Adı Mustafa Önder. Türkgün yazarı. Hiç karşılaşmadım. Sâdece yazılarından tanıyorum. Yâni herhangi bir şahsî meselem yok. Yıllar evvel haberiniz.com’daki yazılarını okurdum. Bâzen bitiremezdim. AK Parti’ye ve Erdoğan’a sayıp sövmesine tahammül edemezdim. Tekrar ediyorum, eleştirmesine değil, sayıp sövmesine tahammül edemezdim. Şimdi aynı yazar “Sayın Cumhurbaşkanı” diyor ya ben utanıyorum.
Mustafa Önder’in Meral Akşener hakkında kullandığı bir sıfat var: Topuklu. Sorsanız, “Topuklu ayakkabı giydiği için” diyecektir. Oysa çekseniz nerelere giden bir sıfat.
Bahçeli’nin danışman yazarlarından Şükrü Alnıaçık da vaktiyle baba evine ihânet ettiğim gerekçesiyle, “alagarson türbanlı” sıfatını, benim için kullanmıştı. Ya Apo’dan vazgeçmeliymişim ya Allah’tan. Beni, Türk bayrağına düşman, PKK güzellemesi yapan türbanlı yazarlarla bir kefeye koymasındaki cehâlet umûrumda değildi ama “alagarson türbanlı” sıfatı, okumuş dokumuş bir erkeğin ağzına yakışmamıştı.
Gerekli cevâbı verdim vermesine de ne kastettiğini itiraf edecek cesâret nerede? Yatmadığı çamur kalmadı.
Zaman, her şeyin ilacı. PKK güzellemesi yapan, Türk bayrağına dil uzatan türbanlılarla Ayasofya’da saf tutmak, her fâniye nasib olmaz. Ne keyif aldım ama! Hey güzel Allahım! Bektâşî’nin dediği gibi, sâhiden seninle başa çıkılmıyor. Sen, ne güzel intikam alansın. Keşki her şeyi sana bırakıp beklemenin estetiğini gösterebilsek.
Dönelim topuklu meselesine…
Devlet Bahçeli, Önder’in deyimiyle Devlet Ata, “Topuklu Meral”e, “Evine dön!” çağrısında bulundu. “Gel elimi öp, affedeyim” edâsında. Meral Hanım’ın döneceğini sanmıyorum ama dönerse de şaşırmam. Değil mi ki MHP ve AK Parti bir araya geldi, niye olmasın? Siyâsette, her şey muhtemel. Yağmur yağınca yarıklar kapanıveriyor. Meral Hanım’a kaset iftirası atıldığında sesini çıkarmayan bâzı ülkücüler, şimdilerde “Meral abla” diye jilet atıyor. Meral Hanım ise, “Benim nâmusuma dil uzatılırken neredeydiniz?” diye sormuyor.
MHP Milletvekili Olcay Kılavuz’un Türkçe hakkında verdiği kânun teklifi sebebiyle bir yazı kaleme alıp Türkçenin kurtuluşunu müjdeleyen Mustafa Önder’e bir tavsiyem var:
Erdoğan’a ve AK Parti’ye etmediğiniz hakâret kalmadı. Lâzım oldu, hepsini yalayıp yuttunuz. Şimdi “topuklu Meral” de lâzım oldu.
Dilinizi düzeltin Mustafa Bey! Çevrenizdekilere söyleyin, onlar da düzeltsin. Bu kahvehâne dili, bu trafik magandası dili, ülkücülere yakışmıyor.
Türkçe, sâdece yabancı kelimelerin istilasından değil, dilinin kemiği olmayan hoyratların kaleminden kurtulduğunda da bayram edecek.
Çünkü Türkçe, her şeyden evvel edeb dilidir.
Not: Alıntı yapmak sebebiyle de olsa “topuklu” sıfatını kullandığım için Meral Hanım’dan özür diliyorum.