İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, belediyelerde yürütülen terör soruşturmaları ile ilgili açıklamalarda bulundu. Bakan Soylu, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun daha önce kendisini aradığını söyledi.
Soylu, İmamoğlu’nun kendisini aradığını iddia ederek, “İmamoğlu saygılarını sunarak beni aramıştır. Bana, ‘CHP Genel Merkezi beni sevmiyor, bana yardımcı olur musunuz’ diye ricası olmuştur” dediğini söyledi.
İmamoğlu ise bu sözlere Twitter’dan şu yanıtı verdi:
*Bakan Soylu “Saygılarımla” diyerek kendisini aradığımı ve yardım istediğimi söylemiş. Bu kuyruklu bir YALAN!
*İstihbarat sende, telefon takibi sende, tüm bilgilere erişme gücün var. Bunu ispat edersen ben, edemezsen sen istifa etmelisin. HODRİ MEYDAN.
İmamoğlu paylaşımına Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı da etiketledi.
BEŞTEPE’DE YAZILMIŞ BİR SENARYO
İmamoğlu, daha sonra yaptığı basın açıklamasında ise konuyla ilgili olarak şunları söyledi:
“Bu Beştepe’de yazılmış bir senaryodur. Ben hiç kimseye ricacı bir telefon açmadım, açmam. Hiç kimseye kendi ailemi şikayet etmem.
Bunu birçok iftirayla karşı tarafı lekelemeyle hayatını geçirmiş, bir günde partisini terk edip başka partiye gittikten sonra 180 derecede sözlerini değiştirmiş insandan anlamasını beklemiyorum.
Bu şahsın zat-ı muhterem şahıs, sayın bakan ‘beni aradı, bana saygılarını sundu ve bu münasebetle bir iş konusunda yardım istedi.’ Ben şaşkınlığın böyle bir yalanla birleştiği bir anı, seviyenin bu kadar düştüğünü görmedim.
TELEFONDA NASIL KONUŞTUĞUMU İYİ BİLİR
Kendisiyle masada bir kez toplantı yaptım. Masa dışında da 2 kez telefonla görüştüğüm doğrudur. Birinde benim çalışma arkadaşlarıma ayar verme girişiminde bulunduğu telefon konuşmamızda kendisine haddini bildirdim.
Diğerinde de İSKİ’ye bir valinin geçiş iznini almak için aradığında yine yalan ve iftirayla dolu cümlelerinde kendisine iade-i cevabımı telefonda verdim. Onun için benim telefonda konuşma biçimimi en iyi bilen bakanlardan birisidir.
Saygı çerçevesinde konuşan her bakanla da nasıl saygılı hitap ettiğimi de yine aynı kabinede bulunan saygın bakanlar da bilir. Onlara sorabilir.
ÇOK MAZLUMUN AHI VAR SENDE
Kendisinin üslubuna hak ettiği şekilde cevabını verdim. Hiçbir belgemize cevap veremedi. Ey sayın bakan acizliğini milletimiz gördü. Sana tavsiyem pılını pırtını topla ceketini al evine git. Daha fazla kendini paralama. Bu zavallılığın üzerinden de ekranlar önünde gözü neredeyse buğulanacak şekilde kendini de mağduriyet sınıfına koyup o sandalyeye oturmaya kalkma. Çok mazlumun ahı var sende.
SOYLU’NUN AÇIKLAMALARI
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun toplantıda yaptığı açıklamadan satırbaşları şöyle:
*26 Kasım’da burada belediyeleriyle irtibatlı çalışanları aldıkları için İstanbul, Mersin, Adana, İzmir, Ayvalık’la ilgili bir İçişleri Bakanlığı’nca yürütülen soruşturma olduğunu ve bunun tamamlanması halinde dosyaların Yargı’ya gönderileceğini söylemiştim.
*Biraz önce İBB Başkanlığı’nın bu konudaki açıklamalarını takip ettik. Herkesin kendisini savunma hakkı vardır. Bu hem doğal bir haktır, hem de demokrasi içinde olması gereken bir gerçekliktir.
*Türkiye 40 yıldır terörle mücadele ediyor. Bu yaşanmışlıklardan öğrendiğimiz bir şey de, terör örgütlerinin meşru alanları kullanmaları, meşru alanlara sızmasıdır.
*Bunun altını çizerek söylüyorum. Dağdaki terörle mücadele ne kadar zorsa, bu ondan biraz daha zordur. Çünkü dağdaki teröristi biliyorsunuz.
*Zaman zaman terörle iltisaklı belediyelere görevlendirmeler yapıldı. Yöneticilere 900 yıla yakın cezalar çıktı.
“BAKANLIĞIMIZDAN 50 BİN KİŞİ ÇIKARILDI”
*Doğu ve güneydoğuda PKK ve KCK ile irtibatlı olduğu tespit edilen belediye başkanları, meclis üyeleri, personel görevden alındılar. FETÖ’den devlete sızmış yaklaşık 165 bin kişi kamudan çıkarıldı. Bizim bakanlığımızdan 50 bini aşkın kişi çıkarıldı.
*Bu devleti tüm terör örgütlerinden temizlemek için ortaya koyduğumuz bir mücadelenin sonucudur.
*Zorlu bir sürecin sonunda kamuyu çok büyük bir şekilde terör örgütlerinden arındırabildik. Bu yüzde 100 müdür; kriptosu var, uykuya yatmış olanı var, hamle yapmayı kendine görev almış olanlar var. Biz bunları sökebilmek için büyük bir çaba ortaya koyuyoruz.
“ANAYASA SORUMLULUK VERİYOR”
*Kamunun kendine ait sorumlulukları vardır. Görev yapanların da sorumlulukları vardır. Anayasa’nın 127’nci maddesi çok açık ve nettir. Yerel yönetimler için bizatihi bize yetki vermiştir.
*Bu soruşturmaları yürütürken elimizde bir rehber olan bir kanun var. Siyasi değerlendirme yapabilirsiniz.
*Ancak şunu söylemem gerekir; eğer doğu ve güneydoğudaki veya FETÖ’yle irtibatlı belediyelerde gereğini yerine getirmemiş olsaydık doğu ve güneydoğunun haline nasıl olurdu?
*Birtakım siyasal saiklerle ve siyasal baskılarla Avrupa’dan ve Türkiye’den bize geri adım attırmaya çalışanlar elbette başarılı olamazlar.
“İMAMOĞLU BENİ ARADI”
*CHP’de kaybettiği itibarı bizlere saldırarak, meseleleri demagojiyle anlatmaya çalışanlar boşuna çırpınış içindedir.
*Bu bahsedilen kişi İmamoğlu saygılarını sunarak beni aramıştır. Bana, ‘CHP Genel Merkezi beni sevmiyor, bana yardımcı olur musunuz’ diye ricası olmuştur.
*Biz ‘kanun ne gerektiriyorsa yaparız’ dedik ve yaptık. İşine geldiğinde alttan almasını bileceksin, diğer taraftan dönüp hakaret edeceksin.
*Elbette belediye başkanlığının sorumluluğu var. Hem terörden uzak durma hem de alet olmama durumu var.
*İBB Başkanı zaman zaman terlemiş, alnını silme zorunda kalmış, kaybettiği itibarı, hizmet yapamadığı için tarihin en başarısız belediye başkanı olarak nitelendirilen, İETT otobüslerini çalıştırmaktan, çöp toplamaktan yoksun böyle bir belediye başkanı elbette ki bunları kapatabilmek için İstanbul’a ilgi açığını kapatabilmek için, yargı kararından bulamadığı mağduriyeti buradan bulacak.
Bu basın toplantısının ortaya koyduğu şudur:
1. Bizim 9 Aralık 2021’de dile getirdiğimiz tüm iddianın ikrarını yapmıştır.
2. Terör örgütleri buraya girmemiştir diyemiyor. KHK ile işten çıkarılanları biz hülle ile işe aldık yalandır demedi.
3. Dağdaki teröristleri ve kamuya girmesi kesinlikle mümkün olmayan kişileri işe almadık diyemedi. Bunların hepsi İBB’ye alındı.
*Bizim kabahatimiz ne, 9 Aralık 2021’de hayati yalanla malul olan Özgür Özel, bana bir sataşmada bulundu. İstihbarat elimizde olduğu için soruşturma izni verdik ve başladı.
*Sözde değer ailelerinden alınanları ‘Almadım’ dememiştir. Biz bu soruşturmayı sadece İBB’ye yapmadık, tüm belediyelerde yaptık.
“SABAH ÇOK YALAN DİNLEDİNİZ”
*Toplam soruşturulan dönemde 25 bin kişi işe alındı. 1668 kişi soruşturuldu. Bunn 1163 kişi için irtibatı ve iltisakı var ama belediyede işe girmeye engel olmadığı için incelemeye alınmadı. 505 kişinin tamamı kendi döneminde alınmış ve kayıtları görev yapmasına engeldir. 21 kişi daha ayrıldı.
*Sabah çok yalan dinlediniz. Hiçbir yerinde işe almadık diye cümle kurmadı. Sözde değer ailelerinden, KHK’lılardan alındı mı alındı.
*Geçen yıl o tarihten itibaren 1 yıl süren soruşturma yaptık. Bu soruşturmayı 8 kişilik müfettiş heyetiyle yaptık.
“YETKİMİZ OLSA BİZ ATARDIK”
*Atma yetkimiz olsa biz atardık. Bu kişileri alırken referansınız nelerdi? Hangi yetenekleri dolayısıyla aldınız, bunları kim önerdi. CV bile istemediniz mi?
*AYM kararını öne sürüyorlar, AYM kararı sonrası biz eleman almadık mı? Devletin kendine ait mekanizması vardır. Süreci araştırmak bizim sorumluluğumuzdu.
*’Benden önceki dönemde de vardı’ diyor. Bu soruşturma 1.1.2019’dan itibaren 3 yıl yapıldı. 1668 kişinin 191’i Mevlüt Uysal, 50 kişi de İstanbul Valisi döneminde alınmış. Bunların 191 ve 50 kişisi tamamen incelenmiş, işe girme engeli olmadığı görülmüş.
*İmamoğlu döneminde 920 kişinin istihbarı kayıtları görülmüş ama onların da işe girmeye engel durumu olmadığı görülmüş.
*İBB’nin yasladığı 505 kişiyi güya yanındaki 3-5 aklıevvelin söylediği sözlere dayanak olarak ‘Ben aldım, benden öncekiler de yaptılar’ demek aymazlıktır. Terinizi silebilirsiniz ama yüzünüzün karalığını silemezsiniz.
*505 kişinin işe girmesinde engel vardır. Kendi suçunu örtbas etmek için belediye çalışanlarını kalkan yapmak ayıptır. Bu dosyalar sizden istendi.
*İmamoğlu, ‘gökkubbeyi başınıza yıkarım’ diyerek yargıyı tehdit etti. Ama sonra ‘Ben bu lafı yargıya değil, Süleyman Soylu’ya söyledim’ diyebilir.
*Bizim terörle mücadelemiz hoşuna gitmiyor, bizi beğenmiyor olabilir. Bizi Cumhurbaşkanımıza, partimize şikayet ediyor.
*Kendi üzerine vazife olmayan her şeyi yapıyor ama bir tek kendi işini yapmıyor. Ben güvenlik sorunuyum ama PKK için güvenlik sorunuyum.