Suriye'deki yeni hükümetin kurulması ve bu hükümetin Türkiye ile deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasına yönelik anlaşmalar yapma ihtimali, Akdeniz'deki dengeleri değiştirmeye başladı. Bu gelişme, Türkiye için yeni fırsatlar doğururken, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nde büyük bir endişe yarattı.
Yunanistan’ın Endişeleri Derinleşiyor
Yunanistan, Türkiye’nin geçmişte sorun yaşadığı ülkelerle iş birliği yaparak Doğu Akdeniz’de Türkiye’ye karşı bir cephe kurma çabalarına devam ediyordu. Ancak Suriye’deki son gelişmeler, bu stratejiyi sekteye uğratmış gibi görünüyor. Yunanistan’da yayınlanan Kathimerini Gazetesi’nde yer alan bir analizde, “En kötü senaryo, Suriye’nin Türkiye ile ve hatta yalnızca Ankara tarafından tanınan Kuzey Kıbrıs yönetimiyle deniz yetki alanı anlaşması yapması olacaktır” ifadelerine yer verildi. Ayrıca, analizde, Yunanistan’ın iki temel endişesi vurgulandı: Türkiye’nin Suriye’ye müdahalesinin Yunan-Türkiye ilişkilerini nasıl etkileyeceği ve bu gelişmelerin milyonlarca Suriyeli mültecinin geri dönmesine yol açıp açmayacağı.
Mısır ile Türkiye Arasındaki Endişeler
Türkiye ile Libya arasında Akdeniz’de deniz yetki alanlarının sınırlandırılması anlaşması, 27 Kasım 2019 tarihinde imzalanmıştı ve Birleşmiş Milletler (BM) tarafından 30 Eylül 2022'de tescil edilmiştir. Ancak, Türkiye ile Mısır arasındaki deniz yetki alanlarıyla ilgili çalışmalar, siyasi ilişkilerdeki kopukluk nedeniyle henüz tamamlanamamıştır. Bu durum, özellikle Mısır’ın Akdeniz’deki stratejik çıkarları açısından büyük bir belirsizlik yaratmaktadır.KKTC’NİN KONUMUNU GÜÇLENDİRDİ
İtalya’da yayınlanan Notizie Geopolitiche gazetesindeki ‘Erdoğan’ın Zaferi: Suriye Denizine Erişim KKTC’yi Güçlendiriyor’ başlıklı analizde şu ifadelere yer verildi: “Beşar Esad rejiminin beklenmedik şekilde çöküşü, Rusya ve İran’ın Doğu Akdeniz’deki etkisini azaltırken, Türkiye’nin bölgedeki nüfuzunu artırdı. Türkiye’nin bu stratejisi, 1974’ten bu yana uluslararası toplum tarafından tanınmayan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin konumunu güçlendirme hedefine de hizmet etti.”‘OLUMLU BİR GELİŞME OLUR’
Başkent Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Programı Öğretim Üyesi Profesör Hasan Ünal:“Bir anlaşma yapılabilmesi için Suriye’deki yönetimin uluslararası meşruiyet kazanması, BM’de kabul edilmesi gerekir. Bu aşamadan sonra Türkiye’nin deniz yetki anlaşması için atacağı bir adım, olumlu bir gelişme olur. Bu anlaşma, Türkiye için de Suriye için de iyi olur. Ama Akdeniz’de denklemi değiştirmez. Biz, Kıbrıs adasının Türkiye’nin açık denizlere çıkmasını engellemeyecek bir ada olması gerektiğini değerlendiriyoruz. Esas kritik adım Kıbrıs konusunda olmalı.”‘YENİ JEOPOLİTİK İNŞASI’
Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi Başkanı Profesör Mehmet Seyfettin Erol: “ABD’nin EastMed’den desteğini çekmesi sonrası büyük bir hayal kırıklığına uğrayan Yunanistan-GKRY, Türkiye’nin Suriye’deki başarılı siyasetinin daha bölgesel bir işbirliği boyutu kazanacağı ve bunun da bölgedeki diğer ülkeler kadar, ABD tarafından da destekleneceğini tarihsel Türk yayılmacılığı korkusu iddiaları üzerinden engellemeye yönelik kamuoyu oluşturmaya çalışıyor. Yunanistan açısından kötü, fakat bölge açısından önemli iyi bir senaryosu olarak da kabul edilebilecek bu süreçte elbette tüm devletlerin daha kazançlı olacağı bir deniz yetki anlaşması süreci kaçınılmazdır ve bu sürece Suriye’nin de dahil edilmesiyle birlikte Doğu Akdeniz-Ortadoğu merkezli bir yeni jeopolitik inşası daha da hız kazanacaktır.”‘ZAMAN LEHİMİZE DÖNDÜ’
Emekli Tümamiral Cem Gürdeniz: “Suriye’de yeni yönetim meşru hükümet pozisyonuna geçer, BM’de kabul edilen bir hükümet haline gelirse Türkiye ile Suriye arasında Libya ile olduğu gibi bir anlaşma yapılması harika bir gelişme olur. Suriye ile yapılacak bir MEB anlaşması ile çıkabilecek sorunlar da çözülmüş olur. GKRY ile anlaşma yapan Mısır, tuzağa düşerek çok ciddi bir deniz yetki alanı kaybetti. GKRY, aynı üç kağıdı Suriye’ye yapmak istiyordu. Ama zaman Türkiye’nin lehine döndü.”