TİP’in tarihsel ismini 3’üncü kez siyaset sahnesine taşıyan bu hareket, Türkiye için de 3’üncü bir seçenek olduğunu söylüyor, yani sosyalizm.
Hazırlık konferansını tamamlayan TİP dün “Haydi başlıyoruz, yerini al” çağrısıyla Haliç Kongre Merkezi’nde binlerce kişinin katıldığı ‘Müdahale’ kongresini düzenledi. Bunun için özel bir gün, TİP’in 61’inci kuruluş yıldönümü seçilmişti. Buluşmada kapsayıcılık ve gelir adaletsizliği vurgusu öne çıktı. TİP kuruluşundan beri hedeflediği kitle partisi görüntüsüne yaklaşmış görünüyordu.
Emeklilikte yaşa takılanlardan (EYT) hakları için direnen Migros, Digitürk, Yemeksepeti ve Lila Kağıt işçilerine, Akbelen ormanına termik santral yapılmaması için direnenlerden ‘kayyım’la mücadele eden Boğaziçi Üniversitesi bileşenlerine ve KHK ile ihraç edilen ‘Barış Akademisyenleri’ne kadar Türkiye’de devam eden direnişlerin özneleri kongrede yerini almıştı. Evlatları için hukuk mücadelesi veren Mısra Öz, Gülsüm ve Sami Elvan ve Murat Oğraş da oradaydı.
TİP milletvekilleri Ahmet Şık, Barış Atay ve Sera Kadıgil salona birlikte girdi. İsimleri anons edildiğinde salonda güçlü bir alkış koptu. TİP Genel Başkanı Erkan Baş ise ayrı anons edildi ve ismi duyulunca salondaki coşku arttı; Baş’a özel bir ilginin olduğu aşikardı.
Aslında Baş salona yalnız girmedi. Yanında mücadele arkadaşı ve eşi Gülçin Savurur Baş da vardı.
Bu kongrede trans bayrağı dalgalanıyor
Kongreye ilgi yoğun, salon doluydu. Birçok ilden otobüslerle gelen binlerce kişi vardı. En çok göze çarpansa gençlerdi. TİP’in sosyal medyayı etkin kullanımı, genç bir kadrosunun bulunması bunda etkili olsa gerek. Bunun etkisiyle salondaki heyecan ve coşku da yüksekti.
Salonda LGBTİ+’ların sembolü olan gökkuşağı ve transların bayrağı da dikkat çekiciydi.
Türkiye’de sol hareketlerin eleştirildiği konulardan biri LGBTİ+’ları yeterince kapsayamaması. Elbette bayrak taşımak eleştiri konularını ortadan kaldırmasa da görünürlük açısından diğer partilere kıyasla daha cesur adımlar atılmak isteniyor gibi.
Bir seçenek olarak sosyalizm vurgusu
Salondaki iki pankarttaysa “Yaşasın Devrim” ve “Yaşasın Sosyalizm” yazılıydı. CHP’den TİP’e geçen İstanbul Milletvekili ve Parti Sözcüsü Sera Kadıgil kongrede açılış konuşmasını yaptı. Kadıgil lafı uzatmadan partisinin niyetlerini açıkladı: “Adıyla sanıyla şanıyla sosyalist Türkiye Cumhuriyeti istiyoruz, bu kadar basit.”
‘Sosyalist Türkiye Cumhuriyeti’ni istemenin ‘saçma’ olduğunu söyleyenlere de seslenen Kadıgil, “Saçma olan bizim istediğimiz dünya değil, saçma olan içinde yaşadığımız, maruz kaldığımız bu dünya” dedi.
Kongrenin sonlarına doğru kürsüye çıkarak konuşma yapan Erkan Baş da amaçlarını gizlemediklerini anlattı: “İşte biz buradayız. Biz bu ülkeyi işçiler düzeltecek dediğimizde güvendiğimiz işte bu işçi sınıfı. Bugün TİP, Türkiye’nin her yerinde emekçilerin yan yana geldiği bir odak haline geldi. Amacımız bu düzene son vermek. Biz artık başka bir dünya mümkün demiyoruz. Bu dünyayı yeniden başka şekilde kuracağız diyoruz. Bu ülkede ‘halk sola oy vermez’ dediler. Bugün Türkiye’de kurtuluşun solda olduğunu gören milyonlarca insanla beraberiz. ‘Geçmişte yaşıyorsunuz’ diyenler baksın, Türkiye’nin en genç partisiyiz. Komünistler görüşlerini gizlemeye tenezzül etmez. Tek cümle: Tahammülümüz kalmadı. Bu sömürü düzenini yıkmak için buradayız. Amacımızı gizlemiyoruz.”
TİP sosyalizmi dillendirmekten çekinmediğini bir kere daha göstermiş oldu.
‘Affetmeyiz, hesaplaşacağız’
Baş, konuşmasında önceki gün siyaset kulislerine damga vuran, altı muhalefet liderinin yuvarlak masa fotoğrafına da değinmeyi ihmal etmeyerek şöyle devam etti: “O, saraya muhalif olduğunu iddia eden tüm partilerin yöneticilerine sesleniyorum. Millet ittifakını uyarmayı borç biliyorum. Türkiye dün akşam yayımlanan o fotoğrafa (liderler zirvesini kastediyor) sığmaz. Kendi çıkarlarını halkın çıkarlarının önüne koyanı herkes affetse biz affetmeyiz! Bu yürüyüş Türkiye İşçi Partisi ile sınırlı değildir.”
Baş’ın konuşmasında ‘helalleşme’ yerine ‘hesaplaşma’ vurgusu da ön plandaydı: “Ey sarayında oturup bu ülkeyi açlığa mahkûm eden Tayyip Erdoğan, Ey bu saray rejiminden beslenen patronlar, tarikatçılar, işbirlikçiler, mafya bozuntuları. Ant olsun ki hesaplaşacağız! Bu bir kurtuluş hareketidir. Kurtuluş için hesaplaşacağız.”
Aybar’ı da Boran’ı da Kıvılcımlı’yı da sahiplenmek
Türkiye İşçi Partisi 13 Şubat 1961’de bir grup sendikacı tarafından kurulmuştu. Ardından Mehmet Ali Aybar, Behice Boran gibi isimlerin de partiye katılmasıyla güçlenmiş, sosyalist bir parti olarak 1965 genel seçimlerinde oyların yüzde 3’ünü alarak, 15 milletvekilini Meclis’e sokmayı başarmıştı.
Partideki görüş ayrılıklarının baş göstermesi ve 71 muhtırasıyla bu ‘ilk’ TİP’in kapatılmasının ardından 1975’de Boran’ın önderliğinde parti ikinci kez kuruldu. Ancak Aybar ve Boran arasında TİP’in gidişatına ilişkin büyük görüş ayrılıkları vardı ve bu TİP’in bölünmesine kadar gitti.
Dünkü kongredeyse TİP’in tarihine ilişkin tüm figürlerin sahiplenildiği görüldü. Kadıgil de Baş da Boran ve Aybar’ın adını birlikte birçok kez andı.
Hem Aybar’ın hem Behice Boran’ın adının sahiplenilmesi hem de Hikmet Kıvılcımlı, Deniz Gezmiş ve İbrahim Kaypakkaya gibi Türkiye sol tarihindeki önemli isimlere aynı anda selam gönderilmesi dikkat çekiciydi.
100 kişiden binlere: TİP’in kitle partisi hedefi
Kongreyi izlerken ister istemez aklıma geldi; TİP, 2017 yılında yalnızca 100 küsur imzacıyla bir çağrı metninin akabinde 3’üncü kez siyasi yolculuğuna çıkmıştı. Şimdiyse binlerce üyesi bulunuyor. Parti, kuruluşundan itibaren Türkiye’de solun kitlesel harekete dönüşmesini hedefliyordu. Yani TİP, başından beri kitle partisi olma iddiasındaydı. Dünkü buluşmada görülen, bu amaca doğru gidişte kararlı olunduğu.
Partinin, kongrenin ardından yayımladığı sonuç bildirgesinde de şu sözler var: “Hangi siyasi gelenekten gelirse gelsin, daha önce hangi partiye oy vermiş olursa olsun, sesini sesimize katmak isteyen, saray rejimi ve onu var eden sermaye düzeniyle hesaplaşmak isteyen tüm yurttaşlarımıza kapımız açık. Sizinle büyüyeceğiz, öğreneceğiz ve sizinle iktidara yürüyeceğiz.”
Sosyalizmi milyonların talebi, seçeneği haline getireceğiz. Hızla yaklaşan seçimleri bunun için bir araç olarak kullanacağız. TİP milyonların tercihi olacak.”
Kapsayıcılık
LGBTİ+’lar, kadınlar, gençler, işçiler, çevreciler, Kürtler, Aleviler, Ermeniler, özetle iktidarın hedefindeki kesimlere yönelik kucaklayıcı, kapsayıcı ifadeler kongrenin her aşamasında duyuldu.
Bu söylem TİP’in bir süredir dile getirdiği “Saray rejimine direnen tüm kesimlerin TİP üzerinden milletvekili olarak Meclis’e girmesi ve halk ittifakı oluşturulması” çağrısının parçasıydı.
Kürt hareketiyle yan yana gelmek son dönemin siyasetinde adeta ‘fobiye’ dönüşmüşken, TİP’in kongresinde böyle bir çekincenin olmadığı farklı vurgularla anlatılmaya çalışıldı.
HDP’li Saruhan Oluç da kongreye katılanlar arasındaydı. Edirne F Tipi Cezaevi’nde bulunan eski HDP eş genel başkanı Selahattin Demirtaş’ın mesajı da okundu. Demirtaş mesajında “Değerli arkadaşım, 13 Şubat 2022’de Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleştireceğiniz dayanışma etkinliğine katılabilmeyi çok isterdim. Ancak binlerce emekçinin o gün orada olacağını biliyorum ve dayanışma dileklerim ile tüm dostlara, TİP’li yoldaşlara içten selam, sevgilerimi, başarı dileklerimi iletiyorum. Özgür yarınlarda görüşebilmek dileğiyle dostlukla” dedi.
Demirtaş’ın mesajı salonda ayakta alkışlanırken, “Yaşasın halkların kardeşliği” sloganları yükseldi.
‘Birinci TİP’ 1965 seçimlerinde ‘milli bakiye’ sisteminin de etkisiyle yüzde 3 oyla 15 vekil çıkararak Meclis’e girmeyi başarmıştı. Sosyalist, emekten yana bir partinin Meclis’te olması Türkiye tarihinde önemli bir mihenk taşıydı.
Şimdi ise ‘üçüncü TİP’ yine en az yüzde 3 oy alarak, ittifak seçeneğiyle TBMM’ye 20 milletvekili sokmak istiyor. Böylelikle Meclis’te bir grup da kurulabilecek.
TİP’in, “Ne yapmalı” sorusuna verdiği yanıtın karşılık bulup bulamayacağını zaman gösterecek ancak Erkan Baş’ın da vurguladığı üzere ’emekli AKP’liler’den oluşan bir seçeneğin ve ‘sola solculuk yapan’ sol siyasetin karşısında en azından üçüncü bir şansı hak ediyor olabilir.