NURAY BAŞARAN
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nı her gün yazsak yeridir. Zira yıllardır buradaki uygulamalarda ilginç, hatta zaman zaman traji komik , büyük suiistimaller ile iddialar birikmiş.. Kimse de dokunmamış!
Yaklaşık 3 milyon çiftçiye rağmen ülkemizde , tarımın ne hale geldiğini bugün hem patlıcan- biber kuyrukları ile hayvan ithalatı mecburiyeti elbette açıklıyor.
Çözüm üretilmiyor mu? Elbette üretenler oluyor zaman zaman. Ama…
Ne yazık ki , sorunları çözmek için üretilen yeni projelerdeki istismarlar da, bir o kadar vahim. Ve tüm bunların üzerine tuz- biber olduğu da bir o kadar gerçek…
İşte size bunlardan bir örnek daha:
2002 yılında başlayan, Türkiye’nin Tarımının tüm emarını çekip çözüm üreten proje, kimsenin işine gelmediği için, onca harcanan paraya rağmen çoktan rafa kaldırıldı.
Oysa ne zorluklarla hayata geçmişti, ne emekler verilmişti…Ne paralar harcanmıştı…
Evet evet , TARBİL’den bahsediyoruz.
Üstelik de bu projenin olmazsa olmaz eğitimi için, - dönemin bakanının yakınlarına ait oteller boş kalmasın diye- erkenden eğitim planlanmıştı.
Ve bu kadar önemli ve milli bir proje, ancak bu kadar ‘eğitim(!)’ ile donatılabilirdi.
O dönem medyaya sadece ‘dansöz oynatıldı’ diye yansıyan bu ‘eğitim(!)’ dillere destan bir şekilde olmuştu.
Ancak bu eğitimin ‘büyüklüğü’ (!) sadece dansözden ibaret değildi.
Neden mi?
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Eğitim Yayım ve Yayınlar Dairesi Başkanlığı Kasım ve Aralık aylarında birden bire 5 yıldızlı iki lüks otelde hizmet içi eğitim planlandı.
Ve bu eğitimin gerekçesi de ; TARBİL Projesi kapsamında 10 bin kişiye dağıtılacak tabletler ile ilgili 10 bin kişinin eğitimini öngörüyordu.
Bu kadar yatırım yapılan ve hala daha Türk Tarımının kurtuluşu için reçete durumundaki önemli projeler arasında olmasına rağmen atıl bir şekilde rafa kaldırılan bu projenin, nasıl hiç edildiğini bu eğitim programı da aslında açıklıyor.
Zira bu öyle bir eğitim olacaktı ki, dillere destan olacak ve hiç unutulmayacaktı!
Her ne kadar o dönemde medyaya ‘ Tarım Bakanlığının eğitim programında dansöz oynatıldı’ diye yansıdıysa da, aslında dansözden de büyük oynayanlar ve eğitim adı altında kıvıranlar vardı..
Zira ilk hedef; mevsim nedeniyle boş olan ve müşterisiz kalan (o dönemin bakanının yakınlarına ait olduğu söylenen otellerin) o sırada müşteri ihtiyacının giderilmesi olunca , eğitim için işler de farklı işleyecekti.
Amaç boş kalan otelleri doldurmak olunca, imdada da bakan yetişecekti. Ve hali hazırda 10 bin kişilik portföyü olan TARBİL ‘deki eğitime tabii tutulacak kadrolar, derhal ‘eğitim’ için otele göndererek sorunu çözecekti…
Ve, 3-4 gün içinde ‘acil’ kodu ile eğitim kararı alındı. Otellere rezervasyon yapıldı.
Başta eğitimi verecek olan hocalar olmak üzere, programa herkes nasıl yetişeceğini kara kara düşünecek ama herkes yetişebildiği ölçüde katılım sağlayacaktı.
Fakat o da ne? Küçük (!) bir sorun vardı.
Zira, proje kapsamında eğitimin nedeni olan tabletler henüz ortada yoktu…
Ama amacı tabletleri kullanmayı öğretmek ve tanıtmak olan program ve eğitim, tabletsiz de olsa yapılacaktı.
Ve eğitim süresince hiç kimsenin tableti yoktu…
Ama tablet olmasa da eğitimi (!)oldu.
Ve olmayan tabletlerin nasıl kullanılacağının eğitimi verildi.
Zaten çok değil, 1 yıl sonra da tabletler verilecekti (!)…1 yıl o kadar da uzun bir süre değildi.
Üstelik bu bilgiler unutulmasın diye, eğitime gelenlere unutamayacakları dansözlü bir program da yapılmıştı!
Dansözle eğlenenler de, 1 yıl sonra temin edilen tabletler sayesinde eğitimlerini tamamlayabilmişti.
Dansöz skandalını ise bakanlık yetkilileri , ‘bizim dışımızda otelin tasarrufu ‘ olarak açıklayacaklardı…
‘Oteller kış günü bu kadar müşteri bulunca sevinçlerinden oynatmışlardır‘ diye yorum yapılabilirdi ama bu da otellerin konseptine uygun değildi.
Zira seçilen otellerden birisi, İngiliz kültürünü temsil eden Queen Elizabeth Elite Suite Hotel Spa, diğeri de Fransız kültürünü temsil eden Le Chateau De Prestige Hotel adını taşıyordu.
Tüm bu uygulamalar ise tarımı teslim ettiğimiz kişilerin tarıma ne kadar Fransız olduklarının en önemli örnekleriydi!!!
Maalesef örnekler çok. Ama bugün gelinen noktada; artık filenin doldurulamadığı anda imdada tanzim satışlar oluşturarak vatandaşa sebze yetiştirmeye çalışan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a seslenmeden edemeyeceğim:
Ey uzun ve yalnız adam! ‘Racon’ bakan değişikliği ile kesilmiş gibi görünse de, bundan sonrasının denetimi nasıl olacak? Kime hangi kriterler ile sorumluluk yüklenecek? Yeni sistemin, denetim mekanizmaları nasıl gerçekleşecek? Zira tarımın geldiği durumun hikayesinde, daha bir çok örnekler ile anlatılacak, soruşturmak mecburiyetinde olunacak konular ve alanlar var.
Yazmaya devam edeceğim.