Kimi zaman hiç arzu edilmeyen olaylar oluyor. Geçtiğimiz günlerde ana muhalefet parti lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na yapılan linç saldırısı gibi… Bu gibi olaylar bazı zamanlar önceden öngörülebiliyor ve ona göre de gereken tedbirler alınıyor… Kimi zaman da öngörülemiyor olmakla beraber alınan tedbirlerin yeterli olmaması dolayısıyla istenmeyen olaylar engellenemiyor…
Bazı olayların olabileceği öngörülememiş olsa dahi, orada bulunan kişilerin konumları ile orada bulunma nedenleri dolayısıyla yetkililer gerekli tedbirleri almak zorundadırlar… Korumanın öncelikli amacı korunan kişiyi akla gelebilecek her türlü tehdit ve kişinin vücut bütünlüğünü bozacak her türlü durumdan korumaktır. İkinci amacı da, korunan kişiyi utandırıcı, rahatsız edici, küçük düşürücü, her türlü kazaya karşı korumak, mahremiyetini, başkaları tarafından duyulmasını istemediği özel hayatına ilişkin bilgileri korumak zorundadır.
Yakın korumada amaç tehlikeleri olmadan önce önlemektir. Temel koruma prensipleri değişmez ancak çağımızın gelişen teknolojisine paralel olarak korumada kullanılan teknikler değişebilir… Korunan kişiler bulundukları konumları nedeniyle değişik ortamlarda bulunmaktadırlar. Bu kişiler nerede bulunursa bulunsunlar, bulundukları yere göre koruma tedbirleri uygulanmalıdır.
Hatta bazı durumlarda, korunan kişiler koruma görevini risk edebilecek işler yapar ve değişik mekânlara girerler. Bu gibi durumlarda da koruma hizmeti eksiksiz yerine getirilmelidir.
Korunan kişilerin maruz kalabilecekleri tehlikeler ve tehditler, yaptıkları görevleri, işleri, sosyal hayatları, günlük yaşantılarındaki iş ve eylemlerine göre farklı olmaktadır.
Dolayısıyla, korunan kişinin ziyarette bulunacağı yerlerde, kişinin güvenliğini tehlikeye düşürme ihtimali olan mevcut ve muhtemel tehlikelerin önceden tespit edilerek, etkisiz hale getirmek veya etkisini en aza indirmek amacıyla ziyaretten önce istihbarı çalışmalar yaptırılır. Yerel güvenlik birimleriyle mutlaka koordinasyon sağlanır.
Yakın korumalar bütün dikkatlerini korudukları kişiye yöneltirler. Her hangi bir saldırı olduğunda da korudukları kişinin etrafında etten duvar örerek canları pahasına kişiyi korurlar… Onların görevi merasim alanında güvenlik tedbiri almak değildir… Fakat o tedbirleri alacak yetkililer ile irtibata geçerek, her hangi bir tehlikenin varlığının söz konusu olup olmadığıyla alınan tedbirlerin yeterli olup olmayacağı yönünde iletişim kurmak zorundadır… Yakın koruma görevlileri gerekli gördüğü zamanlarda güvenlik tedbirlerinin artırılmasını talep ederler…
Hal böyle iken; İçişleri Bakanının “Kılıçdaroğlu’nun koruma amirinin koruma kursu yokmuş. İş takibi yapıyormuş.” gibi açıklamalarının akla mantığa uygunluğu yoktur.
Kılıçdaroğlu’na yapılan linç saldırısının asıl sorumlularının görmezden gelinerek, koruma amirinin sorumlu gösterilmesi bu tür olayların artmasına zemin hazırlar… Zira her polis önemli kişiyi koruma kursu almamış olsa dahi temel koruma prensipleri hakkında eğitimlidir ve nasıl tedbir alacağının bilir… İş takibi konusuna gelince talihsiz bir söylem yerine gereği yapılmalıdır… Yakın korumaların da ihmali olmuş olabilir.
Yeterli görmedikleri güvenlik tedbirlerinin artırılması için ilgili yerlerle iletişime geçtiler mi? Yakın korumalar sayı olarak yeterli miydi? Bunların araştırılması yerine, “ koruma kursunun olup olmaması, iş takibi yapması” gibi söylemlerle bu olayın olmasında koruma amirinin sorumlu gösterilmesi gerçekten şaşırtıcı bir durumdur… İçişleri Bakanına yanlış bilgi vermişlerdir…