Bursa'nın İznik ile Yenişehir ilçeleri arasında kalan Kirazlıyayla mevkiinde bir tarlanın ortasında bulunan ve İznik Müze Müdürlüğü tarafından tescil edilen 2 bin yıllık kaya mezarın Romalı bir bürokrat ve ailesine ait olduğu ortaya çıktı.
ZENGİN VE SOYLULAR İÇİN YAPILMIŞ OLABİLİR
Devasa kayanın içi oyularak yapılan mezarın iç kısmında ve dışında oyularak ve o dönemden kalma orijinal boya ile mezarın kimlere ait olduğu yazıtlar bulunuyor. Mezarın 4 kişilik 'Primigenus' ailesine ait olduğu ve o kişinin de asil bir Romalı aile olan ve bürokrasi ile uğraşan kişiler olduğu anlaşıldı. Mezarın yaklaşık 6 metreye 4 metre olduğu, o dönem için bu tür mezarların ancak zengin ve soylular tarafından yaptırılabileceği belirtildi.
YAZITLAR UZMANLAR TARAFINDAN TERCÜME EDİLDİ
Uzmanlar tarafından tercüme edilen yazıtlarda, "Oğlumuz P. Clodius Anthus ve çocukları için bir lahit. P. Clodius Primigenus'un mezar sahası. Clodia Calliste'ye annesi Prima ile birlikte bir lahit. Oğlumuz P. Servilius Quirinalis'e karısı ve çocuklarıyla birlikte iki lahit" yazdığı tespit edildi.
AİLE FERTLERİNİN İSİMLERİ DE YAZIYOR
İznik Müzesi eski Müdürü Taylan Sevil, kaya mezarın heyecan verici olduğunu dile getirerek, "Şu an görmüş olduğunuz kaya mezarı Roma döneminden kalmadır. Kitabeden burada soylu bir aile olduğu anlaşılan Primigenus'a ait olduğu anlaşılmaktadır. Erken Hristiyanlık dönemi de diyebileceğimiz zamanda yapılmış mezardır. Buradaki yazılardan gördüğümüz gibi aile fertlerinin de isimleri yazmaktadır. O döneme ait orijinal kırmızı boyalar hala görülebilmektedir. Yöremizde, kaya mezarları oldukça yaygındır. Bu dünyada Romanya ve Bursa İznik'te bu yapıtlar son derece fazladır. Bunun dışındaki bölgelerde bunlara pek rastlanmaz. Bu tür mezar odaları Hristiyanlığın eski dönemlerinde, bu dini kabul etmiş halklar, Paganlar tarafından takibata uğruyordu. Böylece gerek ibadetlerini, gerekse mezarlarını gözden ırak, görülmeyen yerlere yapmaktaydılar" dedi.
Bu devasa yapılar o dönemde soylu, zengin aileler tarafından yaptırılabildiğini işaret eden Taylan Sevil, "Günümüzde düşünürsek, Osmanlı döneminin türbeleri, Selçuklu'nun kümbetleri gibi. Adeta aile kabristanları diyebiliriz. Sıradan halk basit yerlerde gömülüyordu. Soylu aileler böyle büyük masraflara girerek yaptırıyordu. Bunlar tarihi, arkeolojik belgelerde korunması gerekmektedir" diye konuştu.