TBMM Adalet Komisyonu Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Cüneyt Yüksel, Avrupa Birliği Karma Parlamento Komisyonu Eş Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili İsmail Emrah Karayel, Anayasa Komisyonu Üyesi ve AK Parti Denizli Milletvekili Cahit Özkan ile Meclis'te basın toplantısı düzenledi.
UCM'in bir devlet yahut hükümet başkanı hakkında tutuklama kararı vermesinin sadece 3 kez ve çok ciddi insancıl hukuk ihlallerinin varlığı durumunda gerçekleştiğini anlatan Yüksel, bu bakımdan talebi tarihi bir adım olarak nitelendirdi.
Cüneyt Yüksel, "İsrail'in Filistin'e yönelik 75 yıllık 'apartheid', 56 yıllık işgal ve 16 yıllık abluka politikaları, başlangıcından bu yana Filistin topraklarının sömürgeleştirilmesi ve ilhak edilmesi amacını gütmüş ve Filistin halkının temel haklarını çiğneyecek şekilde hukuk dışı yerleşimcilere sürekli alan açan bir rejim dayatmıştır. UCM Savcılığının İsrail'in en üst düzeyindeki yetkililerine yönelik bu adımı, günümüzde tüm vahşetiyle süren İsrail'in zulüm, işgal ve baskı rejimine karşı uluslararası hukuk çerçevesinde ortaya konmuş en ciddi girişimlerden biridir." diye konuştu.
UCM Savcılığının bu girişimini İsrail tarafından katledilen, yerlerinden edilen, soykırıma maruz bırakılan Filistin halkının haklarının teslimi için gecikmiş bir adım olmakla birlikte olumlu karşıladıklarını dile getiren Yüksel, "Zira İsrail'in 227 gündür yürüttüğü soykırımda toplam 35 bin 562 Filistinli kardeşimiz şehit edilmiş, 80 binin üzerinde kardeşimiz yaralanmıştır." ifadesini kullandı.
"En büyük nedeni İsrail'de ve dünya kamuoyundaki 'cezasızlık' algısı"
Adalet Komisyonu Başkanı Yüksel, UCM Savcılığının, tüm iddialarını görgü tanıklarıyla yapılan görüşmeler, teyitlenmiş video, fotoğraf, ses materyalleri, uydu görüntüleri ve fail olduğu iddia edilen grubun ifadeleri de dahil olmak üzere toplanan kanıtlarla desteklediğini anlatarak, "Tüm bu deliller İsrail'in, ülkenin her yerindeki sivil nüfusu kasıtlı ve sistematik olarak insanın hayatta kalması için vazgeçilmez ihtiyaçlardan mahrum bıraktığını göstermektedir." dedi.
Meşru müdafaa hakkının, hiçbir surette İsrail'i veya herhangi bir devleti, uluslararası insancıl hukuka uyma yükümlülüğünden kurtarmadığına dikkati çeken Yüksel, "İsrail'in Gazze'de sözüm ona askeri hedeflere ulaşmak için seçtiği yöntemler; yani kasten ölüme, açlığa, büyük acılara ve sivil halkın vücuduna veya sağlığına ciddi şekilde zarar vermesi hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak şekilde suçtur." diye konuştu.
UCM Savcılığının tutuklama emri başvurusu kararının, tarafsız bir grup uluslararası hukukçudan oluşan bir uzman heyet tarafından desteklendiğini anlatan Yüksel, sözlerini şöyle sürdürdü:
"UCM Savcılığı, attığı bu adımla kendisine yönelik kurulan kabul edilemez baskılara da boyun eğmediğini göstererek, uluslararası hukukun ve mahkemelerin itibarını muhafaza etmek adına doğru olanı yapmıştır. Şimdi UCM'nin tüm organlarının çalışmalarını tam bağımsızlık ve tarafsızlıkla yürütmelerine izin verilmesi kritik önem taşımaktadır. Tüm dünyaya hukuk dersi vermeye kalkanların, İsrail zulmünü müdafaa etmek adına UCM Savcılığına yönelik kapalı kapılar ardındaki baskılarını ibretle ve esefle gördük. UCM'nin yetkililerini engellemeye, korkutmaya veya uygunsuz şekilde etkilemeye yönelik tüm girişimler derhal durdurulmalıdır."
Uluslararası hukuku icra eden makamların, Netanyahu ve onun hamiliğini üstlenenlerin tehditlerine kulak asmamalarını isteyen Yüksel, "İsrail'in bahse konu savaş suçları, insanlığa karşı suçlar ve soykırım fiillerini bugüne kadar fütursuzca işlemesinin en büyük nedeni İsrail'de ve dünya kamuoyundaki 'cezasızlık' algısıdır. Bu algının ortadan kaldırılması için UCM, Uluslararası Adalet Divanı (UAD) gibi uluslararası mahkemeler adli kararlar aldıktan sonra bu kararların etkili bir şekilde icrası için küresel sistemin hızlı harekete geçip İsrail'i ve bu suçları işleyenleri cezalandırması gerekmektedir." ifadelerini kullandı.
"Aşağı yukarı bir aylık zaman diliminde çıkarılmasını öngörüyoruz"
Komisyon Başkanı Yüksel, UCM Savcılığının başvurusunun, Ön Yargılama Dairesi'nin, Savcı tarafından sunulan delilleri veya diğer bilgileri değerlendirip failler hakkında tutuklama müzekkeresi çıkartacağını ümit ettiklerini dile getirerek, "Bunun, aşağı yukarı bir aylık zaman diliminde çıkarılmasını öngörüyoruz. Söz konusu tutuklama kararının çıkması durumunda Netanyahu ve diğer üst düzey yetkililerin UCM'ye taraf 124 ülkeye seyahat etmesi durumunda yakalanıp UCM'ye teslim edilmesi söz konusu olabilecektir. Hatta Türkiye'nin de dahil olduğu UCM'ye taraf olmayan devletler içerisinden de bu kişilerin ziyaret etmesi durumunda yakalama kararını infaz etmek isteyecek ülkeler çıkabilecektir." dedi.
Bundan sonraki süreçte, İsrail'in, hukuk önünde mahkumiyetinin sağlanabilmesi için çalışmalarını kararlılıkla sürdüreceklerini belirten Yüksel, UCM'nin de bu prensiple hareket edeceğini umut ettiklerini dile getirdi.
Yüksel, Türkiye'nin, UAD'de İsrail'e karşı açılmış olan soykırım davasına resmen müdahil olarak katılmak amacıyla başvuru sürecine girdiğini de anımsatarak, "Türkiye olarak, Filistin ve Gazze'de işlenen soykırımın durdurulması, ateşkesin sağlanması, kalıcı barışın tesis edilmesi için mücadelemize devam edeceğiz. Savaş ve soykırım suçu işleyen İsrail'e karşı gerek söz gerekse de eylemle tepki veren herkese destek olmaya devam edeceğiz. Direnen Filistin halkıyla beraber olduğumuzu ve İsrail'in hak ettiği cezayla karşılaşması için yapılması gerekenleri her platformda dile getirmeyi sürdüreceğiz." ifadelerini kullandı.