Tunuslu genç yönetmen Eric es-Sehiri, 33. Uluslararası Kartaca Film Festivalinde 3’üncülük ödülü alan “İncir Ağacının Altında” filminin Tunus’un gerçeklerini yansıtan bir ayna olduğunu söyledi.
Tunus’ta 29 Ekim ile 5 Kasım arasında düzenlenen 33. Uluslararası Kartaca Film Festivali'ne 2021 yapımı “İncir Ağacının Altında” filmiyle yarışmacı olarak katılan 30 yaşındaki Tunuslu yönetmen Sehiri, Tunus’un orta kesiminde yaşayan tarım işçilerini anlatan filmini AA muhabirine değerlendirdi.
2011 yılından bu yana toplumsal konulara eğilen filmler çeken Sehiri, 3’ü kısa metrajlı olmak üzere toplam 7 film yönetti. 2018 yılında yönettiği “Demiryolu” belgeseli ile uluslararası film festivallerine katıldı.
“İncir Ağacının Altında" filmiyle, zor koşullarda yaşayan Tunuslu çiftçilerin ve tarım işçilerinin hayatını dışarıdan biri olarak izlediğini ve filminde bu insanların günlük yaşamlarını ele aldığını belirten Sehiri, bu yüzden filminde sevinç, hüzün, öfke, yorgunluk gibi hayattaki tüm duyguların yanı sıra hayallerin ve hırsların da yer aldığını söyledi.
Filmdeki karakterler gerçek hayattan
Filmde oynayan karakterlerin yapıta daha gerçekçi bir boyut kazandırması için oyunculuk eğitimi almayan, hayatlarında ilk defa kamera karşına çıkan oyunculardan oluştuğunu kaydeden Sehiri, “Filmimdeki karakterler gerçek hayattan ve filmin geçtiği bölgede yaşayan, bölgenin lehçesini konuşan yerel halktan oluşuyor. Hayatın her alanında yaşananları resmeden İncir Ağacının Altında, Tunus’un gerçekliğini yansıtan bir ayna, minyatür bir Tunus.” değerlendirmesinde bulundu.
Filmlerinin uluslararası festivallerde de ödül aldığını hatırlatan Sehiri, “Venedik Film Festivali’nde ve Belçika’da düzenlenen Namur Film Festivali’nde ödül aldım, Cannes Film Festivali'ne katıldım. Ancak kendi ülkemde Kartaca Film Festivali'nden aldığım ödül beni daha çok sevindirdi. Uluslararası festivallerde de ödül kazanmama rağmen, kendi vatanında ödül almanın hissi çok daha farklı.” diye konuştu.
Film çekimi sırasında senaryonun sahadaki değişikliklerden etkilendiğini vugulayan Sehiri, “Film aracılığıyla kırsalda tarım sektöründe çalışan genç işçilerin hayatlarına odaklanmak istedim. Klasik anlamda bir film olduğunu söyleyemem. Çünkü çekimler sırasında senaryoda olmayan birçok değişiklik yapmak zorunda kaldık. Çekim süreciyle bağlantılı olarak bazı sahneleri ekliyor bazı sahneleri senaryodan çıkarıyorduk. Ömrünün uzun bir süresini orda tarım işçisi olarak geçiren insanlarla çalışmak bakış açımızı değiştirmemize neden oldu.” ifadelerini kullandı.
“Kırsaldaki yaşama yeni bir bakış açısı getirmek istedim”
Filmde yerel lehçeyi en iyi çocukların kullandığını bu yüzden Silyana kentinin Kasra beldesinde gerçekleştirdikleri çekimlerde belde sakinlerinin çocuklarının da filmde yer aldığını ifade eden Sehiri, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
“Kırsaldaki yaşama yeni bir bakış açısı getirmeye çalıştım. Kırsaldaki yaşantının sadece yoksulluk ve ihtiyaçlar üzerine kurulmadığını, onların aynı zamanda aşklarının, duygularının ve hikayelerinin de olduğunu göstermek istedim. Bu yüzden dramatik açıdan en çok duygular ve doğal yaşantıya odaklandım. Bunu sağlamanın en doğru yolu, bölgedeki insanlarla çalışmaktı. Tabi gençlerin yanı sıra çocuklara da seslerini duyurabilecekleri bir şans vermek için filmimde onlara da yer açtım.”
İlk defa kamera karşısına geçen oyuncularla çalışmanın zorluklarından da bahseden Sehiri, “İlk defa kamera karşısına çıkan oyunculara sinema dünyası garip geldi, bu yüzden ilk başlarda bocaladılar, fakat sonradan kendilerini oynadıklarını fark ettikleri için yavaş yavaş ortama uyum sağladılar. Oyuncularla beraber küçük bir aile gibi birbirimize destek olarak çekimlerimizi tamamladık.” dedi.
“Filmimde tarım işçilerinin gündelik hayatını işledim”
“İncir Ağacının Altında” filmiyle tarım işçilerinin gündelik hayatlarında yaşadıkları ayrıntıları sade bir dille anlatmaya çalıştığını vurgulayan Sehiri, “Film tarım işçilerinin zorlu çalışma koşullarına ışık tutuyor. Köylü kadınların uzun yıllar boyunca tarlalara giderken devrilen traktörlerin ya da kamyonların altında ezilmelerini duyduk. Biz bu zorlukların yanı sıra konuyu daha öznel bir açıdan ele almak istedik. Hikayesini duyduğumuz bu insanların, çalışma zorluklarını, ıstıraplarını, neşelerini, insan ilişkilerini, aşklarını, öfkelerini ve sanata bakışlarını en ince ayrıntısına kadar işlemeye çalıştık.” diye konuştu.
Filminde incir ağacını seçmesinin de nedeni olduğunun altını çizen Sehiri, şunları aktardı:
“Filmimde incir ağacını seçmemin birçok nedeni var. İncir ağacı, dayanıklı ve güçlü olmasına rağmen meyveleri yumuşacık ve narin. Meyveleri toplanırken ve kasalara dizerken yumuşak davranılması gerekiyor. Gölgesinde tüm gün oturabilirsiniz, kesinlikle normal hayattan uzakta başka bir dünyada yaşadığınız hissi verecek. Bazen boğulduğunuzu hissetseniz de bırakıp gidemezsiniz, aynı hayat gibi.”