sını tavsiye etse şimşekleri, üzerine çekerdi.
İyi oldu, iyi!
Mustafa Kutlu ve Tolstoy, iyi oldu!
Herkes okumalı!
Herkesin alacağı dersler var.