Dikenin haberine göre, 25 Kasım Kadına Şiddete Karşı Mücadele Günü’nde İstanbul Taksim’de düzenlenen yürüyüşe katılan 20 kadın hakkında ‘cumhurbaşkanına hakaret’ ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet suçlamalarıyla soruşturma açıldı. Kadınlardan üçü gözaltı kararı bulunmamasına rağmen evden alınıp zorla ifadeye götürüldü. Kadınlar savcılık ifadelerinin ardından serbest bırakıldı.
‘Cumhurbaşkanına hakaret’ suçlamasının gerekçesi, eylemde atılan, “Tayyip kaç kaç kaç kadınlar geliyor”, ve “Zıpla zıpla, zıplamayan Tayyip’tir” sloganları.
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde her yıl olduğu gibi geçen yıl da çok sayıda kadın İstanbul Taksim’de bir araya gelerek yürüyüş düzenlemişti. Polis, yürüyüşe izin vermeyerek İstiklal Caddesi’ni barikatlarla kapatırken caddede yürümek ve basın açıklaması yapmak isteyen kadınlara biber gazı sıkılmıştı.
İki ay sonra ‘zorla götürülme’
Aradan geçen iki ayın ardından 20 kadın hakkında savcılık tarafından soruşturma başlatıldı. Kadın Savunması üyesi üç kadın bu sabah evinde gözaltına alındı.
Kadın Savunması’ndan Nevruz Tuğçe Çelik, “Arkadaşlarımız sabah saatlerinde savcılığın talimatıyla emniyete ifadeye götürüldü. Suçlama ‘cumhurbaşkanına hakaret’ ve 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet olarak belirtildi. Bir kadın arkadaşımızın daha evine gidilmiş. 18 yaşından küçük olduğu için onu doğrudan ifadeye çağırmışlar” dedi.
Kadınlar emniyetteki ifadelerinde, anayasal gösteri ve yürüyüş hakkını kullandığını, protesto gösterisi ve sloganların da bu kapsamda yer aldığını ifade etti.
‘Kadınların eylemleri suçlaştırılmaya çalışılıyor’
Gözaltına alınan kadınların avukatı Fulya Dağlı, gözaltı kararı bulunmamasına rağmen ifadeye çağrılan kadınların evden alınarak zorla Vatan Caddesi’ndeki İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ götürüldüğünü belirtti.
Dağlı, 25 Kasım’a yönelik açılan soruşturmanın politik bir tercih olduğunu ifade ederek şunları söyledi: “İktidarın İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesini de içeren, kadın düşmanı saldırılarının bir parçası bu soruşturma. Şiddetle mücadeleye dair kadın hareketinin yaptığı eylemler suçlaştırılmaya çalışıyor. Eylemin kendisi ve sloganların içeriği suç teşkil etmemesine rağmen mevcut hukuk bükülerek, kadınlar bastırılmaya çalışılıyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararında, şu an ülkemizde sıklıkla uygulanan ‘cumhurbaşkanına hakaret’ suçlamasıyla ilgili olarak, ‘aslında böyle bir suç tanımının yapılamayacağı, yöneticilerin çeşitli eleştirileri taşıma zorunluluğunun herhangi bir yurttaştan daha yüksek olduğu’ belirtildi.”
‘Saldırılar kadınların öfkesini artırıyor’
Dağlı şöyle devam etti: “Kadınlara ve haklarına yönelik süre giden bu saldırılar her bir kadının hem kolektif hem bireysel öfkesini artırıyor çünkü can güvenliğini riske atan uygulamalar bunlar. Medeni haklara yönelik bu saldırılar ‘Sizler eşit yurttaş statüsünde değilsiniz artık’ demek. Tüm bunlar kadınlar açısından, zaten var olan en geniş eleştiri, eylem hakkını doğuruyor. Bunun engellenmeye çalışılması ise baskı aracıdır.”