Hemşehri aynı yerde doğmuş ya da yaşamış kişilerin birbirine göre durumunu ifade eden toplumsal bir ilişki. Ancak Fatsa kökenli bu iki kişinin ilişkisi zamanında kanlı bıçaklıydı. Önce Terzi Fikri’den söz edelim.
Terzi Fikri (Fikri Sönmez) 1938’de Ordu’nun Fatsa ilçesine bağlı Kabakdağı köyünde doğdu. Yoksul bir çocukluk geçirdi. İlkokul sonrası bir terzinin yanında çırak olarak çalışmaya başladı. 1972’de THKP-C davasından yargılandı. Mahir Çayan ve yoldaşlarının Maltepe Askeri Cezaevi’nden kaçışı sonrası Karadeniz’e geçmelerine yardımcı olmakla suçlandı. 2 yıl kadar tutuklu yargılandıktan sonra 1974’te afla serbest kaldı.1979’da Fatsa’da CHP, AP ve MSP’nin iki katı oy alarak bağımsız belediye başkanı seçildi. Fatsa’yı halk komiteleriyle yönetmeye başladı. Komitelerle birlikte “Çamura son kampanyası, “Fatsa Halk Kültür Şenliği” gibi etkinlikler düzenledi. İlçede yol, su, kanalizasyon gibi sorunların halkın katılımıyla çözülmesi için adımlar attı. Geniş köylü kitlesinin katıldığı fındık mitinglerini hayata geçirdi. Ancak günlerden birgün Türk Silahlı Kuvvetleriilçeye hücumbotlarla denizden baskın gerçekleştirdi. Harekata bir mekanize piyade taburu, üç jandarma komando birliği, il alay komutanlığı takviye birlikler, polis ve ülkücü militanlar katıldı. Sönmez'in askeri operasyonla görevine son verildi. Bundan birkaç ay sonra gerçekleşen darbe koşulları altında cezaevinde tutulan ve işkence gören Terzi Fikri, 4 Mayıs 1985 günü 47 yaşındayken kalp krizi geçirerek yaşamını yitirdi.
Gelelim Terzi Fikri’nin hemşehrisine.. O da Fatsalı bir ailenin çocuğu..1978 yılında Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi İşletme Fakültesi İşletme Bölümü’ne kaydoldu. 12 Eylül askeri darbesiyle öğrenimine ara verdikten sonra, öğrenci aflarından yararlanarak lisans eğitimini Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü'nde tamamladı. MHP’nin birçok kademesinde ve gençlik organizasyonlarında görevler üstlendi. 1978’de Fatsa Ülkücü Gençlik Derneği Başkanlığı, 1987-1989 arasında Ülkü Ocakları Genel Başkanlığı yaptı. 1989'da Milliyetçi Çalışma Partisi Genel Başkanı Alparslan Türkeş tarafından MÇP Genel Merkezi'nde, ardından yine Türkeş’in talimatıyla MHP İzmir teşkilatında görevlendirildi. Şimdinin İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu’nun yolu İzmir’le böyle kesişti işte. MHP İzmir İl Başkanlığı yaptı. MHP den İzmir büyükşehir belediye başkanı ve milletvekili adayı oldu. 2017'de yapılan Anayasa referandumunda MHP’nin AKP’yi desteklemesine tepki göstererek partisinden istifa etti ve Meral Akşener, Koray Aydın ve Ümit Özdağ gibi isimlerle İYİ Parti’nin kuruluş sürecinde yer aldı. 2018'de 27. dönem İzmir milletvekili seçilen Dervişoğlu, 28. dönemde de milletvekilliğini sürdürüyor.
İYİ Parti kongresinde 611 oyla başkan seçilen Dervişoğlu seçimin ardından yaptığı konuşmada, "Bugün itibarıyla birbirimize sarılarak yaralarımızı saracağız. Allah'ın izniyle iktidar yolculuğuna ağabeyim Koray Aydın, kardeşim Tolga Akalın'la ve bu dava için alın teri döken sizlerle devam edeceğiz. Herkes emin olsun, artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak" dedi.
Müsavat eşitlik anlamına geliyor. İYİ Parti’nin çiçeği burnunda genel başkanı “Partimiz kuruluş amacına bakıldığında elbette siyasetin merkezinde olacaktır. Verilecek mücadeleyi asla ıskalamayacaktır. Toplumun bütün kesimlerini kucaklayacaktır. Sadece parti içindeki arkadaşlarımıza değil toplumun her kesimindeki insanımıza eşit yaklaşacağız" diyor.
Kendisini hainlikle suçlayan MHP Genel Başkanı Bahçeli için bile kırıcı cümleler kurmuyor:
“Genel başkanlığım döneminde her şey açık ve şeffaf olacak. Kime ne söyleyeceksem direkt söyleyeceğim, gizemli ifadeler kullanmayacağım, şaibeli işler de yapmayacağım. Hainlikle ilgili kritik cümle var. Ben onun partisinde 10 yılı aşkın il başkanlığı yaptım. Ayrıca hayatımın hiçbir döneminde de kendisine karşı maksadı aşan ifadelerde bulunmadım. Bir de üzerimde hakkı ve emeği var. Türk siyasetinde bugün buralardaysak, bu zamana kadar yaptığımız yolculukların, tecrübelerin hayatımızda önemli bir yeri var. Ben onların hiçbirini yok sayamam. Bir kişi öyle dedi diye de büyük bir camianın gönlünü kıramam."
Müsavat Dervişoğlu karizmatik adamdır, hatip adamdır, esprili adamdır, yakışıklı adamdır. Zeki ve hazır cevaptır. Gençlerin dilinden anlayan adamdır, şiir okuyan adamdır, sanata düşkün adamdır. Kısaca günümüz toplumuna temas edecek bir liderin sahip olması gereken her şey kendisinde fazla fazla vardır. Ama ona da Meral Akşener’e yakınlığı nedeniyle “emanetçi” yakıştırması yapılıyor.
Özgür Özel’e de öyle demişlerdi bakın rüştünü ispatladı.CHP yi 1.parti yaptı. Miadı doldu denilen İYİ Parti’yi tekrar potaya niye koymasın ki? İstifalar mı? Onlara da şöyle cevap veriyor Dervişoğlu..
“ Ben partiden giden hiçbir kişinin ardından olumsuz bir beyanda bulunmadım. Önemli bir süreçte ifadeleriyle sırf partiye zarar vermek ve beklentilerine karşılık bulamadık diye intikam almaya kalkışarak İYİ Parti'ye bir felaket senaryosu yazmaya çalışanlarla mesafemi kapatmayacağım. Milletimize hizmet yolculuğu görevimi dava arkadaşlarımla el ele, gönül gönüle sürdürme gayretine gireceğim. Herkes emin olsun. Türkiye'nin yaralarını birbirimize sarılarak saracağız. Türkiye'nin sıkıntılarını gönül birlikteliği içinde aşmaya çalışacağız. Önümüze çıkarılmak istenen engelleri de geçeceğiz. Bu arkadaşlarımızla da yeniden birlikte olacağımıza inanıyorum”
Dillerden düşmeyen bir Kayahan bestesinin çarpıtılmış sözleriyle bu yazıyı da noktalayayım..
“Gel müsavat, gel eşitlik
Çağırmazdım acil olmasa
Gel adamım ah başkanım
İçimde bir umut vuslata dair
Aynalarda gözyaşım var
Sevildikçe yangın çıkar gözyaşlarımdan”